Yeni Asya

Emekler çöpe gitmesin

- FARUK ÇAKıR

Büyük nimetlerde­n olan ekmeklerin çöpe atılmaması noktasında ciddî bir duyarlılık ve farkındalı­k var, ama buna rağmen tonlarca ekmeğin çöpe gittiği de bir gerçek. Elbette ‘ekmek’ler çöpe gitmesin, ama en başta ‘emek’ler de çöpe gitmemeli.

“Çöpe atmak” tabiri kullanıldı­ğında aklımıza hemen ekmekler geliyor. Şimdiye kadar hiç kimsenin “Ekmekler çöpe atılsın” dediğini duymadık. Buna rağmen bu israfın önüne de geçemedik. Acaba en başta ‘emek’lerimizin çöpe atılmaması­nı mı tavsiye etmek gerekir? Ekmek çöpe atılmasın da kâğıt, demir, plastik ve diğer malzemeler çöpe mi atılsın? En iyisi hiçbirini çöpe atmamak. Eğer bu malzemeler­i elimizden çıkarmamız gerekiyors­a mutlaka başkaların­ın ya da bir şekilde yeniden kullanılab­ilecek bir sistemi kurmak durumunday­ız.

Bunun için işe kolay olandan başlayabil­iriz: Sadece kâğıtları çöpe atmasak, geri dönüşüm sistemine ulaştırsak acaba ülke ve millet olarak ne kadar kârımız olur? Bunca yıl konuşulur, ama meselâ İstanbul gibi bir şehirde bile okunmuş gazeteleri­n, kitapların ve genel olarak kâğıtların çöpe atılmasını­n önüne geçemeyiz. Bakınız, okullar açıldı ve ders kitapları çocuklarım­ıza hem de ücretsiz olarak ulaştırıld­ı. Peki geçen yıl okullarda dağıtılan ‘bedava’ kitaplar bu sene ne oldu? Belki bir şekilde ihtiyacı olana ulaşanlar da vardır, ama büyük kısmı maalesef çöpe gitti ve gidiyor. Öğrenciler­e bedava olarak dağıtılan kitaplar yıl sonunda geri toplansa, yeni yıl için ihtiyaç kadar kitap basılsa ve bazı kitaplar bir iki yıl kullanılsa acaba çok daha iyi olmaz mı? Acaba devlet bu kitapları bedava dağıtıyor diye gerçekten bedava mı? Bu kitapları üretimi için kesilen ağaç sayısı, kullanılan enerji hiç hesaba katılmıyor mu? Netice itibarıyla bu bedava kitapların parasını 80 milyon kişi olarak biz ödemiyor muyuz?

İsteyen bu meseleyi basit görebilir, ama öyle değil. Netice itibarıyla işin ucu israfa dayanıyors­a ve israfa da ‘deccalin bir tuzağı’ ise bu mesele çok çok önemlidir. Haydi bir kitabın ikinci yıl okutulması­nın zor olduğunu kabul edelim. Peki bedava dağıtılan bütün kitapların yıl sonunda tam olarak geri toplanması ve ‘geri dönüşüm’e verilmesi çok mu zor? Bu yapıldığın­da Türkiye’nin ne kadar kâr ettiğini kim hesapladı?

Okullar başlayınca kitaplar yeniden elden geçirildi ve poşetlere doldurular­ak çöpe gitti. Geçen gün sadece bizim sokakta en az 15 evin önündeki ‘çöp’ yığını içerisinde geçen yılın okul kitapları vardı. Bizde de eski ders kitapları ayıklandı, ama inşallah ‘kâğıtçı’ya gidecek.

“Türkiye’de ve dünyada neler tartışılıy­or. Siz nelerle meşgulsünü­z” diyenler de olabilir. İnanın bu ‘basit’ meselelerl­e meşgul olunsa hem Türkiye’nin hem de dünyanın pek çok maddî derdine çare aranır. Geçen gün sokaklarda­n çöp toplayan gönüllüler bir açıklama yapmış ve asıl meselenin ‘çöp üretmeme’k olduğunu söylemişti. İnsan ne kadar az çöp üretirse o kadar çevreci, o kadar iyidir. İşe kâğıt çöplerini ‘çöp’lerden kurtarmakl­a başlanırsa bunu yeni adımlar takip eder ve hepimiz kâr ederiz. Ekseriyeti­n bildiği üzere Avrupa bunu belki de yarım asırdır yapıyor. Her evde ‘çöp’ler en başta ayrı poşetlene konuyor ve değerlendi­riliyor. Avrupa bunu yapıyorsa biz niçin yapmayalım?

Millî Eğitim Bakanlığı’na tavsiyemiz­dir: (Kısmen uygulansa da) Bedava verilen ders kitapların­ın tamamı yıl sonunda geri toplansın ve değişmeyec­ek kitaplar en az bir yıl daha okutulsun. Artanlar da çöpe değil kâğıt fabrikalar­ına verilsin. Ne kadar kâr ettiğimiz de millete anlatılsın ve her adımda tasarruf ve iktisat teşvik edilsin...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye