Risale-i Nur yasağı Rusya'nın imajına çok büyük zarar verir
RUSYA PARLAMENTOSU DUMA'NIN DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANINA YAZILAN MEKTUPTAN: “HİÇBİR TERÖR EYLEMİYLE, ŞİDDETLE, menfî TAVIRLA VE FİKİRLE ASLA İLGİSİ OLMAYAN BU KİTAPLARIN YASAKLANMASI VE OKUYANLARIN SUÇLANIP CEZALANDIRILMALARI, RUSYA’NIN İMAJINA DA ZARAR
NUR TALEBELERİ, BAZI RADİKAL UNSURLARLA KARIŞTIRILMIŞ
Değerli dostum, İddianâmelerde ileri sürüldüğü gibi, bu kitapların “Müslüman olmayanlara karşı düşmanlık hissinin uyandırılması” değil, gayr-ı müslimlerle ortak değerler üzerinde buluşmak, insanlığı mahveden, toplumları ve âileyi mahvedip çökerten, terör, anarşi, düşmanlık, kavga, çıkarcılık, sefahet, içki, kumar, müstehcenlik, fuhuş, her türlü uyuşturucu, kötü madde bağımlılığına, cemiyete ve insanlığa zararlı alışkanlıklara karşı mücadeledir. Kitaplar tetkik edildiğinde bu amaç açıkça okunur.
Nur Risaleleri’nde, her milletin istiklâliyeti, her ülkenin toprak bütünlüğü ve hükümranlığına büyük saygı esastır. Amaç, insanların mânen ihyasıdır, toplumda ahlâkın takviyesidir.
Said Nursî, insanlığın maddî ve mânevî gelişmesi için her şeyden önce cehâletin izâlesinin gerektiğini belirtir. Bunun için eğitimin ehemmiyetini ifâde eder. Cehâlet, fakirlik ve iktisadî geri kalmışlıkla her türlü etnik, dinî ve mezhebî ayrılıkçılığa, bölünme ve parçalanma hastalığına karşı, din ilimleriyle birlikte müsbet-fen ilimlerinin de okutulmasını, bilim ve tekniğe dayalı meslekî eğitim, san’at ve sanayinin gelişmesini önerir.
Değerli Dostum; size açıkça beyân ediyorum ki, savcıların iddianâmelerine ve mahkemelerin hükümlerine bakıldığında görünen o ki, bu kitaplarla diğer bazı aşırıcı yayınlar gibi yaftalanmış; bu kitapların okuyucuları, başka bazı radikal unsurlarla, aşırı gruplarla, terör örgütleriyle karıştırılmıştır.
VEHİM VE İFTİRA İLE RUSYA’NIN İMAJINA ZARAR VERİLİYOR
Değerli Dostum; şu hususa da dikkatinizi çekerim ki, Nur Risaleleri’ni okuyanlar, bu eserlerin yazarı tarafından, daima müsbet /olumlu hareketlere teşvik edilmiş, bu tavsiyeye uyan tâkipçileri de, daima müsbet hareket etmişler, kanunları hiçe sayan, devlete karşı gelen, insanları olumsuzluklara sevk eden herhangi bir tavır ve davranışları olmamıştır.
Ülkemizde, bu insanların asayişi bozucu, terör denilecek eylemleri olmamıştır. Yine bu insanların başka ülkelerle bağlantıları da yoktur.
Hülâsa; “Nur Risaleleri’nin tercümeleri’, her ilmî, felsefî, dinî eserin tercümesi çabasından başka bir şey değildir. “Kitapların cemaat ile beraber okunması”, edebî, ilmî, felsefî ve fikrî eserde olduğu gibi, okunan kitabın daha iyi anlaşılması için bir irfan ve kültür hizmetinin ötesinde bir maksadı yoktur.
Bundandır ki, bu kitaplar ve bu kitapları okuyanlar, Rusya Federasyonu Anayasası’nın 13. maddesinin “yasak faaliyet” olarak kabul ettiği, “Rusya Federasyonu’nun anayasal düzeninin temellerini zorla değiştirmeye ve ülke bütünlüğünü ihlâl etmeye, devlet güvenliğini sarsmaya, silâhlı oluşumlar oluşturmaya, sosyal, ırkî, millî ve dinî ayrımcılığı körüklemeye yönelik” asâyişi bozan faaliyetler olarak hiçbir şekilde mütalâa edilemez.
Zira bu kitapları okuyanlar, kat'iyetle “sosyal, ırkî, millî veya dinî kin ve düşmanlığı uyandıracak propaganda”ya asla tevessül etmemişler.
Siz de takdir edersiniz ki, Rusya Federasyonu Anayasası’nın “Hiç kimse görüş ve inançlarını açıklamaya veya onlardan vazgeçmeye zorlanamaz” esasıyla 29. maddesinde ifâdesini bulan “Herkesin düşünce ve ifade özgürlüğü güvence altına alınır” hükmünü teyid edecek hakka ve hukuka riâyetle Federasyona mensup bütün yurttaşlarının ortak geleceği inşa ve yaşama azmini kuvvetlendiren hak ve hürriyetler, topyekûn Rusya’nın yararına olacaktır. Barış, demokrasi ve hürriyetlerin gelişmesine vesile olacaktır. menfî olmayan Hiçbir tavırla terör bu kitapların eylemiyle, ve fikirle yasaklanması asla şiddetle, ilgisi ve okuyanların Rusya’nın suçlanıp imajına cezâlandırılmaları, da zarar verir. Vehim, jurnal, isnad ve iftira ile yapılan suçlamalar, uluslar arası arenada Rusya aleyhinde propagandalarda istimal edilecektir.
AİHM, NUR RİSALELERİ HAKKINDA OLUMLU GÖRÜŞE SAHİPTİR
Değerli Dostum; bu gerçeği ifâde etmekle onur duyarım ki Rusya Federasyonu, bölgesel, küresel barış ve işbirliğini öngören büyük bir ülkedir. Bu perspektile İslâm İşbirliği Teşkilâtı’na “gözlemci üye” olmuştur.
Yine bu temel demokratik ve yüksek politikalarladır ki, 23 Eylül 2009 tarihinde dönemin Rusya Başkanı Sayın Medvedev himâyesinde gerçekleştirilen Uluslararası Rusya ve Müslüman Dünyası: Güvenilirlik Hatırı İçin Ortaklık Konferansı’na, Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynuddin’in dâvet mektubuyla Bediüzzaman Said Nursî’nin önde gelen talebelerinden merhum Mustafa Sungur “Nur Talebelerini temsilen” katılmıştır.
Bununla beraber, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atan Rusya’nın da üye olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de Risale-i Nur kitapları hakkında olumlu görüş ve kararları olduğu, bu kitaplar ve okuyanlar hakkında olumsuz düşünce ve kanaatlere sahip olmadığı bir gerçektir.
HAKSIZ İSNAD AZÂDE ÂDİLÂNE BİR HÜKÜM BEKLİYORUZ
Değerli Dostum; komşuluk hakkı ile gelecek ufka uzanan yüksek dostluk ve işbirliği perspektifiyle, Rusya mahkemelerinin, bütünüyle felsefî, edebî ve fikrî eserleri ve bu eserleri okuyanları önyargısız incelemelerini rica ediyoruz.
Bölgede ve dünyada hâlen süregelen haksızlıklara, zulüm ve işgallere, kargaşa ve karışıklıklara karşı mazlûm halklara verdiği destekle, İslâm âlemine gösterdiği yakınlığın hatırına, dost ve komşu Rusya yargısından yanlışların izâlesiyle isâbetli kararlarını bekliyoruz. Doğrusu, ilmî, edebî, felsefî, ahlâkî muhtevalı bu kitapların yasaklanmasını ve okuyanların cezâlandırılmasını demokratik Rusya’ya yakıştıramıyoruz. Bu düşüncelerle, Rus yargısının, radikalizmle,“aşırıcılık”la hiçbir alâkası olmayan, anarşi ve terörü şiddetle reddeden, umumî barışı, insanî ve ahlâkî değerleri esas alan Nur Risaleleri’ne ve okuyanlara dair ajite ve haksız isnad ve jurnallarden azâde âdilâne bir hüküm vereceğine inanıyoruz. doğruların Yüksek tesbitiyle himmetlerinizle, alınacak âdilâne kararlar, Anayasa’nın 27. maddesinde yer alan, Rusya Federasyonu’nda serbestçe seyahat ve ikamet hakkını kullanan 17 milyon kilometrekare devasa topraklarında on milyonlarca Rusya vatandaşı Müslümanın hürriyeti, başta Türkiye ve İslâm dünyasını da memnun edip dostluğunu pekiştirecektir. Keza, Rusya 28. maddesinde Federasyonu “Herkesin Anayasası’nın vicdan özgürlüğü, tek başına veya başkalarıyla birlikte herhangi bir dine inanma veya hiçbirine inanmama hakkı dahil, ibâdet özgürlüğü, dini ve diğer görüşleri serbestçe seçme, onlara sahip olma, yayma ve onlara uygun şekilde hareket etme özgürlüğü güvence altına alınır” ibâresinde ifâdesini bulan hükümlerle, Rusya’yı yurdu olarak kabul eden Müslüman vatandaşlarına gösterilecek bu hakkaniyetli müsâmaha ve müsbet muâmele, Rusya’nın uluslar arası medeniyet ve demokrasi mihverini daha da yüceltecektir.
Tekrar buluşmak ümidiyle selâm ve saygılarımla.