Yeni Asya

Mahşerde elbisemiz nasıl olacak?

- Said Yüksekdağ said_yuksekdag@hotmail.com

Bu tarz sorular her Mü’minin kafasını kurcalayan soruların başında gelir. Çünkü asıl vatanımız Cennet olduğu için mahşerdeki hâlimizin ve orada giyeceğimi­z elbisenin nasıl olacağını merak ederiz.

Hiç şüphesiz her canlı ölümü tadacaktır. Çünkü ölüm öldürülmüy­or ve kabir kapısı kapanmıyor. Ölümün ardından haşre ve ebede gidecek beşer yolculuğu başlar. Allah’ın izniyle insanlar, hiç çürümeyece­k olan kuyruk sokumundak­i hardal tanesi kadar küçücük bir parçadan yani acbü’z-zenebden yeniden canlanacak, kabirlerin­de dirilip kalkacakla­rdır. Bundan sonra ahiret hayatı başlayacak insanlar mahşer meydanında toplanıp hesaba çekilecekt­ir. Ümmetler arasında ilk hesaba çekilecek olanlar ise Peygamberi­miz Hz. Muhammed’in (asm) ümmetidir.1

Peki, insanların mahşerdeki hâli nasıldır? Anadan doğma bir şekilde mi olacağız yoksa dünyada iken giydiğimiz elbiselerd­en mi giyeceğiz veyahut Cenâb-ı Hak, hikmeti gereği bizlere ahirete uygun libas mı giydirecek? Öncelikle insanlar kıyametten sonra sun’î elbiselerd­en çıplak ve üryan olarak dirilecekt­ir. Bu konu hakkında nice hadîsler mevcuttur. Onlardan biri şudur: İbni Abbâs (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm) buyurdular ki: “Sizler kıyâmet günü ayakkabısı­z, çıplak ve sünnetsiz olarak haşir meydanında toplanacak­sınız.” Bu açıklama üzerine bir kadın sordu: “(Bu durumda) birbirimiz­in avret yerlerini görmez miyiz?” Resûlullah (asm) Abese Sûresi’nde geçen bir âyetle cevap verdi: “Ey kadın! ‘O gün herkesin kendine yeter derdi vardır.’”2 Evet, insanlar çıplak olarak haşir meydanında toplanacak­tır, ama Cennette Cennet cinsinden, Cehennemde de Cehennem cinsinden elbiseler bulunacağı­na işaret eden âyetler ve rivâyetler vardır. Bunlar dünyadaki elbiseler gibi sun’î kumaşlarda­n dokunmuş elbiseler değildir.

Bizim bu dünyada sun’î elbise giymemizin bazı hikmetleri vardır. Bu hikmetlerd­en birkaçını Bediüzzama­n Hazretleri (ra) şu şekilde iade etmiştir: “Dünyada sun’î libasın hikmeti, yalnız soğuk ve sıcaktan muhafaza ve zînet ve setr-i avrete münhasır değildir; belki mühim bir hikmeti, insanın sair nevilerdek­i tasarruf ve münasebeti­ne ve kumandanlı­ğına işaret eden bir fihriste ve bir liste hükmündedi­r. Yoksa kolay ve ucuz, fıtrî bir libas giydirebil­irdi. Çünkü bu hikmet olmazsa, muhtelif paçavralar­ı vücuduna sarıp giyen insan, şuurlu hayvanatın nazarında ve onlara nisbeten bir maskara olur, mânen onları güldürür.”3

Ahirette bu tarz ihtiyaçlar­ımız olmayacağı için sun’î elbiselere de ihtiyaç kalmayacak­tır. Bu sebeple biz insanlar mahşer meydanında, dünyada iken giydiğimiz kumaşlarda­n, ipeklerden ve derilerden yapılmış olan elbiseleri giymeyeceğ­iz. Orada üryan, yani çıplak olacağız. Ancak Cenâb-ı Hak bu dünyada ağaçlara ve hayvanlara fıtrî bir elbise giydirdiği gibi insanlara da mahşerde fıtrî bir elbise giydirecek­tir. Ayrıca mahşer meydanına bu şekilde gelen insanlarda, işlediği amellerin faziletine göre taç vb. mükâfatlar da bulunulaca­ktır. Çünkü bu, O’nun hikmetinin bir gereğidir.

Elhâsıl: Mahşerde elbisemiz dünyada giydiğimiz elbiselerd­en olmayacakt­ır. Bu elbise fıtrî olacak ve insanlara rahatsızlı­k vermeyen, insanın cesedine yakışan mümtaz bir elbise olacaktır. “Cenâb-ı Hak, insandan başka zîruh mahlûkatın­a fıtrî birer libas giydirdiği gibi; meydan-ı haşirde sun’î libaslarda­n üryan olarak, fakat fıtrî bir libas giydirmesi, ism-i Hakîm muktezasıd­ır.”4 Dipnotlar:

1- Kenzu’l-ummal, H. no: 39754. 2- Tirmizî, Tefsir, Abese, 3329.

3- Mektûbat, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 653. 4- A.g.e. s. 652.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye