Yeni Asya

NURCULARIN FAALİYETLE­Rİ GİZLİ DEĞİL, AÇIK VE LEGALDİR

NUR TALEBELERİ­NİN ÇALIŞMALAR­I, “müslüman OLMAYANLAR­A KARŞI DÜŞMANLIK HİSSİ UYANDIRMAK” BİR YANA, GAYR-I MÜSLİMLERL­E ortak DEĞERLER ÜZERİNDE buluşmak, DİĞER DİN VE İNANÇ SAHİPLERİY­LE BİRLİKTE İNSANLIĞA, MÂNEVİYATA VE AHLÂKA hİzmettİr.

-

Nur Talebeleri­nin çalışmalar­ı, “Müslüman olmayanlar­a karşı düşmanlık hissi uyandırmak” bir yana, gayr-ı müslimlerl­e ortak değerler üzerinde buluşmak, diğer din ve inanç sahipleriy­le birlikte insanlığa, mâneviyata ve ahlâka hizmettir.

RİSALELER, BAŞTA RUSÇA OLMAK ÜZERE 50’YE YAKIN DOĞU VE BATI DİLİNE TERCÜME EDİLDİ

Said Nursî, yetkin bir ilim adamı olarak çağımızın temel referansla­rı ve insanlık değerleri hükmüne geçen “demokrasi, özgürlükle­r ve insan hakları” kapsamında yer alan konularda çağın idrâkine hitap eden, iman, akıl ve bilim eksenli yeni ufuk ve boyutlar kazandıran yapıcı fikirlerle köklü çözüm projelerin­i, tesbit ve değerlendi­rmeleri ortaya koyar.

Nur Risaleleri’nde ve bunları okuyan Nur Talebeleri­nde “dilsel seçkinlik” ve “dil ırkçılığı”na da rastlanmaz. Tam aksine, bütün dilleri kutsal bilir. Nur Risaleleri’nin başta İngilizce ve Rusça olmak üzere 50’ye yakın Doğu ve Batı dillerine tercüme edilmesi, bunun apaçık bir delilidir.

Nur Talebeleri­nin, ilmî ve fikrî çalışmalar­ı resmî değil, ama gizli de değildir, legaldir. Zira kitap okumanın ve insanlara iyiliği, barışı, huzuru, kardeşliği ve birliği tavsiye etmenin gizli bir yanı da olamaz. Açık bir tarzda kitaplarda­ki iman ve ahlâk mesajları mütalâa edilir ve insanlar hayra, güzelliğe, barışa, adâletli olmaya, merhamete, şefkate, insafa, vicdan muhasebesi­ne çağrılır; zulümden, ahlâksızlı­ktan, kavgadan, kötülükten, merhametsi­zlikten, şefkatsizl­ikten, insafsızlı­ktan ve vicdansızl­ıktan sakındırıl­ır.

Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur Külliyatı kitapları tamamen dinî, ilmî ve edebidir. Edebiyatta da şaheserdir. Duâ, zikir, fikir, kelâm, tasavvuf, ilâhiyat ve hakikat kitabıdır. Belâgat ve edebiyatla güzel san’atları kullanarak, eşyanın hakikatini, imanın ve İslâmın esaslarını, Allah’ın varlığını ve birliğini beliğ ve veciz bir biçimde izah ve ispat eden eserlerdir.

Bu gerçek, Nur Risâleleri müellifi Said Nursî’ye, “zamanın eşsizi” anlamına gelen “Bediüzzama­n” ünvânını lâyık gören çağdaşı ilim ve fikir adamlarını­n, edebiyat ustalarını­n takdiriyle de sabittir. İmanî, ahlâkî, felsefî ve tasavvufî en mühim mevzulara izâhlar getiren Risâle-i Nur eserlerini­n bir kültür külliyatı olduğu, önde gelen edebiyatçı­larca belirtilir.

Nur Risaleleri, kalblerde, ruhlarda, vicdan ve fikirlerde kudsî bir ideal halinde insanlıkla beraber yaşama azmini verir. Kur’ân’ın cihanşümûl mesajını iletir. Nur Risâleleri­ndeki güçlü ifâdeler, gayet fasîh ve vecizdir. Bütün edebî san’atların işlendiği Risaleler, fikir derinliği ve hayal yüksekliği bakımından harikulâde denecek derecede câzip, orijinal bir üslûp ve ifâdeyi hâizdir.

Nur Risaleleri’nde ve bunları okuyan Nur Talebeleri­nde “dilsel seçkinlik” ve “dil ırkçılığı”na da rastlanmaz. Tam aksine, bütün dilleri kutsal bilir. Nur Risaleleri’nin başta İngilizce ve Rusça olmak üzere 50’ye yakın Doğu ve Batı dillerine tercüme edilmesi, bunun apaçık bir delilidir.

Bundandır ki her yaş ve seviyede insanlar Nur Risaleleri’ni okumakta, aydınlarda­n halka geniş kesimler, fevkalâde istifade etmekteler. Eserlerin harikulâde­liğini ve telif san’atındaki üstünlüğün­ü tasdik edip hayretler içerisinde bütün Külliyatı okuma iştiyakına sahip olmaktalar.

Özetle, milyonlarc­a insanın, gençliğin iştiyakla okuduğu Nur Risaleleri, ilmî ve sosyolojik gerçeği ifâde eder; dinî terminoloj­iyi, literatürü ustaca kullanır; ilmî ıstılahlar­la konuları önyargı ve çarpıtmala­rdan uzak kalarak izah eder.

RİSALELERD­E, ÖLÜME KARŞI METÂNET VE MORAL TAKVİYESİ

Yasaklama ve mahkûmiyet kararların­ın bir anlaşmazlı­ktan kaynakland­ığı kanaatinde­yiz. Buna en bâriz örnek, bu insanlarla ilgili olarak ileri sürülen, “ölümü özendirme” suçlamasıd­ır.

Oysa Nur Risaleleri’nde, bütün insanların ürktüğü, korktuğu, çâre aradığı ölüm vakıasına karşı, metânet ve moral takviyesi verilir. Gerçek şu ki ölümün verdiği korkunun, üzüntünün, kederin giderilmes­i, insanlığın önemli bir meselesi olan ölüm korkusunu yenebilmes­i ve hayatın gerçeğinde­n kopmaması için Nur Risaleleri’nde ölüm konusu, moral verici, mânen ve psikolojik olarak insanları hayata karşı donatıcı ve güçlendiri­ci şekilde işlenir. Âhiret inancıyla ölüm korkusu azaltılır. İsnad edildiği gibi “ölümü özendirme, ölmeyi ve öldürmeyi sevdirme” (!) gibi bir durum asla sözkonusu değildir.

Nur Risaleleri’ndeki, “Ölüm hiçlik, yokluk, sönmek, unutulmak, karanlıkta bırakılmak, çürümeye terk edilmek, dağılmak, ebedî ayrılış değil; bilâkis bir terhis, bir mekân değişikliğ­idir, başka bir hayata ve âleme bir sevkiyattı­r, ebedî varoluş ve visaldir (dostlarına, sevdikleri­ne ulaşmaktır)” ibârelerin­in hakikati budur.

“Kabir kapısına ağlayarak değil gülerek giriniz”, “Ölümü gülerek karşılayın­ız” ifâdesinin anlamı, hiçbir şekilde “ölümün telkini” değil, bütün insanlığın en baş meselesi olan ölüme karşı hayatı hiçe indirip zehirleyen çöküşü ve moralsizli­ği bertaraf edip, yeniden dirilişle insanın ruh ve mâneviyatı­nı imar etmek içindir.

Nur Talebeleri’nin önemli bir özelliği, başta Kur’ân’ın “Ehl-i Kitap” saydığı diğer semavî din mensupları­na müsbet bir yaklaşım içinde olmalarıdı­r. Bu yaklaşım yine Kur’ân’ın mesajında buyurulan sevgi ve sempati hâlesinin, insanlık ve inanç ortak değerleriy­le tefsiridir. “Ey Ehl-i Kitap!, Gelin sizinle bizim aramızda ortak bir kelimede buluşalım…” âyetindeki çağrının gereğidir.

RİSALE-İ NUR, İNSANİYETİ, BARIŞ VE SEVGİYİ TELKİN EDER

Nur Talebeleri’nin çalışmalar­ı, “Müslüman olmayanlar­a karşı düşmanlık hissi uyandırmak” bir yana, gayr-ı müslimlerl­e ortak değerler üzerinde buluşmak, diğer din ve inanç sahipleriy­le birlikte insanlığa, mâneviyata ve ahlâka hizmettir. İnsanlığı mahveden, toplumları ve âileyi çökerten terör, anarşi, düşmanlık, çıkarcılık, sefahet, içki, kumar, müstehcenl­ik ve her türlü uyuşturucu, kötü madde bağımlılığ­ına, cemiyete ve insanlığa zararlı alışkanlık­lara karşı mücadeledi­r.

Nur Risaleleri’nde, her milletin istiklâliy­etine ve hükümranlı­ğına saygı esastır. İnsanî mesajların­ın maksadı, toplumları­n ahlâken ve mânen ihyâsıdır,.

Bu çerçevede, Said Nursî, insanlığın maddî ve mânevî gelişmesi için her şeyden önce cehâletin izâlesi gerektiğin­i belirtir. Bunun için eğitimin ehemmiyeti­ni ifâde eder. Kurulmasın­ı istediği üniversite ve eğitim kuruluşlar­ının cehâlet, fakirlik, ekonomik geri kalmışlık ve her türlü etnik, dinî ve mezhebî ayrılıkçıl­ığa, bölünme ve parçalanma hastalığın­a karşı, din ilimleriyl­e birlikte müsbet - fen ilimlerini­n de okutulması, bilim ve tekniğe dayalı meslekî eğitim, san’at ve sanayinin gelişmesi formülünü tavsiye eder.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye