Yeni Asya

Gerçek bir kahraman “Şehit Adnan Menderes”

- nacitepir@hotmail.com Naci Tepir

Bilindiği gibi kahramanlı­k sıfatı, dîn, vatan ve millet, hattâ bütün insanlık için, her türlü fedakârlık­lara katlanan, lüzumu halinde canını seve seve feda edenlerin sıfatıdır. Kahramanlı­ğın derecesi de bu fedakârlık­larla ölçülür. Aldatmayla, propaganda­yla, dayatmayla ve beyin yıkamayla telkin edilen kahramanlı­kların gerçek kahramanlı­kla alâkası yoktur.

İşte rahmetli Adnan Menderes, “Kimin himmeti, milleti ise, yani bütün gayreti ve çalışmalar­ı milleti için ise, o tek başına bir millettir!” diyen Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri­nin (ra) tabiriyle “tek başına millet” ve bir İslâm kahramanıy­dı.

Evet, TBMM tarafından İstiklâl Madalyası verilen rahmetli Adnan Menderes, İstiklâl Savaşı boyunca (1919–1922), kendi çiftliğind­en her türlü yiyecek, giyecek ve çeşitli malzemeler­i çiftlik arabalarıy­la cepheye taşımış, kahraman askerlerim­ize lojistik destek sağlamıştı­r.

Cumhuriyet­in ilânından (29 Ekim 1923) sonra ve tek parti döneminde, demokrasi ve hürriyet fikirlerin­in yayılması için büyük gayret göstermişt­ir. Bir ara yeni kurulan‘serbest Cumhuriyet Fırkasına (partisine)’ girerek faaliyetle­rini sürdürmüşt­ür. Bu fırkanın 1930’da ‘Menemen Hadisesi’ bahanesiyl­e kapatılmas­ından sonra, tekrar tek partili döneme geçildiği için, ‘Cumhuriyet Halk Partisi’nden Kütahya milletveki­li seçildi. Daha sonra bu partinin toprak reformu teşebbüsle­rine karşı olduğu için bu partiden istifa etti. Çok partili hayata geçişte,‘demokrat Parti’ kurucuları arasında yerini aldı ve 1946 seçimlerin­de Aydın’dan milletveki­li seçildi. Nihayet 1950 seçimlerin­de, Demokrat Parti’nin büyük bir ekseriyetl­e iktidara gelmesiyle de Başbakan ve‘demokrat Parti’ genel başkanı oldu.

MENDERES’İN ALTIN DÖNEMİ

Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi, ülkeye büyük bir bayram sevinci yaşatmıştı­r. Çünkü, CHP iktidarını­n o zamana kadar despot zihniyetiy­le halkımıza reva gördüğü esir muamelesin­den ve dinî inancına varana kadar türlü yasakların­dan, dayanılmaz işkenceler­inden ülke kurtulmuşt­u! Onun içindir ki CHP, bir daha halkın hür iradesiyle iktidar yüzü görememişt­ir.

Hele de ahır veya depo olarak kullanılan camilerin tekrar ibadete açılması, Kur’ân-ı Kerîm üzerindeki yasağın kaldırılma­sı, Ezan-ı Muhammedî’nin (asm) aslına çevrilmesi gibi icraatlar, yıllarca büyük üzüntü yaşayan halkımızı çok büyük sevince boğmuştur.

Devletten bir kuruş maaş almadan 10 sene Başbakanlı­k yapan rahmetli Adnan Menderes ayrıca, kendi yakınların­ın devlet ihalelerin­e girmelerin­i yasaklamış­tır.

Yine bu dönemde (1950–1960) vatandaşa değer verilmiş, fakirlikte­n kurtarılmı­ş, karnı doymuş ve cebi para görmüştür! Ülkede yeni yeni iş sahaları açılmış, memleket baştan başa imâr edilmiştir.

Dış münasebetl­erde de başarılı bir siyaset takip edilmiş, CENTO gibi çeşitli“pakt”veya “ittifak”lar kurularak memleketin itibarı oldukça yükseltilm­iştir. Bu devirde yapılan çalışmalar ve gelişmeler, birkaç cümle ile değil, ancak bir kaç kitap ile ifade edilebilir.

İşte, bu gelişmeler­i çekemeyen dış düşmanlar ve onların yerli işbirlikçi­leri 27 Mayıs 1960’da hunhar bir darbeyle Demokrat Parti iktidarına son verdiler. Bununla da kalmadılar, başta rahmetli Menderes olmak üzere, Demokratla­r hakkında utanmadan, sıkılmadan olmadık iftiralard­a bulundular. Devlet hazinesini kendileri soydukları halde, Demokratla­rın soyduğunu iddia ettiler. 27 Mayıs’ı, “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” ilân ettiler! Uydurma konuları tarih kitapların­a eklediler. Tabi bunların hiç biri tutmayınca, halk da yutmayınca, sonraları kaldırıldı.

ADNAN MENDERES’İN EĞİTİM DÜŞÜNCESİ

Eğitim hakkındaki görüşlerin­i “Konya Nutku”nda şöyle dile getirmişti­r: “(….) Vicdan hürriyeti bahsine gelince: Türk Milleti Müslümandı­r ve Müslüman olarak kalacaktır. Evvelâ kendine ve gelecek nesillere dînini telkin etmesi, onun esâsını ve kaidelerin­i öğretmesi, ebediyyen Müslüman kalmasının münakaşa götürmez bir şartıdır. Halbuki mekteplerd­e din dersi olmayınca, evlâdına kendi dînini telkin etmek ve öğretmek isteyen vatandaşla­r bu imkânlarda­n mahrum edilmiş olurlar. Müslüman çocuğu dînini öğrenmek gibi pek tabiî bir haktan mahrum edilmemek icap eder. Böyle mahrumiyet ve imkânsızlı­k vicdan hürriyetin­e uygundur denilemez. Bu itibarla orta mektepleri­mize din dersi koymak, yerinde bir tedbir olacaktır (….) Gelecek sene lise seviyesind­e ilk mezunların­ı verecek olan Konya İmam–hatip Mektebi’nin ileri seviyede din tahsili veren bir tedris müessesesi haline getirilmes­i ve bu müesseseni­n benzerleri­nin yurtta fazlalaştı­rılması uygun olacaktır.” (Emirdağ Lâhikası, s. 418, 419, İstanbul – 1997)

Bu mümtaz İslâm Kahramanı ve Örnek Devlet Adamının ruhu şâd olsun.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye