Adalet nasıl tesİr eder?
“Siz büyük bir hakikatten ve acib ve kuvvetli bir sırdan galet etmişsiniz, terk etmişsiniz. Onun için adaletin hakikatini kaybediyorsunuz."
Eski zamanda, Hürriyet’in başında bazı dindar mebuslar,
Eski Said’e dediler: “Sen her cihette siyaseti dine, Şeriata alet ediyorsun ve dine hizmetkâr yapıyorsun ve yalnız Şeriat hesabına hürriyeti kabul ediyorsun. Ve Meşrûtiyeti de meşrûiyet suretinde beğeniyorsun. Demek hürriyet ve Meşrûtiyet Şeriatsız olamaz. Bunun için, seni de ‘Şeriat isteriz!’ diyenlerin içine, Otuz Bir Mart’ta dâhil ettiler.” Eski Said onlara demiş ki:
Evet, millet-i İslâmiyenin sebeb-i saadeti yalnız ve yalnız hakaik-ı İslâmiye ile olabilir. Ve hayat-ı içtimaiyesi ve saadet-i dünyeviyesi Şeriat-ı İslâmiye ile olabilir. Yoksa adalet mahvolur, emniyet zîr ü zeber olur; ahlâksızlık, pis hasletler
galebe eder, iş yalancıların, dalkavukların elinde kalır.
Size bu hakikati ispat edecek binler hüccetten bir küçük numune olarak bu hikâyeyi nazar-ı dikkatinize gösteriyorum:
Bir zaman, bir adam, bir sahrada, bedevîler içinde, ehl-i hakikat bir zatın evine misafir olur. Bakıyor ki, onlar mallarının muhafazasına ehemmiyet vermiyorlar. Hatta ev sahibi, evinin köşesinde paraları oralarda açıkta bırakmış. Misafir, hane sahibine dedi:
“Hırsızlıktan korkmuyor musunuz, böyle malınızı köşeye atmışsınız?” Hane sahibi dedi: “Bizde hırsızlık olmaz.” Misafir dedi: “Biz paralarımızı kasalarımıza
koyduğumuz ve kilitlediğimiz hâlde çok defalar hırsızlık oluyor.” Hane sahibi demiş:
“Biz emr-i İlâhî namına ve adalet-i şer’iye hesabına hırsızın elini kesiyoruz.”
Misafir dedi:
“Öyle ise çoğunuzun bir eli olmamak lâzım gelir.” Hane sahibi dedi:
“Ben elli yaşına girdim, bütün ömrümde bir tek el kesildiğini gördüm.” Misafir taaccüb etti, dedi ki:
“Memleketimizde her gün elli adamı hırsızlık ettikleri için hapse sokuyoruz. Sizin buradaki adaletinizin yüzde biri kadar tesiri olmuyor.” Hane sahibi dedi:
“Siz büyük bir hakikatten ve acib ve kuvvetli bir sırdan galet etmişsiniz, terk etmişsiniz. Onun için adaletin hakikatini kaybediyorsunuz. Maslahat-ı beşeriye yerine, adalet perdesi altında garazlar, zalimâne ve tarafgirâne cereyanlar müdahale eder, hükümlerin tesirini kırar. O hakikatin sırrı budur:
(Devamı yarın) Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 263-65
“Siz büyük bir hakikatten ve acib ve kuvvetli bir sırdan gaflet etmişsiniz, terk etmişsiniz. Onun için adaletin hakikatini kaybediyorsunuz.”