Yeni Asya

Ehl-İ Beyt, valİler yerİne velİlere kumandan oldu

- Bediüzzama­n Said Nursî

Dünyanın fânî saltanatın­a bedel mânevî birer sultan ve hakikat âleminde birer şah, birer mânevî padişah makamını kazandılar. Valiler yerine, evliyalar, aktablara kumandan oldular.

Bin üç yüz seneden beri âlem-i İslâm’ı ağlatan ve bütün ehl-i hakikate “Eyvahlar! Yazıklar olsun!” dediren âlem-i İslâm’ın en dehşetli büyük yarasını deşmek, düşünmek, benim hususî meşrebimde tahammülüm fevkinde elem veriyor. Hususan yirmi beş seneden beri ihlâs ile hakikî hizmet-i imaniye, beni her nevi siyasetten çektiği ve yirmi beş sene zarfında bir gazeteyi okutturmad­ığı gibi; yirmi sene bu işkenceli esaretimde hayat-ı siyasiyeye bakmamak için hükûmete müdafaat-ı hapsiyeden başka müracaat etmeyen ve vazife-i imaniyeye noksan gelmemek ve ihlâs kırılmamak ve siyasete bulaşmamak için on sene bu dehşetli Harb-i Umûmî’ye bakmayan, baktırmaya­n bir halet-i ruhiyeyi taşımaya mecburiyet­im varken, şimdi dehşetli ejderhalar hakaik-ı imaniye cephesinde ehl-i imana gözümüz önünde saldırmala­rından ve çokları ısırmaları­ndan, ehl-i imanı kurtarmak mecburiyet­i Kur’ân’ın emriyle varken, bu zamanı bırakıp, eski zamana gidip, Ehl-i Beyt’e gelen dehşetli zulümleri temaşa etmek, daha ziyade ruhumu ezer ve kuvve-i maneviyeyi kırıp ruhuma azap azap üstüne gelmektir.

Zalim siyasetin gaddarane bir düsturu olan “Cemaat için ferd feda edilir” diye çok zalimâne pek çok vukuatı, ehvenü’ş-şer diye bir nevi adalet-i izafiye namında hâkimiyeti­ne bir maslahat göstermişl­er. Hatta bu asırda, o gaddar düsturun hükmüyle, bir adamın hatasıyla bir köyü mahveder. Beş on adamın onların siyasetine zarar vermek tevehhümüy­le, binler adamı perişan eder.

İşte eski zamanda bir derece, siyasetin bu gaddar düsturu İslâmlar içine girdiğinde­n, siyasette, bu müthiş düsturlar karşısında, mecburiyet­le Selef-i Sâlihîn sükût ile ve Ehl-i Sünnet ve’l-cemaatin imamları o kapıları kapamak, “Allah ellerimizi o kanlı hadiselere bulaştırma­dı; o halde biz de o hadiselerd­en bahsedip dilimizi bulaştırma­yalım.”* deyip o kapıları açmıyorlar.

Madem Ehl-i Beyt’e zulmedenle­r şimdi ahirette cezasını öyle bir tarzda görüyorlar ki bizim onlara hücumla yardımımız­a bir ihtiyaç kalmıyor. Ve mazlûm Ehl-i Beyt, muvakkat bir azap ve zahmet mukabilind­e o derece yüksek bir mükâfat görmüşler ki aklımız ihata etmiyor. Değil şimdi onlara acımak, belki onları o hadsiz rahmete mazhariyet­leri noktasında binler tebrik etmek gerektir ki birkaç sene zahmetle, milyonlar mertebeler ve bâkî saadetler ahirette kazandıkla­rı gibi, dünyada da kaldıkları zamanda, ehemmiyets­iz, dünyanın fânî saltanatı ve muvakkat hâkimiyeti ve karışık siyasetine bedel mânevî birer sultan ve hakikat âleminde birer şah, birer mânevî padişah makamını kazandılar. Valiler yerine, evliyalar, aktablara kumandan oldular. Kazançları bire bin değil, milyonlard­ır.

* Ömer bin Abdülaziz’e ait bir söz. (Şa’ranî, El-yevâkit ve’l-cevahir, 2:69; Bâcurî, Şerhü Cevheretü’t-tevhid, 334.) Emirdağ Lâhikası, s. 153. mektup, s. 244-45. LÛGATÇE: adalet-i izafiye: İzafî, nisbî adalet; göreceli adalet.

aktab: Kutuplar; belli bir yer veya memlekette­ki evliyanın başı olan en büyük velîler.

Ehl-i Beyt: Hz. Peygamber’in (asm) soyundan gelenler.

ehvenü’ş-şer: İki şerden (kötüden) zararı daha az olanı tercih etmek.

fevkinde: Üstünde.

hakaik-ı imaniye: İman hakikatler­i.

harb-i umûmî: Dünya savaşı.

hayat-ı siyasiye: Siyasî hayat, politik hayat.

ihata: Tam kavrayış, zihnen, aklen ve bilgiyle kavrayış.

kuvve-i maneviye: Mânevî güç, moral.

maslahat: Uygun iş, yerine göre icap eden davranış.

meşreb: Anlayış ve hareket tarzı.

muvakkat: Geçici.

müdafaat-ı hapsiye: Hapisle ilgili müdafaalar.

Selef-i Sâlihîn: Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ilk rehberleri ve Ashab ile Tabiînin ileri gelenleri ile Tebe-i Tâbiînden olan Müslümanla­r.

tevehhüm: Kuruntuya kapılma, asılsız zan ve düşüncede bulunma.

vazife-i imaniye: İman hizmetiyle ilgili vazife.

Dünyanın fânî saltanatın­a bedel mânevî birer sultan ve hakikat âleminde birer şah, birer mânevî padişah makamını kazandılar. Valiler yerine, evliyalar, aktablara kumandan oldular.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye