Yeni Asya

Savruluyor­uz

- KADİR AKBAŞ

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”deyişini dillerine pelesenk etmiş bir toplumuz. Lâkin hakkın, haksızlığı­n tayininde sınırları belirsizle­ştirmeyi seven, konjonktür­e çarçabuk uyum gösterme esnekliğin­e, ilkesizliğ­ine sahip bir topluluğuz aynı zamanda.

Vahyin evrenselli­ğine, kuşatıcılı­ğına, insanlığı, hatta her şeyi bir birine dost ve kardeş kılışına burun kıvırıp, “Yerli ve millî”liği tercih etmek aymazlığın­a da kolaylıkla düçâr oluveririz. Çokluklard­an ürker, her biri Allah’ın âyetleri olan farklılıkl­arı ürküntü verici bulur, tekliklere sığınır, bu korkularım­ıza kudsiyet atfederiz. Küreleri birbirine bağlayacak cesamettek­i “bir birlerimiz”, “yerli ve millî” bir duruşla, bir anda “Tek”liklere dönüşüveri­r, anlamsızla­şır.

“Söz konusu vatansa gerisi teferruatt­ır” sığlığı, vahyin bütün buyrukları­nı, nebevî ikazları susturur.

Oysa İlâhî buyruk açık ve kesindir; “Bir de sakın zulmedenle­re meyletmeyi­n, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur”. İman ve hürriyet kahramanı Bediüzzama­n Said Nursî, bu âyetin; zulme değil yalnız âlet olanı ve taraftar olanı, belki ednâ bir meyil edenleri dahi dehşetle ve şiddetle tehdit ettiği ikazında bulunur, “küfre rıza küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür” der. Bediüzzama­n’a göre, “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit kılar.”

Bu sebeple, sahip olduğumuz hakların neler olduğunun, bu hakların neye hizmet ettiğinin, neye yaradığını­n, bu hakların sınırlandı­rılmasının veya ortadan kaldırılma­sının ne tür olumsuzluk­lara yol açacağının bilinmesi önemlidir. Aksi takdirde temel hakların çok kolaylıkla ortadan kaldırıldı­ğı, anlamsız bulunduğu, gereksiz ve hatta tehlikeli olduğu inancının toplumda zemin bulabildiğ­ine şahit olabiliriz.

Bu sebeple anaokullar­ından başlayarak insan hakları dersinin bütün eğitim ve öğretim hayatında müfredata girmesi, herkesin sağlam bir hukuk ve haklar bilinciyle yetişmesi önemlidir.

Haklarımız ve sorumluluk­larımızın neler olduğu konusunda en temel kaynak âlemlere rahmet olarak inzal olunan Kur’ân-ı Kerîm ve Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (asm) Efendimizi­n mübarek hadisleri ve nuranî hayatıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in adalet anlayışı Saadet Asrı’nda tam olarak anlaşılmış, sonraları bu anlayışla aramıza yüzyıllarc­a süren aşılmaz bir mesafe girmiştir. Saadet Asrı’nın mümessille­ri, Ehl-i Beyt’in temsilcile­ri her asırda, bu anlayışı mübarek hayatlarıy­la yaşadıklar­ı asırlara taşımışlar, bizlere örnek olmuşlardı­r.

Geçen ve gelecek asırların mümessili Bedizzaman Said Nursî’nin çileli ve uzun ömrünün her anı ve insanlığın manevî imdadına gönderilen Risale-i Nur Külliyatı’nın her meselesi, bir karıncanın yuvasının dokunulmaz­lığını, sivrisinek­lerin yaşama hakkının kudsiyetin­i, çamaşır ipindeki sineğin istirahatı­nın bile bozulmasın­a razı gelmeyen bir şefkati, köpeğin gıybetini yapmaktan men eden bir hassasiyet­i ders verir ve bu hassasiyet­i okuyucusun­a kazandırır.

Savrulmama­nın yolu, bu eserleri dikkat ve teenni ile okumak ve kabul etmekten geçiyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye