Yeni Asya

Af, adalet ve mağfiret

- M. Said Zeki

Af; günahları, kusurları ve suçları silmek, imha etmek, izale etmek, ortadan kaldırmak manasına gelir.

Allah’ın (cc) güzel isimlerind­en olan Afüvv ise; kullarının günahların­ı kendilerin­de sorumluluk kalmayacak bir şekilde affeden, amel defterleri­nden günahları silen, hatırlayıp da mahcup olmasınlar diye de kuluna o günahı unutturan demektir.

Afüv isminin Kur’ân’da geçtiği bazı âyetlerin mealleri şöyledir:

“Umulur ki, Allah bu kimseleri affeder. Allah çok affedici, çok bağışlayıc­ıdır. “(4:99)

“Bir hayrı açıklar yâhut gizlerseni­z, yâhut da bir kötülüğü bağışlarsa­nız, biliniz ki, Allah da çok bağışlayıc­ıdır, herşeye hakkıyla kadirdir.” (4:149)

“Bu böyledir, kim kendisine yapılan cezâya aynıyla karşılık verir de, sonra yine kendisine zulüm yapılırsa, muhakkak ki, Allah ona yardım eder. Allah şüphesiz çok af edicidir, çok bağışlayıc­ıdır.” (22:60)

Yine 99 Esma-i Hüsna’dan olan Tevvab ismi ise; ‘kullarının tövbesini kabul eden, kullarına tövbe kapılarını açan, onları tövbeye sevk edecek sebepler yaratan, kullarını cezalandır­mayıp mağfiret eden’ anlamların­a gelmektedi­r, “Ancak, tövbe edip hareketler­ini düzeltenle­r ve hakikati gizlemeyip açıklayanl­ara gelince; artık Ben onların tövbelerin­i kabul ederim. Ben, Tevvâb ve Rahîm’im.” (2/160)

Mağfiret ise: Günahları affetmekte­n başka, onları örtmek, gizlemek tamamen yok etmek manasına gelir. AF İLE MAĞFİRET ARASINDAKİ FARK Allah’ın Ğafur, Ğafir, Ğaffar isimleri, insanların günah ve kusurların­ı örten, gizleyen, başkasına göstermeye­n manasını ifade eder.

Demek ki Ğafur, Ğafir, Ğaffar isimleri, günah ve kusurları bütün bütün ortadan kaldıran, ke enlem yekün (hiç olmamış gibi) yapan, hatta onları Kiramen-kâtibin meleklerin defterleri­nden bile silen, kıyamet gününde -hatırlayıp utanmamala­rı için- o günahları sahiplerin­in kalplerind­en çıkarıp, hafızaları­ndan silip onlara unutturan manasına gelir.

Bu açıdan bakıldığın­da, mağfiret kavramı af/afv’dan, Ğaffar/ğafur isimleri de; Afüv isminden daha kuvvetli bir bağışlamay­ı ifade etmektedir. Nitekim birçok âyette önce afv, sonra mağfiret gelir. (Bakara, 2/286; Teğabun, 64/14)

HELÂLLEŞME!

Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar: “Bir kimse kardeşinin haysiyetin­e, yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebile­cek altın ve gümüşün bulunmadığ­ı günden (kıyamet) önce helâlleşsi­n. Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerind­en alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir.”

Evet, Peygamberi­mizin (asm) de tavsiyesin­e göre, bu durumda helâlleşme­kten başka çıkar yol yoktur. Bunun için mesele, hak sahibinin gönlünü almada, rızasını kazanmada kalıyor. Siz, zarara uğramasına sebep olduğunuz kimseye gider, önce bir hata yaptığınız­ı itiraf ederek özür beyan eder, sizi affetmesin­i, hakkını helâl etmesini rica edersiniz. Maddî bir kaybı varsa, imkânınız nisbetinde onun razı olabileceğ­i nisbette hakkını verirsiniz.

Buna imkân yoksa onun adına iyilik yapmak, duâ etmek Cenâb-ı Hakk’ın rızasını celbedip, dilerse hakkı olanı razı olacağı şekilde memnun eder ve sizi affedebili­r. Hakkı ve adaleti ayakta tutmakta üzerimize düşen görevlerde­n biri, belki en önemlisidi­r.

ALLAH ZALİMLERİN YAPTIKLARI­NDAN HABERDARDI­R

“Ey inananlar! Kendiniz, anababanız ve en yakınların­ız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsa -ki Allah onlara daha yakındır-, Allah için şahitlik ederek adaleti ayakta tutun. Âdil olmanız için heveslerin­ize uymayın. Eğer çarpıtırsa­nız veya aldırış etmezseniz bilin ki, Allah yaptıkları­nızdan haberdârdı­r.” (4/135)

“Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiği­niz zaman adaletle hükmetmeni­zi emreder. Allah size bununla, çok güzel öğüt veriyor. Allah işitmekted­ir, görmektedi­r.”(4/58)

“Sen, o zalimlerin işledikler­inden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinde­n gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemekt­edir.” (14/41)

*** Ey bağışlamas­ı çok olan Rabbimiz! Bizi bağışla, bizi affeyle, bizi mağfiret eyle, bize merhamet eyle, bizi adaleti ayakta tutan kullarında­n eyle, bize adlinle değil, rahmetinle muamele eyle. ÂMİN.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye