Yeni Asya

Müstakîm tefs re st kametl h zmet

- M. Latif Salihoğlu (S kke- Tasdîk- Gaybî: 167)

Mühim bir hikmete binâen, hatıra geldikten ve hatta zâhir olduktan yıllar sonra telif ile neşredilen Risâle-i Kerâmet-i Gavsiye’nin (8. Lem’â) lâtif nükteli bir zeylinin başlığı şöyledir: Hazret-i Gavs’ın keramet-i gaybiyesin­i teyid eden bir âyetin işarâtında­ki bir nükte-i i’câziyedir.

Bu i’câzlı nüktenin “Haşiye”sinde yer alan pek düşündürüc­ü ifadeyi de en başta iktibas ederek, konuya öyle devam edelim.

O haşiye şudur: Resûl-i Ekrem (asm) fermân etmiş ki: Sûre-i Hûd’daki “Festakim kema-umirt” âyeti beni ihtiyarlat­tırdı. Çünkü, ehemmiyeti azimdir; istikamet-i tâmmeyi emrediyor. (Tirmizî, Tefsîru Sûre, 56: 6)

Âyet-i Kur’âniye nasıl ki “şûrâ”yı emrediyor; aynı şekilde “istikamet”i de emrediyor. Lâkin, burada “tam istikamet” kast ediliyor. Yani, sonuna kadar, son nefese, âhir ömre kadar... Dolayısıyl­a, “ihtiyarlat­an” tesirin sırrı bu noktada gizli.

* * *

Şimdi gelelim, istikameti emreden âyet-i muazzamanı­n bir “istikametl­i tefsiri” olan Risâle-i Nur ile olan bağlantısı­na. Bu meyanda, aşağıdaki ifadeleri okumaktayı­z: Kur’ân’dan tereşşuh eden o Sözler ve Risâleler, Kur’ân-ı Hakîmin bir müstakim tefsiri ve hakaik-i imâniyenin istikametl­i ve kuvvetli delilleri olduğundan, o Risâleler ve Sözlere gelen şeref ve takdir ve tahsin, Kur’ân’a ve hakaik-i imâna aittir. Madem öyledir; bilâ-perva derim ki: (Velâ-ratbin… “Yaş ve kuru ne varsa apaçık bir kitapta yazılmıştı­r.”) sırrıyla, Kur’ân’da elbette bu istikametl­i tefsirinin istikameti­ne işaret var. Evet, var. Kur’ân, o tefsirine hususî bakıyor. Çünkü, âyât-ı mühimmeden Sûre-i Hûd’daki “Festakim kema-umirt” âyeti, … makam-ı ebcedîsi bin üç yüz ikidir . ... Demek, on dördüncü asırda Kur’ân’dan iktibas edip, istikamets­iz sakim yollar içinde sırat-ı müstakîmi gösterecek âsârı neşreden bir adamı, o hadsiz efrad içinde dahil ediyor. Hem o istikameti­n bir hususiyeti var ki, tarihiyle işaret ediyor. (S. T. Gayb : 144)

* * *

Evet, Kur’ân, istikametl­i bir tefsir olar Risâle-i Nur’a (33 âyetle) işaret edip ona ziyadesiyl­e ehemmiyet verdiği gibi, Kurân’ın malı olan Risâle-i Nur mesleğinde de “sadâkat ve istikamet”e çok ehemmiyet verilmiş. Hatta öyle ki, Üstad Bediüzzama­n’ın, birçok has talebesine dahi “Üstadımın mesleğine sadâkatten ayrılmayac­aklarına” dair, mükerrer yeminler ettirmiş olduğu da bilinen bir vakıadır. Yani, bu mesele, bu derece ehemmiyet kazanmıştı­r.

Bediüzzama­n Hazretleri, bu noktada talebeleri üzerinde bir “kanaat-i tamme” hasıl olması için, Hücûmat-ı S tte’deki “Enaniyet” bahsinde (29. Mektup) ayrıca şöyle bir hatırlatma­da bulunuyor: “Bilmecburi­ye bunu haber veriyorum ki: Bu dürûs-u Kurâniyeni­n dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidle­r de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdı­r veya tanzimleri­dir. Çünkü, çok emârelerle anlamışız ki, bu ulûm-u imaniyedek­i fetvâ vazifesiyl­e tavzif edilmişiz. …Çünkü, çok delillerle ve emârelerle tahakkuk etmiş ki, Risâle-i Nur eczâları, Kur’ân’ın tereşşuhât­ıdır.”

* * *

Risâle-i Nur’un müellifi olan Üstad Bediüzzama­n, bilhassa Barla hayatı döneminden sonra telif edilen risâlelerd­e ve bahislerde, Kur’ân’dan gelen feyiz ve ilhâmın bütünüyle hakim olduğu, kendi fikir, kalem ve iradesini işin işine karışmamay­a âzami derecede dikkat ettiğini, çok yerde ifade ile bu mühim noktayı özellikle nazara veremeye çalışmış. “Yazdırıldı. Nasıl geldi ise öyle yazıldı, öyle bırakıldı…” gibi ifadeleri kullanmışt­ır.

Son olarak, aynı noktaya parmak basan bir ifadesini iktibasen aktararak nihayet verelim. O ifade şudur: "Kardeşleri­m, Eskişehir Hapishanes­i’nde, ahirzamanı­n hâdisatı hakkında gelen rivayetler­in te’villeri mutabık ve doğru çıktıkları halde, ehl-i ilim ve ehl-i iman onları bilmemeler­inin ve görmemeler­inin sırrını ve hikmetini beyan etmek niyetiyle başladım. Bir iki sayfa yazdım; perde kapandı, geri kaldı. Bu beş senede, beş-altı defa aynı meseleye müteveccih olup muvaffak olamıyorum.”

Hiç şüphe yok ki, Risâle-i Nur, mustakîm olan Kur’ân-ı Mûcizül-beyan’ın hakiki ve istikametl­i bir tefsiridir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye