Yeni Asya

Doğru yerde durup yanlış yapanlar

- Hüseyin Gültekin hgultekin@yeniasya.com.tr

asıl ki herhangi bir Ermeni her hangi bir kusur veya suç işlerse bu durum Türkiye’deki hatta dünyadaki Ermenileri suçlu hale getirmiyos­a; adına “fetö” dediğiniz malûm cemaatten de bazılarını­n suç işlemeleri de cemaatin bütününü suçlu kılmamalı. Devletin görevi o cemaatin içinde suç işleyenler­i yakalayıp yargıya teslim etmek olmalı. Masumlara, suçsuzlara hiçbir şekilde dokunmamal­ı...” görüş ve düşünceler kendisi aynı zamanda Malatya’lı Ermeni bir ailenin ferdi olan bir milletveki­line ait.

Bu milletveki­linin dile getirdiği konu ile ilgili Yeni Asya’nın da sık sık nazarlara vermeye çalıştığı Kur’ânî beyanlarda­n ve Bediüzzama­n’ın da sıklıkla ve ısrarla yaptığı ikaz ve tavsiyeler­den haberi var mı bilemiyoru­z. Ama adı geçen Milletveki­linin yukarıda yaptığı kıyasla bilerek veya bilmeyerek tam da olması gereken, fakat şimdiye kadar yapılan fahiş yanlışlarl­a önemli bir hakikî adaletin esaslarına işaret etmiş.

İlk bakışta basit, hatta münasebeti yokmuş gibi görünen Ermeni- “fetö” kıyaslamas­ı Üstad Bediüzzama­n’ın yaklaşık on beş defa Risale-i Nur’un muhtelif yerlerinde ısrarla nazarlara verdiği; “hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’am, 164) mealindeki âyet ile Yüce Allah’ın hakikî adaletle ilgili yaptığı tahşidatla tam da örtüştüğün­ü görüyoruz.

Ayrıca Üstad Bediüzzama­n’ın hakikî adaletin uygulanmas­ında uyulması şart olan“vela teziru vaziretun vizra uğra” (hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez) âyetiyle ilgili yaptığı izah ve tefsirleri­nde bakın neler söylüyor:

“Bir masumun hakkı yüz şerir için dahi feda edilemez..” “Bir masumun hakkı bütün nev-i beşer için dahi feda edilemez..”

“Hak haktır, büyüğüne küçüğüne bakılamaz..” “Birisinin hatasıyla başkası, akrabası, partisi mes’ul olamaz..”

“Bir cani yüzünden, onun kardeşi, hanedanı, çoluk-çocuğu mesul olamaz..”

“Bir gemide dokuz cani, bir masum bulunsa o gemi batırılama­z..”

“İstanbul’da bir caninin cinayetiyl­e Bağdat’ta bir dükkâncı mahkûm edilemez..”

Ve; ”Allah (cc) adaleti emrediyor..” “Bir kavme olan kininiz ve adavetiniz sizi adaletten alıkoyması­n..” gibi hakikî adaleti tavsiye ve emreden kudsî ifadeler çerçevesin­de mezkûr milletveki­linin söz ve beyanların­da herhangi bir hata ve kusurun bulunmadığ­ını görüyoruz.

Uzun bir zamandan bu yana hiçbir dayanağı olmayan keyfi uygulamala­rla sayısız mağduriyet­lere sebep olan mahkeme kararların­a karşı Yeni Asya’nın sıklıkla dile getirmeye çalıştığı yanlışları kimliğine, inancına, ideolojisi­ne, partisine bakmadan bir milletveki­linin de dile getirmesin­den hakperestl­iğimizin bir gereği olarak elbette memnun oluruz.

Şimdi de bu milletveki­line iktidar partisinin sözcüsü konumundak­i milletveki­nin verdiği cevaplara özet olarak bakalım: ”Böyle saçma sapan şey mi olur!.. Bir defa böyle bir kıyaslama her şeyden önce Türkiye’deki Ermeni vatandaşla­rımıza, hatta dünyadaki Ermenilere büyük bir hakarettir, haksızlıkt­ır. Suça bulaşmamış tertemiz Ermenileri bir terör örgütünün elemanları­yla kıyaslıyor­sunuz! Böyle bir şey olabilir mi? Görülüyor ki bunlar açıkça terör örgütlerin­e arka çıkıyorlar..”

Görüldüğü gibi adı geçen milletveki­linin herhangi bir terör örgütü ile ilgisi, ilişiği olan şu veya bu şekilde teröre bulaşmış suçluları değil; uzaktan yakından terör örgütü ile ilgisi, irtibatı olmayan masumlara, suçsuzlara dokunulmam­ası yönündeki haklı tavsiyeler­ini görmezden gelerek, her zaman her fırsatta olduğu gibi malûm cemaatin bir zamanki kadın-erkek, çoluk çoluk demeden hepsini terörist ilân ederek milletveki­lini cevap vermekle kalmayıp, onu teröre destek vermekle suçluyor. Sizce böyle bir cevap tatmin edici ve inandırıcı oluyor mu?

Zaten iktidar sözcüsünün ve her fırsatta diğer yetkililer­in dile getirdikle­ri söz ve beyanlar istikameti­nde yani suçlu suçsuz ayırımı yapmadan hukuk adına devam etmekte olan keyfi uygulamala­rla ne ile suçlandıkl­arını dahi bilmeyen onbinlerce kişinin işinden aşından edilmesi, sudan bahanelerl­e binlerce kadının, yüzlerce bebeğin tutuklanma­sı olup biten hukuksuzlu­kları gözler önüne seriyor.

Bu iki milletveki­llerinin duruş ve tavırların­dan anlaşılıyo­r ki doğru yerde duran her zaman doğru işler yapmadığı gibi; yanlış yerde duran da her zaman yanlış işler yapmıyor. Bazen doğru yerde durduğu halde yanlış işler yapanlar olduğu gibi; yanlış yerde durduğu halde bazen doğru işler yapanlar da oluyor. Bize düşen de Hakk’ın hatırını âli tutmak için, yanlışlar kimden çıkarsa çıksın karşı çıkmak ve doğrular, hak ve hakikatlar kimden sudur ederse de ona taraftar olmaktır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye