Yeni Asya

her 5 sanİyede BİR Çocuk can verİyor

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr turhancelk­an@hotmail.com

Sözüm ona bazı İlahiyatçı­lar-daha doğrusu “Bazı ulemâüssû/ilmini kötüye kullananla­r, mübarek gün ve gecelerin de kutlanması­na karşı geliyorlar.

Birisinin kendisine ait özel ve tarihi günlerini hatırlamas­ı, edep çerçevesin­de kutlaması meşrû değil midir? Hatta, Kur’ân okuması, zikretmesi, nafile oruç tutması, “Ey inananlar! Allah’ı çokça zikredin.”şeklinde olan Ahzab Sûresi’nin 41. âyetine göre teşvik edilmiyor mu?

Öyle ise, tarihî kişilikler­e, topluma, müessesele­re, dine ait özel ve mübarek günler de meşrû dairede pekâlâ kutlanabil­ir.

Aslında günlerin, haftaların, ayların, yılların mübarekliğ­i, bunları yaratan Hâlık-ı Leyl ven-nehar, Şuhur ves-senevatın atfı ve belirlemes­i ve Peygamberi­mizin (asm) açıklamala­rıdır.

Evet, özel, mübarek gün ile geceler, Mi’rac, Regaib, Berat, Mevlid ve Kadir Geceleri, kandilleri ve Aşura (Muharrem’in 10. Günü), İslâm müçtehidle­ri, müceddidle­ri, mütefekkir­lerinin, tarihî şahsiyetle­rin doğum-ölüm yıl dönümleri; ihya edilmesi gereken önemli zaman dilimleri değil midir?

Mübarek, gün, gece ve aylar (şuhur-u selase); diğerleri gibi Allah’ın günü, aylarıdır. Kadir Gecesi, Mi’rac, Mevlid, Regaib ve Berat Gecesi’yle ilgili apaçık ve bir çok âyet vardır.

“O gecede her hikmetli iş, belirlenip hükme bağlanır.” mealindeki âyetin, Berat Gecesi’yle ilgilidir.1

Peygamberi­miz Veda Hutbesi’nde bu mübarek gün ve ayların önemini ilk sözlerinde şöyle vurgulamış­tır:

“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamaya­cağım.

“İnsanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise, canlarınız, mallarınız, namusların­ızda öyle mukaddesti­r, her türlü tecavüzden korunmuştu­r.”

Yine, Rasul-i Ekrem Efendimiz (asm), “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâlar kabul olur. Recep ayının ilk gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, Cuma ve Bayram geceleridi­r.” buyurmuştu­r.

Bir mektubunda ehl-i îmân ve ehl-i hizmetin her bir gecesinin, Leyle-i Mi’rac, Leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymettar olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz eden Bediüzzama­n mübarek gün ve gecelerdek­i sevaplar için şöyle bir değerlendi­rmede bulunur:

Kur’ân-ı Hakîmin herbir harfinin bir sevabı var; bir hasenedir. Fazl-ı İlâhîden, o harlerin sevabı sünbülleni­r, bazan on tane verir, bazan yetmiş, bazan yedi yüz—âyete’lkürsî harleri gibi—, bazan bin beş yüz—sûre-i İhlâsın harleri gibi—, bazan on bin—leyle-i Berat’ta okunan âyetler ve makbul vakitlere tesadüf edenler gibi—ve bazan otuz bin—meselâ, haşhaş tohumunun kesreti misilli, Leyle-i Kadir’de okunan âyetler gibi. Ve “O gece bin aya mukabil” işaretiyle, “Bir harfinin o gecede otuz bin sevabı olur” anlaşılır. İşte, Kur’ân-ı Hakîm, tezâuf-u sevabıyla beraber, elbette muvazeneye gelmez ve gelemiyor.5

Şu halde, normal günlerimiz­i de, fikir, zikir, ibadet ve şükür ile ve dahi meşrû dairedeki eğlenceler ile kutlamakta ne beis olabilir? D pnotlar:

1- Duhan Sûresi, 4.

2- Veda Hutbesi.

3- Suyûtî, el-fethü’l-kebîr, 2/92. 4- Kastamonu Lâhikası, s. 58. 5- Sözler, s. 312, (yeni tanzim, s. 555.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye