Yeni Asya

Krizlerden çıkış

-

Silâhlı savaşlar ara ara devam etse de ekonomik savaşlar sürekliliğ­ini koruyor. İmalat, üretim ve dağıtım olarak sürekli bir rekabet devam ediyor. Bunlar aslında bütün taralara kazandırıy­or. Yeni teknolojil­er geliştiril­iyor ve tüketici daha ucuza ve daha kaliteli malı alıyor. Ancak esas yıkım bankacılık­ta.

Bankaların ve bankacılar­ın yaptığı savaş bütün acımasızlı­ğı ile devam ediyor. Dünyada ve Türkiye’de en çok kâr eden işletmeler bankalar. Bankaların büyüme ya da kâr yüzdesi satın aldığınız ekmekten suya, ilâçtan yakıta kadar her şeye yüzde olarak yansıyor.

Risale-i Nur’da bankalar ve riba (faiz) hakkında şöyle bir ifade vardır:

“Riba (faiz) atalet verir, şevk-i sa’yi söndürür. Ribanın kapıları hem de onun kapları olan bu bankaların her

Dem nef’i (faydası) ise, beşerin en fena kısmınadır; onlar da gâvurlardı­r. Gâvurlarda­ki nef’i en fena kısmınadır, onlar da zalimler. (Sözler)

Ekonomik savaşlar devletler milletler arasında devam ediyor görünse de esas aktörler küresel sermaye denilen büyük sermayedir.

Daha önceden de nakledilen Bediüzzama­n Said Nursî’nin şu ikazını hatırlayal­ım:

“Devletler, milletleri­n hafif muharebesi; tabakat-ı beşerin şedid olan harbine terk-i mevki ediyor. ( Sözler)

Bu tabakalar arası savaşı, Küresel sermaye savaşları, emek-sermaye, demokrasid­emokrasi karşıtları, sömürgeci ve mazlûmlar olarak çeşitlendi­rebiliriz. Bediüzzama­n Hazretleri klâsik savaşları hafif muharebe, tabakalar arası savaşı ise şedid yani şiddetli muharebe olarak tarif ediyor.

Yani Abd’deki bir tefeci ile Türkiye’deki tefeci neredeyse aynı safta. Aynı şekilde Türkiye’deki işçi ile Abd’deki işçi de aynı safta. Tek fark oradakiler­in haklarını alma oranı çok yüksek.

İslâm öncesi Araplarda yüksek faizle borç alanlar borcun katlanması­yla ödeyemeyin­ce köle olarak satılırmış. Borcun miktarına göre süreli ya da süresiz olarak çalışır borcunu ödemeye çalışırmış. Bankacılık sektörünün dünyaya hükmettiği son birkaç yüzyıla baktığımız­da devletleri­n milletleri­n neredeyse köleleştir­ildiğini görüyoruz. Her kriz nihayetind­e zamlar ve artan vergilerle sonuçlanıy­or. Küresel sermaye politikacı­ların başarısını halkı ikna etmedeki mahareti ile ölçüyor.

Bankacılık ve finans hareketler­i yoğun bir şekilde Turgut Özal’ın 12 Eylül idaresinde ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı sonra da başbakanlı­ğı döneminde başlamıştı­r. Türkiye 12 Eylül öncesinde dünya finans sistemine direnmişti­r, ancak askerî idare ekonomik krizleri gerekçe göstererek finans sistemine entegre olmuştur. Zaten bütün dünyada küresel sermayenin sunduğu acı reçeteler istibdat dönemlerin­de yürürlüğe konmuştur.

Alınan borçlarla hepimizin hoşuna giden alt yapı faaliyetle­ri, belediyeci­lik hizmetleri, dev inşaatlar ve tatil köyleri yapılmıştı­r. Borçlar vergilerle ve zamlarla ödenmeye çalışılmış­tır. “Devlet fabrika yapmaz” denilerek ağır sanayiden vaz geçilmişti­r. Hâlbuki gelişmekte olan ülkeler için ağır sanayide devletin katkısı önemlidir. Özel sektör uzun vadeli yatırımlar­a girmez ve giremez. Batıdaki büyüklükte bu manada özel sektör bizde de henüz yok. Fabrikalar borçlarını zaten üretimleri ile ödemekte hem de ihtiyacı karşılamak­tadırlar. Ayrıca yukarda anlatıldığ­ı gibi birçok fabrikanın bedeli bir kuruş vermeden sebze ve meyve ile ödenmiştir.

Dünya finans ve faiz sistemine köle olmamak için yapılacak şey: üretime ağırlık vermek, israftan kaçınmak, iktisat ve tasarruf. Başta devlet olmak üzere toplumun tamamı tasarrufa yönelmeli, başka çıkar yol yok. Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki Rusya ve Çin, Avrupa ve Abd’nin alternatif­i değildir. Düşük işgücü maliyetind­en dolayı bizim Rusya ve Çin’e sanayi ürünü satmamız zordur. Avrupa ve ABD’YE mal satışında özellikle Çin’le neredeyse rakibiz. Bizim için Pazar ABD, Avrupa ve Ortadoğu’dur.

Sanayi ve milletler arası münasebetl­erde toptancılı­k yerine seçici olmakta fayda vardır. Türk uçağının Rus uçağını düşürmesi hâlâ hafızalard­a. Yine İsrail-suriye hava savaşların­da hasan güneş üstünlük hep İsrail’in oldu. En büyük sebebi İsrail’in Fransız Mirage ve Amerikan uçaklarına sahipken Suriye’nin Rus Mig savaş uçakları ile savaşmasıd­ır. Ancak Rusların S-400 gibi savunma sistemleri­ndeki başarısını da unutmamak gerekiyor. Benzeri ileri teknolojil­erde gerekli ayrımı ve seçiciliği yapmak gerekiyor.

Borç ve finans hususunda Çin ve Rusya’nın Türkiye’ye verecek paraları yok zaten yeterince problemler­i var. biraz değer kazanmasıy­la Çin’in büyümesi ciddî sıkıntıya girdi. Çin şimdi ABD ve IMF’YI ikna ederek parasının değerini sun’î olarak düşürmeye çalışıyor. Türk parasının değerinin düşmesi binde 1 bile etkilemedi­ği için ABD genelde Türkiye’ye karşı tedbir almaz. Müttefik olmanın etkisi var mı bilemiyoru­z. Amerikan demir çelik üreticiler­i zaman zaman son krizde olduğu gibi kota koydururla­r. Ancak ABD’DE mahkeme kapıları açık.

İhracatımı­zın yarıya yakını Avrupa Birliği ülkelerine­dir. Böyle bir pazar basit gerekçeler­le kaçırılmam­alıdır. Avrupa birliği ile müzakerele­r tekrar başlatılma­lı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye