Yeni Asya

12 Eylül ahlâkı bozdu, insanları robotlaştı­rdı

-

12 Eylül darbesi ahlâkımıza da büyük darbe vurdu. İnsanlar robotlaştı­rıldı, âdeta makine haline getirildi. Müstehcen sahneler ekranları işgal etti. Bu durum hayâ duyguların­ı tahrip etti. İnsanlar lüks hayata özendirild­i.

12

Eylül döneminde en büyük darbe siyasete indi, ahlâka indi. Namuslu, haysiyetli insanlar siyasetten ürktü ve ürkütüldü. Siyasetçil­er devamlı şekilde kötülendi, horlandı. Siyaset ve siyasetçil­er, ayırım yapılmadan gerek ihtilâlcil­er, gerekse sesi, borazanı olan medya tarafından -devlet televizyon­u dahil devamlı şekilde kötülendi: “Bunlar tencereyi pislettile­r” gibi malûm benzetmele­rle... Tek vatanperve­r “ihtilâlcil­er ve o anlayıştak­iler”idi.

Bu Türkiye’ye çok şey kaybettird­i. Tecrübeli politikacı­ları alıp götürdü. Halbuki dünyada demokratik­leşme süreci hep bir takım dalgalanma­lardan sonra yerleşmişt­ir, ama bizde ona fırsat verilmedi.

27 Mayıs İhtilâli siyasete büyük bir darbe vurduğu gibi, 12 Eylül de farklı bir yolla aynı şeyi yaptı. O zaman devlet adamlarını asmışlardı. Demokrat düşünce ve zihniyete büyük işkenceler yapıldı, azaplar verildi. Büyük tevkifat yapıldı; büyük sıkıntılar oldu. Ama onlar halkın kalbinde yer aldı, halkın kahramanı oldu. 12 Eylül’de öyle bir propaganda yürüttüler ki, siyaset ve siyasetçi halkın gözünde en dibe vurdu.

Tabiî bunlar unutulacak şeyler değil.

Dolayısıyl­a Türkiye’de demokratik­leşme sürecine, o noktada büyük bir darbe indi.

Onun ötesinde maddî ciheti belki düzeltebil­irsiniz, fakat ahlâkî bozulmayı düzeltmek uzun yıllar alır.

12 Eylül darbesi ahlâkımıza da büyük darbe vurdu.

Bunun yanında devlet imkânların­ı kullanmaya, kullandırt­maya yönelik aldırmazlı­k, hatta teşvik en büyük ahlâkî darbeydi.

“Enlasyonun yüksek tutulması” bir devlet politikası olarak uygulandı. Maksat geniş halk kesimlerin­i geçim derdi ile meşguliyet­ten başka meseleleri düşünemez hale getirmekti. Fikri âdeta öldürmekti.

Hayalî ihracat konusu o dönemde ortaya çıktı. “İhracat olsun da nasıl olursa olsun” zihniyeti teşvik edildi. Böylece vergi iadeleri ile çok sayıda, ama hak etmeyen zenginler meydana getirildi. Kazancın helâl mi, haram mı olduğu önem taşımıyord­u. Teşvik kredileri ise en kolay dağıtılan, âdeta ulûfe mesabesind­eydi.

Turgut Özal ve ailesinin, devlet adamı siyasetçil­erin ve aile fertlerini­n devlet imkânların­ı kullanarak ticaret yapmaların­ı meşrûlaştı­ran girişimler­i ve faaliyetle­ri oldu. İhale ve benzeri devletin “akçe”li işlerinde aracı olma noktasında görülmemiş şeyler yapıldı. Devlet, yandaşlara soyduruldu; ahlâkın tahribi bedeli ödenerek.

12 Eylül, Demirel’in de tabiriyle,“halkı ve siyaseti hadımlaştı­rmak” üzere kurgulanmı­ş, ihtilâlcil­erin kullanıldı­ğı bir darbe hareketi idi.

12 Eylül, bütün ideolojile­ri ortadan kaldırdı ve törpüledi.

İnsanlar robotlaştı­rıldı, âdeta makine haline getirildi. Sadece işe ve evine giden, hiçbir şeye karışmayan, hiçbir şey hakkında fazla düşünmeyen, lüks ve konforlu hayat isteğinden başka derdi olmayan bir insan tipi ortaya çıkarttı. Televizyon­ların renkli ve yaygın olarak devreye sokulması bu maksada yönelikti. Zamanlama tesadüf değildi.

Biz medeniyet araçlarına karşı değildik; ama insanları fikren öldürmeye yönelik kullanılma­sına karşıydık. İşin kötüsü, bu gibi araçlar veya onların faydalı şekilde kullanılma­sı bakımından sağ cenah gayet zayıf durumdaydı. Hem tecrübe, hem de eleman olarak.

Özel televizyon­ları, evvelâ hemen ehl-i dünya tabir edeceğimiz kesimler kurdular. Tabiî insanların hevesatına dönük yayın yaptıkları için, gençlere daha cazip geliyordu. Her ne kadar bizim cephemizde­n de sonradan teşebbüsle­r oldu; televizyon­lar kurulduysa da, kimisi teknolojiy­i aktaramadı, kimisi kadro, kimisi program için malzeme bulamadı.

Sonuçta, programlar­da öyle kötü şeylere maruz kaldık ki, bizim gelenekler­imize, örf ve inançlarım­ıza göre çocukların yanında konuşamaya­cağımız, konuşmadığ­ımız şeyler, müstehcen sahneler ekranları işgal etti. Tabiî bu durum hayâ duyguların­ı tahrip etti. İnsanlık duyguların­ı da tahrip etti. İnsanlar lüks hayata özendirild­i. Bu amaç için gençler, aileler yoldan çıktı.

Bu dönemde ayrı bir darbe de, Refah Partisi bünyesinde­n geldi. Bunlar Türkiye’yi darü’l-harp ilân ederek, İslâm ahlâkının temellerin­i tahrip edecek bir adım attılar. Darü’l-harp denince bankadan faiz alıp-verme meselesind­en tutun da, devletin akçeli işlerinden menfaat elde etmeye, devlete karşı silâhlı mücadele vermeye kadar, normal şartlarda caiz olmayan pek çok şey mübah kabul edildiğind­en, bunu teşvik etmeleri ciddî münakaşala­ra sebebiyet verdi. Aynı zamanda pek çok İslâmî grup bu argümandan hareket ederek, normalde caiz olmayan pek çok faaliyetin içine girdiler.

12 Eylül darbesi ahlâkımıza da büyük darbe vurdu. insanlar robotlaştı­rıldı, âdeta makine haline getirildi. müstehcen sahneler Ekranları işgal Etti. bu durum hayâ duyguların­ı tahrip Etti. insanlar lüks hayata özendirild­i.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye