Bölge BARIŞI İçİn İran’la İŞBİRLİĞİ
Trump’ın “İran’la nükleer anlaşma”dan çekilmesinden üç ay sonra -7 Ağustos’ta-İran’ın Amerikan doları, altın ve değerli madenlere erişimini engelleyen, çelik, kömür, alüminyum ticareti ile otomotiv ve sivil havacılık sektörlerini kapsayan“ilk aşamalı ağır ekonomik yaptırımlar” devreye sokulmuştu. 5 Kasım’da uluslar arası alanda İran’dan ham petrol ve petrol ürünleri alımını yasaklamayı amaçlayan “ikinci yaptırım paketi” dayatılacak.
Vakıa şu ki, İran’ı “terörle destek”le suçlayan Trump’ın iddiasının aksine, Afganistan ve Irak işgallerinde olduğu gibi bütün dünyada işgaller, askerî müdahaleler ve patlattığı iç savaşlarla milyonları katleden ABD ve işgal ortakları, dünyanın başına musallat ederek küresel operasyonlarda istimal ettikleri IŞİD benzeri El Kaide türevi taşeron terör örgütleriyle yeni fitnelerin peşinde.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in “ABD, İran’da halkın seçtiği merhum Dr. Musaddık hükûmetini devirerek diktatör rejimin yeniden çeyrek asır İran halkını egemenliği altına almasına sebebiyet veren 1953 darbesini tekrarlamak istiyor” sözleri bu açıdan çarpıcı. (Mehr News,19.8.18)
ANLAMLI “türkiye ittifaki” ÇAĞRISI
Önceki Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson’ın itirafıyla, İsrail’in işbirliğinde Suudi krallığı ve Körfez sultanlıkları ile oluşturulacak “Sünnî cephe”ile İran, Irak, Suriye ve Hizbullah’ın etkin olduğu Lübnan’dan Afganistan’a uzanan geniş coğrafyadaki “Şiî cephe” birbirine kırdırılmak isteniyor.
Bu maksatla İran hedef alınıp, ağır ambargoyla, özellikle temel gıda ürünlerinde pahalılıkla toplumu huzursuzluğa itilip kargaşa ve kaos tetikleniyor. BM 72. Genel Kurulunda, yeni bir “nükleer silâh” yalanıyla “Suriye’ye müdahale edeceklerini” tekrarlayan Trump, bu maksatla “ticaret savaşı” perdesinde İran’ı “hedef”alıp karalıyor.
İran karşıtlığını tahrikle, ABD ve işgal-savaş koalisyonunun yanında yer alan, yüz milyarlarca dolar silâh sattığı Suudî Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkeleri ile Sünnî yönetimlerin bulunduğu Şiî nüfus çoğunluklu Bahreyn ve Yemen gibi kritik ülkelerde “Şiî - Sünnî mezhep çatışması” kışkırtılıyor. Bütün bölgede topyekûn mezhep savaşları fitnesi alevlendirilmek isteniyor. (Gazeteler, 24.9.18)
Bundandır ki, mezhep savaşının Ortadoğu’yu ve bütün dünyayı tam bir çatışma ve kargaşanın içine iteceği endişesiyle AB ülkeleri, “nükleer anlaşma”yı sürdürme kapsamında İran’a 50 milyon euroluk“ekonomik ve sosyal kalkınma desteği”nin ilk 18 milyonluk dilimini realize ediyor.
AB Yüksek Temsilcisi Mogherini Trump’a rağmen “Nükleer anlaşmayla Ab’nin İran ile ilişkilerinin yenilenmesiyle birçok sektörde artan işbirliğimizi sürdürmeyi, ekonomik sektörel ilişkileri genişletmeyi taahhüt ediyoruz” diyor.
Bu hususta, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin “Ahvaz hâdisesi terörizme karşı daha ciddî mücadele gereğini gösteriyor” tesbitiyle “Türkiye ve Pakistan ile savunma işbirliğini geliştirme, İran’ın elde ettiği yüksek ileri teknolojileri iki Müslüman ülkeyle paylaşma ve yatırımcıları İran’daki projeleri geliştirme sürecine katılma” çağrısı önemli. (Fars News, 25.8.18)
“Mezhep SAVAŞI” tahrikine KARŞI
Ne var ki, Mayıs ayında Trump’ın”İran’la iş yapan Abd’yle yapamayacak!”tehdidinin ardından Tüpraş’ın İran’dan ham petrol alımlarını azaltmasıyla geçtiğimiz ay -Türkiye’nin garip bir şekilde yine Amerikan politikaları ekseninde- İran’dan petrol ithalatını 3’te 2 oranında kısması, aylık ithalatın yaklaşık 1 milyon tondan 288 bin tona düşüp gerilemesi, soru işâretlerine sebebiyet veriyor. (Gazeteler, 18.8.18)
Gerçek şu ki, tükettiği enerjinin yüzde 31’ini tutan petrolün yüzde 94’ünü, yüzde 28’ini tutan doğalgazın yüzde 99.7’sini ithal eden Türkiye, ithal ettiği petrolün yüzde 45’ini ve doğalgazın yüzde 17’sini çok uygun fiyatlarla İran’dan almış.
Bunun içindir ki, Trump’ın İran’a ambargoyla izole etme baskısına karşı Ankara, ateşkesle Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve siyasî birliği zeminini sağlayan“astana süreci” çerçevesinde Tahran’la diyalogu güçlendirmeli. Türkiye, Müslüman komşusu İran ile işbirliğini arttırarak sürdürmeli. “Sünnî NATO” gibi İslâm dünyasında mezhep çatışması ve savaşı fitnesine tahrik eden oyunlardan uzak durmalı. Komşu ve bölge ülkeleriyle stratejik eksenli geniş işbirliğini ilerletmeli.
Zira emperyal ecnebilerin İslâm dünyasında mezhep savaşı komplosunun boşa çıkarılması, Türkiye’nin, İran’ın, bölge ülkelerinin barış ve istikrarı bu işbirliğine bağlı…