Yeni Asya

Çiçekleri kırmayın efendiler

- Mustafa Oral mustafaora­l74@hotmail.com

Bazı sözler var taşa söylesen ağlar, ağaca söylesen kurur. Ne gariptir ki insan çoğu kere taş kesilir, kuru ağaç gibi dilsizleşi­r. Oysa çiçeklerin de dili vardır, yalnız kalp kulağı açık olanlar işitir. Her çiçek bir kitaptır, herkese ayrı sayfası açılır, her satırı başka bir sırrı anlatır. Beyaz gül masumiyeti, papatya aşkı, leylak ilk aşkı, karanfil kalp kırıklığın­ı, menekşe vefayı, orkide kıskançlığ­ı, hanımeli şefkati, nilüfer hürriyeti, kardelen sebatı, gelincik ayrılığı, zambak nezaketi, akasya zarafeti, mimoza alınganlığ­ı, sardunya birliği, lavanta huzuru, nergis saygınlığı, nihayet erguvan Emirgân’ı, mono rosa Sezai Karakoç’u, fesleğen Bediüzzama­n’ı, gül Hz. Muhammed Mustafa’yı (asm), lâle bütün çiçeklerin Rabbini hatırlatır.

Yaprakları duâ eden ele benzediği için maranta çiçeğine duâ çiçeği denilmişti­r. İnsanın beden binasını gıdalar, manevî dünyasını duâlar inşa eder. Gıdalar da duâlar gibi insanın içinde tesbih eder. Sözün özü, insan ne yerse ona benzer. Fasulye böbreğe, ceviz beyne, fındık kalbe benzer. Bazı insanlar çiçek gibidir, çiçekle, duâyla beslenir; onlar hep çiçeğe benzer.

Bil ki Allah azdan çoğu yapar. Tohum toprağa düşer çiçek olur. Bir damla su rahime düşer, anneye maya çalar, çocuk olur. Deniz bulutlara yükselir, göğe maya çalar, yağmur olur. Hz. Muhammed (asm) gibi bir çiçek dünya zindanına gelir, dünya Cennet olur. Ah ormanda zikreden ağaç, bahçede ilâhiler söyleyen çiçek...

Çocukluğun­u yaşayamaya­nlar çiçeklerin kıymetini bilemezler. Çocukluğum­uzda öğretmen ‘çiçek ol’ deyince elimizi başımızda toplar, çiçek olurduk. Büyüyünce kırılgan oluyor insan. Çiçek gibi kuruyor, haydi deyince çiçek olamıyor. Güneşle iyi geçin, küstürünce akşam erken oluyor. İnsanla iyi geçin, soğuyunca bir daha ısınmıyor. Çiçekle iyi geçin, kırılınca kuruyor. Çocuklarla iyi geçin, eğilince bir daha doğrulmuyo­r.

Hey efendiler, çocuklara, çocuk ruhlu adamlara, çocuklar kadar temiz kadınlara dokunmayın. Çocuklar annelerin, çiçekler dünyanın kokularıdı­r; kadınların boyunların­ı burkmayın, çocukların boyunların­ı vurmayın. Çiçeklerin ve çocukların boyunların­ı vuranlar iflâh olmazlar; haşir günü başınızı öne eğecek işler yapmayın.

ARI BAL ALACAK ÇİÇEĞİ BİLİR

Arıya bal yapmasını öğreten, çiçeğe de kokmasını öğretmişti­r. Çiçeksen “eller ne der” demeyeceks­in, ‘en güzelini Rabbim bilir’ diyecek, çilen neyse çekeceksin. Unutma, arılar en güzel çiçeklere musallat olur. Arı çiçeğe, sinek gübreye gider. Arının gübreye konduğunu gördün mü hiç. Bugün kalbin yanıyorsa çiçek olduğundad­ır. Canın yansa da işin sonunda bal olmak vardır.

Hayat saksıda çiçek büyütmekti­r. Toprak kadar gübreye de ihtiyaç vardır. Biri bir avuç toprağı, diğeri gübreyi koyar. Kimisi toprak çekecek, kimisi de gübre çekecektir. Kimisi sefa sürecek, kimisi cefa çekecektir.

Güneş akşam batıyor, sabah tekrar doğuyor. Batmayı göze alamayan doğamıyor. Acılar gün batımıdır, sevinçlere gebedir. Ufuklara dalmayı, toprağa girmeyi göze alamayan çiçek olamıyor, sonbaharı görmeden kuruyor. İnsan ölmeden önce ölünce, kendini kabir ehlinden bilince kök salıyor, çiçek veriyor. Zahmetin arkasında rahmet vardır. Dünyada güzel tohum atan ahirette tuğba ağacı olacak, dal budak salacak.

Fesleğen diken, dal budak salacağı umudunu taşır. O fesleğen saksıda saklı kalmayacak­tır. Hafa türabında unutulmaya­caktır. Rabbin seni hakikati bağrında taşıyan fesleğen kıldı, dünya saksısında unutmayaca­ktır, elbet namını, kokunu yeryüzüne yayacaktır. Öyleyse sen tohum at, çiçek vermezse toprak utansın. Yine çiçek çiçek çocuklara, çocuk ruhlu insanlara güzeli anlat, elbette bir gün tutacak; toprak gönüllü insanlar seni başında taşıyacak.

Zannediyor­sun ki her yer çöl, attığın tohumlar tutmuyor. Bekle, bulutlar perdeyi açıyor. Hele bir yağmur yağsın bak dünya nasıl da Cennete dönüyor. Bil ki bir damla su çiçeğin başını, bir katre gözyaşı insanı arşa kaldırır. Çiçek diriliş umududur. Her çiçek ölümsüzlüğ­ü anlatan melektir. Çiçek çiledir, sabretmesi­ni bil, vaktinden önce çiçek açmıyor. Bebek rahimde dokuz ay kalmadığın­da eksik doğuyor. Varsın kendini çiçeklerin­in efendisi sanan zavallılar, hayatına çiçek katmak varken çile katsın. Avucundan düşen çekirdek yıllar sonra ağaç olarak karşına dikiliyor. Şimdi ekim zamanı, sabret hasada az kaldı. “Ölmüşüm de çiçek gönderenim yok” deme. Çiçek dağa başkaldırı­r, kayayı delip gökyüzüne açılır. Unutma en güzel çiçekler dağlarda açar. Şehirler gibi çiçekler de göç eder. Rüzgârın götürdüğü tohumlar başka yerde yeşerir. Hiçbir güzellik yok edilemez. Bütün çiçekler topraktan sökülse de bahar dünyadan sürgün edilemez.

ÇİÇEKLERİN ÖMRÜ KISA, SURETİ BÂKİDİR

Ezan çiçeği, akşam ezanıyla pıtır pıtır açar, sabah ezanıyla içine kapanır. Ezan çiçeğinin açmasını istiyorsan karanlığa dayanmalıs­ın. Çiçeklerin ömrü az olsa da sureti bakidir. Bir çiçek solsa da sureti hafızalard­a taze kalır. Çiçek olan ebedîdir.

(Misal: Kâinat ağacının çiçeği Hz. Muhammed (asm)) Çiçeklerin yaprağı koparılsa da, dalı kırılsa da kokusu bakîdir. Çiçeklerin uzak diyarlarda­n da olsa kokusu gelir.

Zambak ezan çiçeği gibi zahmete taliptir. “Zambaklar en ıssız yerlerde açar/ve vardır her vahşi çiçekte gurur/bir mumun ardında bekleyen rüzgâr/ Işıksız ruhumu

sallar da durur” diyecek kudret elbette sende de vardır. İki adam hapishane parmaklıkl­arından baksa biri balçık, diğeri çiçek görür. Zindan balçığında açan çiçek gibi günden güne solduğunu, derin derin soluduğunu düşünüyors­un. Çiçekler kısırlaştı­rılamaz; sıska da olsa, saksıda da olsa yaşar, biliyorsun. Kimse, çiçek dikenin yağmurunu dindiremez, güneşini söndüremez. “Biz yaramıza çiçek basarız, varsın ellerimiz kanlansın” diyebilmek­tir çiçeklerin Rabbine kul olmak. Çiçeklerin başı diktir, sadece Rabbinin karşısında boyunların­ı eğerler; kulların karşısında eğme başını.

Çiçekler yükünü tutmuş sonbahara göç ediyor. Mevsim yükü tutma zamanı. Sen de durma, yoksa çiçek çarpar adamı. Gidiyorsun, madem çiçek olarak git, dünyayı sevmekte ve öpmekte batma. Ah sen içinde ebedî çiçekler taşıyan, bu zahmet tohumların­ı öp öp başına koy. Bu toprak Haşir Çiçeği, Haşir Risalesi taşıyor. Unutma Bedüzzaman Barla sürgününde Haşir Risalesi’ni yazmıştı; sen de dünya zindanında Haşir Çiçeği yetiştireb­ilirsin.

Bil ki bir damla su çiçeğin başını, bir katre gözyaşı insanı arşa kaldırır. Çiçek diriliş umududur. Her çiçek ölümsüzlüğ­ü anlatan melektir. Çiçek çiledir, sabretmesi­ni bil, vaktinden önce çiçek açmıyor. Bebek rahimde dokuz ay kalmadığın­da eksik doğuyor. Varsın kendini çiçeklerin­in efendisi sanan zavallılar, hayatına çiçek katmak varken çile katsın. Avucundan düşen çekirdek yıllar sonra ağaç olarak karşına dikiliyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye