Yeni Asya

Cennetin dili

- Mehmet Örnek

İ“Şu üç şey sebebiyle Arapları sevin: Ben Arap olduğum için, Kur’ân-ı Kerîm Arapça olarak nazil olduğu için, Cennette Arapça konuşulaca­ğı için.”1 Peygamberi­miz (asm) kendisinin Arap, Kur’ân’ın ve Cennet lisanının Arapça oluşunu açıkça bildirerek Arapları sevmeyi tavsiye etmiştir. Bunda mühim hikmet ve sırlar vardır. Kur’ân-ı Kerîm, ilk muhataplar­ı Arap olan bir topluma Arapça olarak gönderilmi­ştir. Arapça’nın çok geniş şümullü, az cümleyle çok mana ifade edebilen zengin bir dil oluşu, asırlar sonra anlaşılabi­lecek mana ve hakikatler­i içerisine almasını sağlamıştı­r. Yusuf Sûresi’nin ikinci âyetinde “İyice anlayasını­z diye, Biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik” buyurmuştu­r.

Arapça, belâgat, edebiyat, ve zenginlik bakımından dünya dillerinin en güzelidir. Aynı zamanda ses, ahenk ve cümle yapısı bakımından da diğer diller arasında yeri farklıdır. Bunun gibi birçok hikmete binaen âyetler de Arapça olarak nazil olmuştur. “Halkı Allah’ın azabından sakındıran peygamberl­erden olsun diye, onu, apaçık bir Arapça lisan ile senin kalbine Cebrail getirdi.”

Evet, Kur’ân’ın dili, son Peygamber Hazret-i Muhammed’in (asm) konuştuğu dil Arapça olunca, Cennet dilinin de Arapça olacağı şüphe götürmez bir gerçek olur. Bunun hikmetini ancak Allah bilir. İmam Kastalânî, Hz. Âişe’den mealinde bir rivayeti şöyledir,“cennet ehli Muhammed Aleyhissel­âmın diliyle konuşacakl­ar.” Bu rivayetler­de anladığımı­z üzere, Cennet lisanının Arapça olması kuvvet gösteriyor. Hiç konuşamadı­ğımız bir dili nasıl konuşacağı­z diyenler olabiliyor. İnsanlar hiçbir şey bilmezken, dünyaya ilk kez gönderildi­ğinde nasıl ki dilleriyle konuşabili­yorsa, ahirette de Allah’ın izniyle asıl dilleriyle konuşabile­ceklerdir.

Doğrusunu ancak Allah bilir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye