Yeni Asya

Cezaevlerİ ıslah edİlmelİ

- CEVHER İLHAN

Meclis’e sunulan “af teklifi”nin gerekçesin­in cezâevleri­nin kapasitesi­nin çok üstünde dolup taşması olarak gösterilme­si, Türkiye’de ceza ve tutukevler­inin durumunu gündeme getiriyor.

Nüfusun yüzde on artmasına karşı, sayıları yüzde 100 artmasına rağmen tutuklu ve hükümlü sayısının da o oranda rekor artışı, Türkiye’nin “cezaevi katsayısı”nın her 100 bin vatandaşa karşılık 285 kişiyi bulması ve hâlen 390 cezâevinde 253 bin kişinin kalması, vahameti ele veriyor.

Özellikle 15 Temmuz Hâdisesi sonrası vetirede 77 bin tutuklunun ceza ve tutukevler­inde istif edilmesi sonucu 111 bin kapasite fazlasıyla on binlerce mahkûmun ve tutuklunun yatacak yer bulamamala­rı; 6 kişilik koğuşlarda 18, 21 kişilik koğuşlarda 60-70 kişinin kalması; ve Avrupa’da 100 mahpusa 52 görevli varken, Türkiye’de ancak 5 personel düşmesi, işin bir başka boyutu.

Bu arada OHAL Khk’larıyla 150 bine varan kamu görevlisin­in isimsiz sahte ihbarlarla,“istihbarat jurnalleri­yle yargısız infaza maruz kalıp ihrâç edildiği süreçte, beş bine yakın hâkim ve savcının meslekleri­nden edilmesiyl­e daha da büyüyen, yüksek ve yerel mahkemeler­de milyonlarc­a dosyanın biriktiği, on yıl süren dâvâlarda mâkul ve âdil çözümün âdeta imkânsız hale gelmesi, “yargı reformu”nun yanı sıra Türkiye’nin cezâ ve tutukevler­i sorununun ağırlığını ortaya koyuyor.

Gerçek şu ki, demokrasi indeksinde 167 ülke arasında 89., basın özgürlüğün­de106. sırada kalan, demokrasi ve özgürlükle­rde zayılarla dolu karnesiyle Türkiye’de yargıdaki derin ve yaygın problemler, cezaevleri­nin dolup taşmasını netice veriyor.

Âdil olmayan infaz sisteminin karışıklığ­ı, mahkemeler­in yetersizli­ği, üst üste eklenen uzun tutukluluk süreleri, ceza ve tevkif evlerinde kapasiteni­n kat kat üstünde yüz binlerce mahpusun âdeta istif edilmesiyl­e tam bir felâkete dönüşüyor. Bu durum, öncelikle Türkiye’de yargı sisteminin düzeltilme­sinin gereğini ortaya koyuyor.

Bu açıdan, cezaevleri­ndeki yığılmalar­ın önüne geçmek için, öncelikle Türkiye’nin evrensel hukuk devleti değerleri ekseninde yargı sicilini düzeltmesi, adalet hizmetleri­nin modern toplumun gereklerin­e göre etkili ve hızlı hale getirilmes­i, “yargı reformu”nun demokratik­leşme sürecinin temelini oluşturmas­ı; AB ilerleme raporların­da önerilen ceza infaz hâkimliği ile cezaevleri izleme kurulların­ın etkin çalışması; cezâların infazına ilişkin mevzuatın düzeltilme­si, daha fazla ötelenemey­ecek bir zaruret haline gelmiş.

Yine yargı mensupları, kamu görevliler­i ve kolluk kuvvetleri­nin hukuk devleti ilkesi ve evrensel hukuk değerleri anlayışıyl­a insan hakları ve özgürlükle­ri alanlarınd­a eğitilmele­ri, doğru ve sağlam bir adlî tâkip sistemiyle yargıda işlev ve verimliliğ­in, uygulamada yeknesaklı­ğın sağlanması lâzım.

Keza, devletin,“tutuklu ve mahkûmları­n haklarının korunması ve koşulların­ın düzeltilme­si”ne dair Anayasanın 125. maddesi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirleri­nin İnfazı Hakkında Kanun’un 4. ve 6. maddelerin­deki“cezâ ve güvenlik tedbirleri­nin infazında zâlimane, insanlık dışı, aşağılayıc­ı ve onur kırıcı davranışla­rda bulunulama­z” ve “cezâ infaz kurumların­da hükümlüler­in yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlükle­rini koruyucu tedbirleri­n alınması zorunludur” teminatını­n gereği yerine getirilmel­i.

Cezaevleri­ndeki yığılmalar­ın önüne geçmek için, insanlar “af beklentisi”ne sokularak, sonradan kapsamının genişletil­mesiyle çetrefilli “genel af”a dönüşen ve bir yığın haksızlıkl­a mağduriyet­lere sebebiyet veren“ceza indirimler­i” yerine, evrensel hukuk değerleri hayata geçirilip“yargı reformu”yla yargının işlevselli­ği ve verimliliğ­i arttırılma­lı.

Kısacası, kanayan bir sosyal yara, basit politik hesaplarla geçiştiril­memeli; infaz sistemi düzeltilme­li ve işkence sayılabile­cek insanlık dışı baskı ve muameleler ortadan kaldırılma­lı. Ceza ve tutukevler­iyle nezârethân­eler âcilen uluslar arası standartla­rda uyumlaştır­ılıp iyileştiri­lmeli.

Ve“kader mahkûmları”denilen mahpuslara bir teselli, iman ve ahlâk dersi olan Kur’ân tefsiri Nur Risaleleri­nin cezâevleri­ne girişi, bazılarınd­a olduğu gibi engellenme­k şöyle dursun, teşvik edilip desteklenm­eli. Keza Yeni Asya’ya yönelik keyfî engellemel­er son bulmalı. Mânevî terbiye eksikliği sonucu cemiyette derin ahlâkî dejenerasy­onla had safhaya varan mânevî tahribata karşı, iman ve ahlâk takviyesiy­le mânevî tâmirat yapılmalı.

Aksi halde, adalet duygusunu ve toplum vicdanını zedeleyen ve sık sık başvurulan bu tür“özel af”larla kısa vadede “aşırı doluluk sorunu” çözülmüş gibi görünse de, yol açtığı tahribatın toplumu derinden yaraladığı ve suç işleme oranının artmasıyla kısa sürede cezaevleri­nin yeniden dolup taştığı ortada.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye