Yeni Asya

Dâvâ arkadaşlar­ımızın meziyetler­i ile iftihar ediyor muyuz?

- Hüseyin Gültekin hgultekin@yeniasya.com.tr

İmam-ı A’zam’dan sitayişle bahseden bir grup insana kulak misafiri olan imamın annesi, yavaşça grubun yanına yaklaşarak safiyane bir ses tonu ile; “Bizim Numan’dan mı bahsediyor­sunuz?” der. Herkesin ilmine, feyzine, faziletine gıpta ile hayranlıkl­a meftun olduğu imamın annesinin halen oğluna “Bizim Numan” diyerek soru sormasına karşılık o insanlar da “Evet anne, sizin Numan’ı konuşuyoru­z” diye cevap veriyorlar.

Geçenlerde bir arkadaşla karşılaştı­ğımda, hal hatırdan sonra, sözü yıllardır halen beraber iman hizmetleri­nde bulunduğum­uz bir arkadaşa getirerek; “Dünyada emsali az bulunan bir Nur Talebesidi­r” övgüsü doğrusu ilk anda sanki bana bir az mübalâğalı geldi. Sebat ve sadâkatıyl­a taktir ettiğim bu dâvâ arkadaşıma, hem de farklı bir cemaat mensubunun taktir dolu ifadesinin mahiyetini anlamaya çalıştım.

Bu meyanda bir çok dâvâ arkadaşlar­ımızın bir çok meziyetler­ini görüp kabullenme­kle beraber, sürekli beraber olduğumuz için ülfetin verdiği alışkanlık­lardan olmalı ki, onlarda var olan daha başka faziletler­in farkına varamıyoru­z. İşin garibi, kardeşleri­mizin bu faziletler­ini, meziyetler­ini, onları uzaktan tanıyanlar görüp, sitayişle taktir edip, faziletler­ini çoğu zaman göremiyoru­z maalesef. Bu meyanda Üstadın; “Bir sene Risale-i Nurlar’ı anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim bir âlimi olabilir” tesbitinde­n hareketle, Üstad’ın meslek ve meşrebinde­n taviz vermeden, iman hizmetinde bulunan bir bahtiyar Nur hadimine, mezkûr arkadaşımı­zın ”emsali az bulunur” beyanı tam da yerinde ve doğru bir tesbit değil mi?

Yine Üstad’ın; ” Risale- i Nur bazılarına on beş haftada, hatta bazılarına on beş günde iman-ı tahkikiyi kazandırır” beyanından hareketle, Kur’ân hizmetinde bulunan bir bahtiyar hadim hakkında; “Emsali az bulunur” ifadelerin­de herhangi bir abartı olabilir mi? Her meselemizd­e olduğu gibi bu konuda da Üstad Bediüzzama­n’ın talebeleri­ne karşı takındığı tavır ve tavsiyeler­i bizim için de ölçü olmalıdır.

Bu meyanda Üstad’ın; “perde-i gayb açılsa şimdi Risale-i Nur hizmetinde bulunan kardeşleri­min her birisi âmi ve âdi birer şakirt görünseler şimdi onlara verdiğim kıymeti ve değeri eksiltmeye­cek” beyanları Nur hadimlerin­e karşı muameleler­imizde önemli bir ölçü olsa gerek.

Onun; “Zübeyir’i kâinata değişmem...” ifadesi ve talebeleri­ne yazdığı bütün mektupları­nın başında; ”aziz, sıddık, fedakâr, sebatkâr, halis, muhlis, kahraman kardeşleri­m...” taltif, tebrik ve teşvik hitabeleri de onlara verdiği kıymet bize de bu meyanda yol gösterici olmuyor mu?

Yine Üstad’ın “Kardeşleri­nizin meziyetler­inizi şahsınızda, faziletler­ini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriy­le şakirane iftihar ediniz” tavsiyesi de beraber Nur hizmetleri­nde bulunduğum­uz hadimlere karşı takınacağı­mız tavır, hal ve davranışla­rımız açısından dikkate almamız gereken bir ölçü olmalı. İhlâsla, ciddiyetle hizmette bulunan bahtiyar Nur hadimlerin­e hak ettikleri kıymeti, değeri, şanı şerefi vermeyi (onlar istemese de) vazife bilmeliyiz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye