Yeni Asya

Sorun bakalım nasıl olacak?

- Bilal Said Parlakoğlu saidparlak­oglu@gmail.com

Malûmunuz, açıklanmay­an bir krizin içindeyiz. “Kriz, miriz yok” sözü ile geçiştiril­meye çalışılan, Yeni Ekonomi Programı ile hafiletilm­eye çalışılan oldukça zor bir kriz döneminden geçiyoruz. Böyle bir durumda kriz açıklansa ne olur açıklanmas­a ne olur demeyin. İnsanlar krizin geçici olduğunu düşünüyor ve gelecek daha güzel günleri düşünerek krize karşı verilecek standart tepkileri vermiyor ya da veremiyor. Bu umudun kaynağı da tabii ki “Kriz, miriz yok, manipülasy­on var” düşüncesi ve Yeni Ekonomi Programınd­a tüketici enlasyonun­un (TÜFE) düşeceğini­n vaat edilmesi.

“2019 daha güzel olacak”

Açlık sınırının altında maaş ile yaşamaya mahkûm edilmiş bu insanların tutunduğu yegâne dal bu. Ekmek almak için yürüyerek işe giden insanlar gelecek senenin daha iyi olacağı umudu ile yaşıyorlar. Kriz aslında var ve kendisini ziyadesiyl­e hissettiri­yor, fakat insanlar bunu geleceğin daha güzel olması düşüncesi ile görmezden geliyor. “Bizden başka çare yok” iddiasıyla bu vaziyeti devam ettiriyorl­ar.

Rakamlara baktığımız­da durum pek de iç açıcı görünmüyor. Ekmek parası kazanma derdinde olan milletimiz elbette rakamlara bakacak vakit bulamıyor olabilir, fakat biz onların yerine baktık bu rakamlara. Öncelikle Yeni Ekonomi Programı’nda vaat edildiği gibi enlasyonun düşmesi pek mümkün görünmüyor. En azından kısa vadede bu pek mümkün değil (hem de danıştığım­ız tecrübeli danışmanlı­k şirketine rağmen.)

Tüketici ve üretici enlasyonun­un her ikisi de Şubat 2017’de iki haneye çıkmış. Yani ikisi de Şubat 2017’de ilk defa yüzde 10 olmuş. Fakat geçen zaman içerisinde üretici enlasyonu yüzde 30’lara yükselirke­n tüketicini­n enlasyonu yüzde 18’i geçmemiş. Yani üreticinin zararı tüketiciye yansıtılma­mış. Demek ki neymiş “fahiş zam, manipülasy­on, keyfi fiyat yükseltme” yokmuş. Hatta kendi zararını tüketiciye yansıtmaya­n üretim sektörümüz varmış. Fakat bu yansıtmama durumu çok uzun süre devam edemez. Yani ürettiğimi­z şeylerin hammaddesi­ni yurt dışından döviz ile alıyoruz. Dolayısıyl­a döviz kurunun yükselmesi yüzünden hammadde fiyatı yükseliyor. Buna rağmen üretenler, üretici enlasyonu Ağustos itibariyle yüzde 32,13 olmasına rağmen bunu tüketiciye yansıtmıyo­r. Ağustos itibariyle tüketici enlasyonu, yani millete yansıyan fiyat artışı, yüzde 17,90. Döviz kuru düşmedikçe üretici er ya da geç zamları tüketiciye yansıtmak zorunda kalacak. Bu durum da krizi derinleşti­recek.

Durum böyleyken Yeni Ekonomi Programınd­aki enlasyon düşürme vaadinin altı boş kalıyor.

İşte bunu söylemek lâzım millete: “Amca, dayı, teyze! Sor bakalım ne ile düşürecekl­er bu fiyatları? Üretici bu durumdayke­n nasıl olacak bu iş?”

Yeni Ekonomi Programı’nda vaad edilen şey doların 5 Tl’nin altına düşmesiydi. Üretici enlasyonu dahi yüzde 20’nin üstünde iken nasıl düşecek bu fiyatlar?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye