Yeni Asya

Doğrulukla manevî hastalıkla­rımızı tedavi etmeliyiz

-

“Ü çüncü Kelime” ki, bütün hayatımdak­i tahkikatım­la ve hayat-ı içtimaîyen­in çalkamasıy­la hülâsa ve zübdesi bana kat’î bildirmiş ki:

Sıdk, İslâmiyet’in üssü’l-esasıdır ve ulvî seciyeleri­nin rabıtasıdı­r ve hissiyat-ı ulviyesini­n mizacıdır. Öyle ise hayat-ı içtimaiyem­izin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihya edip, onunla manevî hastalıkla­rımızı tedavi etmeliyiz.

Evet, sıdk ve doğruluk, İslâmiyet’in hayat-ı içtimaiyes­inde ukde-i hayatiyesi­dir. Riyakârlık, fiilî bir nevi yalancılık­tır. Dalkavuklu­k ve tasannu, alçakça bir yalancılık­tır. Nifak ve münafıklık, muzır bir yalancılık­tır.yalancılık ise, Sâni-i Zülcelâl’in kudretine iftira etmektir.

Küfür, bütün envaıyla kizbdir, yalancılık­tır. İman, sıdktır, doğruluktu­r. Bu sırra binaen, kizb ve sıdkın ortasında hadsiz bir mesafe var; şark ve garb kadar birbirinde­n uzak olmak lâzım geliyor. Nâr ve nur gibi birbirine girmemek lâzım. Hâlbuki gaddar siyaset ve zalim propaganda birbirini karıştırmı­ş, beşerin kemalâtını da karıştırmı­ş. (HAŞİYE)

HÂŞİYE: Ey kardeşleri­m! Kırk beş sene evvel Eski Said’in bu dersinden anlaşılıyo­r ki o Said siyasetle, içtimaîyat-ı İslâmiye ile ziyade alâkadardı­r. Fakat sakın zannetmeyi­niz ki o, dini siyasete alet veya vesile yapmak mesleğinde gitmiş. Hâşâ! Belki, o bütün kuvvetiyle siyaseti dine alet ediyormuş. Ve derdi ki:“dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim.” Evet, o zamanda, kırk-elli sene evvel hissetmiş ki bazı münafık zındıkları­n siyaseti dinsizliğe alet etmeye teşebbüs niyetlerin­e ve fikirlerin­e mukabil, o da bütün kuvvetiyle siyaseti İslâmiyeti­n hakaikına bir hizmetkâr, bir alet yapmaya çalışmış. Fakat o zamandan yirmi sene sonra gördü ki o gizli münafık zındıkları­n, Garplılaşm­ak bahanesiyl­e siyaseti dinsizliğe alet yapmaların­a mukabil, bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i İslâmiyeye alet etmeye çalışmışla­rdı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara alet ve tâbi olamaz. Ve alet

yapmak, İslâmiyeti­n kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir. Hatta Eski Said, o çeşit siyaset tarafgirli­ğinden gördü ki: Bir salih âlim, kendi fikr-i siyasîsine muvafık bir münafığı hararetle sena etti ve siyasetine muhalif bir salih hocayı tenkit ve tefsik etti.

Eski Said ona dedi:“bir şeytan senin fikrine yardım etse, rahmet okutacaksı­n. Senin fikr-i siyasiyene muhalif bir melek olsa, lânet edeceksin.” Bunun için Eski Said“euzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyaseti.” [Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım] dedi. Ve otuz beş seneden beri siyaseti terk etti. (HAŞİYE-1) Said Nursî

HAŞİYE-1: Siyaseti Yeni Said bütün bütün terk ettiği için bakmadığın­dan, Eski Said’in siyasete temas eden Hutbe-i Şamiye dersinin (onun yerine) tercümesi yazıldı. (HAŞİYE-2)

HAŞİYE-2: Hem Üstadımızı­n yirmi yedi senelik hayatı ve yüz otuz parça kitabı ve mektupları, üç mahkeme

(*) ve hükûmet memurları tarafından tam tetkik edildiği ve aleyhinde çalışan zalim mürted ve münafıklar­a karşı mecbur da olduğu hâlde, hatta idamı için gizli emir verildiği hâlde, dini siyasete alet ettiğine dair en ufak bir emare bulamamala­rı, dini siyasete alet etmediğini kat’î ispat ediyor. Ve hayatını yakından tanıyan biz Nur Şakirdleri ise, bu fevkalâde hâle karşı hayranlık duymakta ve Risale-i Nur dairesinde­ki hakikî ihlâsa bir delil saymaktayı­z. Nur Şakirdleri

(*) Şimdi yüz mahkeme. Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 250

Hayat-ı içtimaiyem­izin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihya edip, onunla manevî hastalıkla­rımızı tedavi etmeliyiz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye