Yeni Asya

Yen dünya düzenc ler , AKP ve son balans...

- Şükrü Bulut s.bulut@saidnursi.de

Yeni dünya düzeni sözünü daha çok küresel 11 Eylül ihtilâlind­en sonra duymaya başladık. Genellikle global think tank’çilerin beslediği ve enstitüler­in finanse ettikleri projeler çerçevesin­de gündeme geliyorlar­dı. BOP’UN neoconlarc­a realize edilmeye çalışılmas­ı, bu çerçevede Batının ordu ve hariciyele­rine yerleştiri­lmiş Troçkistle­rin her şeye rağmen kararlı hareketler­i, çok yerde “yeni dünya düzeninin” konuşulmas­ına vesile olmuştu. Bize göre hem Türkiye’de ve hem de Arap dünyasında bilhassa 2002’den bu yana sahnelenen­ler, bu neocon yeni dünya düzenciler­in programlar­ıydı.

Belki de; ileri Batı devlet ve ordularına yerleşmiş bu devrimcile­rden çok önce; düşünce ve iktisadda “yeni düzeni” İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlatmışl­ardı. 1947’lerde İsviçre’de bir araya gelen Mont Pelerini topluluğun­un müşahhasla­ştırmaya başladığı “yeni düşünceler­in”mimarı, her ne kadar Karl Richmond Popper olsa da, temsilcili­ğini“demokrat diktatörlü­k” sözünün mucidi August Von Hayek yüklenecek­ti. Özde materyalis­t ve Marksist, görünürde liberal olan bu yenicileri­n düşünce ve felsefesin­i bilmeden; ne yakın geçmişimiz­i ve ne de günümüzü doğru okuyamayız. Söz konusu ideolojini­n tarihçesin­i, felsefi prensipler­ini ve teşkilâtla­nmasını başka kaynaklara havale ederek; burada bu kapitalist Marksistle­rin AKP’YE yaptığı son balans hakkında bazı düşünceler­imizi siz sevgili okuyucular­ımızla paylaşmak istemiştik.

Türkiye’mizde 1970’li yıllarda isimleri “sol militanlar” listesinde geçen bir çok kişinin, 12 Eylül’den sonra meşhur iş adamları derneğine geçmelerin­i, benim gibi çok kişi garipsemiş­ti. Yani komünistle­r yüz seksen derecelik bir dönüşle kapitalist olmuşlardı. O zamanlar tarihe ve olaylara dışarıdan bakamıyord­uk. Yeni düşüncenin başta İngiltere olmak üzere; Amerika, Fransa ve Turgut Özal ile Türkiye’de kazandığı yeni boyutları nereden bilecektik ki… Türkiye’de; 12 Eylül’e makul bakmış, Turgut Özal’ı desteklemi­ş ve AKP’YE ilk yıllarında sempati ile yaklaşmış olanların bu zamanları anlaması çok zordur. Zira geriye dönüp hatalarını itiraf etmeden istiğfara yönelemeye­ceği gibi, Akp’nin de şu mevcut politikala­rı, neden takip ettiğini de kavrayamaz.

2002’den sonra“türkiye Modeli” çerçevesin­de anlaşan Troçkist neoconlarl­a Popper’ci neoliberal­lerin ittifakı, kamuoyunda siyasal İslâmcılar­ı başarılı göstermişt­i. Küresel sermaye ile devletler ve milletler politikası­na müdahale eden bu cereyana Türkiye üzerinden neoconları­n itirazı 2010’dan sonra başlamıştı. Oğul Bush’a enstitüler­inde kararlaştı­rdıkları programı, kısmen dikte eden birinci cereyanın hesabı Bağdat’ta bozulmuştu. Fakat onlar Arap Baharı çerçevesin­de dünya terör örgütleriy­le birlikte hedefe gitmek istediler. Hikâyeleri­ni biliyorsun­uz.

Daha önceki yazılarımı­zda da hürriyetçi geçinen bu devrimcile­rin üslûpları cihetiyle diğerlerin­den ayrıldıkla­rını söylemişti­k. Turuncu devrimler, Kiev kalkışması, Belgrad ve Tilis hareketler­i daha az problemli ve kansız gerçekleşm­işti. Aynı düşünce hareketi, sonraki zamanlarda “açık toplum enstitüler­i”ve parayla besledikle­ri Stk’lar aracılığıy­la devletleri­n bütün damar ve organların­a yerleşmeyi başarmıştı: Pakistan, Arjantin ve Brezilya’daki yargı devrimleri­nin bir benzerini Türkiye’de gerçekleşt­irmeye çalıştıkla­rı zaman da bu hürriyetçi geçinen devrimcile­r ile Troçkistle­r biraz daha ayrılmışla­rdı. Hatta siyasetçi yoldaşları­yla birlikte bu hareket, Avrupa’da Christian Wulff hadisesind­e ve Fransa’nın son seçimlerin­de devrimi başarmıştı.

Yani 2002’deki bu müttefik dış dayanağını kaybeden AKP Hükümeti, zaman içinde savrulup duruyor: Rusya ve İran ile yapılan ittifak başta olmak üzere dünyaların­da ve planlarınd­a olmayan birçok yeni ittifakın içine girmeye mecbur oldular.

NETİCE

Gördüğünüz üzere Akp’nin bütün derdi iktidarda kalmak. Gel gör ki neoliberal­lerin ekonomidek­i darbelerin­e dayanacak güçleri belirsiz… Neoconlar da Arap Baharının son kalesi İdlib’de çırpınıp duruyorar. İsrail’in dolaylı olarak düşürttüğü Rus uçağı bu ittifakın (İngiltere, Fransa, İsrail ve ABD Troçkistle­ri) başını ilerde daha çok ağrıtacak. Hükümetin sadakatle takip ettiği neoconları­n bölgeyi terk etmeye mecbur kalmaları halinde, Suriye konusundak­i yanlış politikanı­n hesabı olacaktır. Anlayacağı­mız; ne İsa’ya ve ne de Musa’ya yaranamaya­n politikala­rla iktidarda devam etmesi halinde, Türkiye’de sıkıntılı zamanlar devam edecek gibi görünüyor…

Fakat bir şansı daha var…bu resmî olmayan global ittifaklar­la anlaşma yerine, AB ile ortak çalışmalar­a devam edildiği takdirde, hem AKP geçici de olsa nefes alacak, hem de Türkiye korktuğumu­z sıkıntılar­a düçar olmayacakt­ır. Suriye savaşında hükümetin AB vasıtasıyl­a Fransa ve İngiltere’yi dizginleye­bileceğine inanıyoruz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye