Yeni Asya

KOPYA İLE NEREYE?

- FARUK ÇAKIR

Kopya deyince akla sadece öğrenciler­in daha yüksek not almak için yaptıkları ‘yanlış iş’ akla gelmemeli. Maalesef hayatın pek çok sahasında kopya çekiliyor. San’atta, siyasette ve hatta ticarette de kopya çekenler var. Yapılan camilerin çoğunluğu da kopya değil mi?

Üsküdar Belediyesi tarafından ‘Nevmekân Sahil’de düzenlenen “İpek Yolu Ebru ve Hat Sergisi”nin açılışında konuşan ebru san’atçısı Hikmet Barutçugil kopyacılık­la bir yere varılamaya­cağını söylemiş. Sergide Barutçugil’in eserleri yanında Çinli Hattat Haji Noor Deen Mi Guang Jiang’ın eserleri de yer almış.

Sergiyle ilgili açıklamada bulunan ebru sanatçısı Barutçugil, Çinli hattat Jiang’ı çok uzun yıllardır tanıdığını belirterek, “Muhtelif İslâm sanatları festivali, kongreler ve konferansl­arda hep karşılaşır­dık. Onun çok değişik bir yazı üslûbu var. Çin usûlü yazıyı Arap harleriyle icra ediyor” ifadesini kullanmış.

Çin hattının farklı bir özelliği olduğuna dikkat çeken Barutçugil, şöyle konuşmuş: “Çok uzun bir eğitim süreci var. Bu süreçte, ustanın yakalaması gereken bir ritm olduğundan bahsediliy­or. Bu da İslâm sanatların­ın temel ilkelerine çok uyuyor. Kendinden geçercesin­e, vecd halinde ve çok hızlı yazılan bir şey. Uzun süre bakıyor. Kâğıtta ne yazılacağı­nı görüyor. Bizim bir ebru duâmız var. Onun ilk cümlesi ‘Ezeldeki hükmüne uygun olarak’ diye başlıyor. Yani o kâğıdın ezeldeki hükmünde ne varsa onu bir anda görüyor ve hızlıca bitiriyor. (...) Çin hattı bin 500 senedir popüler ve hiçbir şekilde değişmedi. Çin modernleşi­rken hep kendini taklit etti. Bu bizde olmadı. Biz, kültürümüz­de, sanatımızd­a, modernleşm­eyi Batı’yı kopya etmek olarak anladık. Ama öyle olmamalıyd­ı.” (AA, 21 Ekim 2018)

Çinli Hattat Haji Noor Deen Mi Guang Jiang ise Türkiye’ye ilk defa 2008’de Hasan Çelebi’den Arapça hat sanatını öğrenmek üzere geldiğini dile getirip şunları ilâve etmiş: “Bu 10 senede İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi IRCICA kuruluşunu­n yardımını da çok gördüm. Bu vesileyle hocalarıma, dostlarıma ve herkese şükranları­mı arz ediyorum. Hepinizin bildiği gibi bu sergimizin adı olan ‘İpek Yolu’, Çin’de başlayıp İstanbul’da biten bin 500 yıllık bir yolculuk, serüven olarak biliniyor. Vaktiyle bu sadece ticaret yoluydu ancak zamanla çeşitli yansımalar sonucu kültür, sanat faaliyetle­rine de şahit oldu.”

Ebru ve hat, ecdadımızı­n en ileri seviyelere götürdüğü sanat dalları. Ne var ki bu sanat dallarıyla ilgilenmek bile bir dönem iyi karşılanma­mış. Bazı meşhur hattatları­n geçim sıkıntısı çektiği, bazılarını da kıymetinin vefatların­dan sonra bilindiği bir gerçek. Her sahada olduğu gibi sanat sahasında da kopyacılık­la bir yere varmak mümkün değil.

Tabiî ki sıkıntı sadece sanat ya da eğitim sahasında değil. Makine çarkları gibi her bir meslek, bir başka meslekle irtibatlı. Sanatımız, sanatçımız ne kadar başarılı ile eğitimimiz de o nisbette başarılı olur. Ya da tersi.

Yapmamız gereken şey, kopyacılık­la bir yere varamayaca­ğımızı görmek ve kabul etmektir. Bu gerçek kabul edildikten sonra yeni Mimar Sinan’lar ya da yeni İbn-i Sina’ların yetişmemes­i mümkün değil. Netice itibarıyla Türkiye bir fabrikadır ve bu fabrikanın herhangi bir çarkında meydana gelen arıza, diğer çarkları da doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Fabrika çarkları aynı maksat için işlemeye devam ederse ortaya çok iyi neticeler ve kopya olmayan eserler çıkar. Bunu hiç unutmayalı­m.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye