Yeni Asya’nın yazdıkları dün de doğru idi, bugün de doğrudur (1)
H
erkes savrulurken, Yeni Asya, üslûp ve teferruat hariç, esas meselelerde daima isabet etmiştir. Diğer insanlar onun görüşüne 10, 20, 30 sene sonra gelmişlerdir.
Onun için, Yeni Asya’nın yazdıkları dün de doğru idi, bugün de doğrudur, yarın da doğru olacaktır!
Çünkü, Yeni Asya’nın yayın politikası ferdî, indî, şahsî görüşlere değil; Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki iman, ibadet, ahlâk, ukubat, içtimaî, siyasî ölçü, prensip ve stratejilerini ortaya koyan Risale-i Nur tefsirine dayanıyor. Risale-i Nur’u da şahsî, ferdî olarak anlamıyor; cemaat, meşveret, şahs-ı manevî, şûrâ, meclis ile müzakere, mütalâa edip anlıyor!
Dolayısıyla şu prensiplere dayanıyor:
Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.”1
Zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-i cemaatten çıkmış az mütehassıs, sağırca, metin bir şahs-ı manevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder.”2
Meşveret, ferdlerden oluşan cemaatten çıkan şahs-ı mânevîdir.3
Herşeyde meşveret hükümfermadır. “Hükümfermâ hak ve bürhan ve akıl ve meşveret olduklarından, şükûk ve şübehatın hükümleri olmazdı.4
“Mümkün olduğu kadar geçici rüzgârlara ehemmiyet vermeyiniz, bakmayınız. Zaten mabeyninizde samîmî tesanüt ve meşveret-i şer’iye, sizi öyle şeylerden muhafaza eder. İçinizdeki şahs-ı manevinin fikrini, o meşveretle bildirir.”5
Şimdi siz, mâbeyninizde münakaşasız bir meşveret ediniz. Kararınızı kabul ederim.”6
Medâr-ı nizâ (tartışma, çekişme sebebi) bir mesele varsa meşveret ediniz.”7
“Meşveret-i şer’iyeyle reylerinizi teşettütten (dağınıklıktan, kafa karışıklığından) muhafaza ediniz. İhlâs Risâlesinin düsturlarını her vakit göz önünüzde bulundurunuz.”8
“Taassup yerinde hak; ve safsata yerinde bürhan; ve tadlil-i gayr yerinde tevfik ve tatbik ve istişare ederse, dünya birleşse, hak olan mezhep ve mesleğini bir parça tebdil edemez. Nasıl ki, zaman-ı saâdette ve Selef-i Salihîn zamanlarında hükümfermâ hak ve bürhan ve akıl ve meşveret olduklarından, şükûk ve şübehatın hükümleri olmazdı.”9
İşte Yeni Asya, meşveret sistemini kurduğundan ve yayın politikası dahil bütün kararlarını istişare ile belirlediğinden, yazdıkları dün de doğru idi, bugün de doğrudur, yarın da doğru olacaktır 1. Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 165. 2. Bediüzzaman, Eski Said Dönemi Eserleri, Sünûhat, s. 486. 3. Kastamonu Lâhikası, s. 102. 4. Bediüzzaman, Muhakemat, s. 32. 5. Kastamonu Lâhikası, s. 95. 6. Şuâlar, s. 289. 7. Kastamonu Lâhikası, s. 181. 8. Kastamonu Lâhikası, s. 183. 9. Muhakemat, s. 32.