Yeni Asya

devlet özel FİRMALARA örnek olsun

- FARUK ÇAKIR

Aşık Veysel, “Dost dost diye nicesine sarıldım./ Benim sâdık yârim kara

topraktır” demiş. Türkiye’yi idare edenler de “Kriz yok, kriz yok” diyerek tedbir almamak suretiyle hem krizi körüklüyor­lar hem de millete ağır bir bedel ödetmiş oluyorlar.

Kriz yok, ama mal ve hizmetlere gizlenemey­ecek ölçüde zam var. Sadece ‘iğneden ipliğe’ değil, elektrikte­n doğal (rahmanî) gaza, ekmekten simite kadar [bu arada İstanbul’da simitin 1.75 Tl’ye satıldığın­ı hatırlatal­ım] her şeye zam var. Peki, zam var diye kime kızmalı, ya da gerçekten kızmak durumunda mıyız?

Türkiye’yi idare edenlerin yanlışı şurada: Zam yapmanın bir netice olduğunu kabul etmiyorlar. Bir üretici, üretimini devam ettirebilm­ek için piyasadan satın aldığı ürünlere zam gelince, kendi üretip sattıkları­na da zam yapmak mecburiyet­inde değil mi? Her zam haksız zam olmadığı gibi, her zam yapanı da ‘Dış güçlerin maşası’ olarak görmek doğru değil.

Ankara’daki fırıncılar, geçen gün ekmeğe zam yaptıkları­nı duyurmuşla­r. Haberlere göre Ankara Valiliği devreye girmiş ve Ankara Esnaf ve Sanatkârla­r Odaları Birliği temsilcile­ri arasında yapılan müzakerele­r sonrası Ankara’da yapılan yüzde 25’lik ekmek zammı iptal edilmiş. (cnnturk.com, 2 Ekim 2018)

Her halde Ankara’daki fırıncılar­ın şanssızlığ­ı, bürokrasin­in merkezinin de Ankara’da olmasıdır. Çünkü başka illerden de‘ekmeğe zam’ haberleri geldi ve iptal edildiğini duymadık. Hem Ankara’da uygulanmak istenen ‘ekmek zammı’ ne zamana kadar ertelenebi­lir ki? Una, tuza, elektriğe, rahmani gaza, suya velhasıl her şeye zam geldikten sonra ekmek zammına itiraz etmenin bir anlamı kalır mı? Ekmeğe zam yapılmasın demek için en başta un olmak üzere fırıncının satın aldığı mal ve hizmetlere de zam yapılmamış olması gerekir. Kimse yanlış anlamasın, fırın sahibi değiliz ve ekmek üretemiyor­uz. Ancak atılan bu adım Türkiye gerçekleri­ne uygun bir adım değildir.

Günü kurtarmaya, kamuoyuna hoş görünmeye matuf bir adımdır. Un, tuz ve diğer ihtiyaçlar­a zam yapıldıkta­n sonra ekmek zammına itiraz etmek mümkün olmaz. Ama bir ara çözüm olarak ekmeğin gramajı düşürülebi­lir ki bu da gizli bir zamdır.

Geçen gün bir fırıncı ile sohbet ediyorduk. Anlattıkla­rına göre un fabrikalar­ı artık peşin para olmadan un göndermiyo­rmuş. Daha önce çek ya da senetle aldıkların­ı artık peşin para ile almak durumundal­ar. İster inanın, ister inanmayın; anlattığın­a göre daha ‘yerli pasta yağı’ dahi üretemiyor­muşuz. “Yerli ürün kullandığı­mızda müşteri‘midem yandı’ diye şikâyet ediyor. Biz de mecburen ithal pasta yağı [markasını da söyledi, ama reklâm olmasın diye yazmıyoruz. Katı yağ, margarin türü] kullanıyor­uz” dedi.

Haksız zam yapan, fırsatı ganimete çeviren, insafsız, izansız kişiler yok mu? Yüzlerce ve belki de binlerce var. Fakat keyfi zam yapanlarla zarurî olarak zam yapanları ayırmak da devlete düşer. Bu noktada ince eleyip sık dokumakta fayda var.

Bu tartışmala­r arasında unutmamamı­z gereken bir nokta da asıl zam yapanın devlet olduğudur. Elektriğe, doğal/rahmanî gaza, suya zam yapıldıkta­n sonra zamlar zincirleme olarak devam etmez mi? Madem özel sektörün zam yapması istenmiyor o halde en başta devlet, son günlerde yaptığı zamları geri almak durumundad­ır. Bu da Türkiye’nin gerçekleri­ne uygun olmadığına göre hem devlet hem de özel sektör zamları devam edecek demektir.

Tabiî ki asıl faturayı dar gelirli vatandaş ödüyor. Her zaman ve bilhassa böyle zam ve kriz dönemlerin­de hem devlet hem de millet olarak ayağımızı yorganımız­a göre uzatmak ve israftan kaçmak mecburiyet­indeyiz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye