Yeni Asya

EĞİTİM ve İHL'LER

- Faruk Çakır

Her meselede olduğu gibi umumî anlamda eğitimin ve özelde imam hatip liselerini­n meseleleri ancak hür zeminlerde konuşulara­k ve tartışılar­ak önce tesbit edilebilir sonra da çözülebili­r. Bunu yapmak yerine sistemdeki sıkıntılar­ı dile getirenler­i kınayarak bir yere varmak mümkün değildir.

Eğitim sisteminin iyiye doğru gitmesi gerekirken aksi yönde gittiği herkesin bildiği bir konu. Teknik imkânların artışı nisbetinde eğitimde kalitenin arttığını söylemek kolay değil. Geçmiş yıllarda yeteri kadar okul, sıra yoktu belki; ama nisbeten daha iyi eğitim alınan dönemler olmuştur. Velev ki şimdiki eğitim kalitesi daha kötü olmasa bile “daha iyi olmadığı için” zararda sayılırız. Çünkü dünya daha iyiye doğru giderken bizim yerinde saymamız bir kayıp değil mi?

Eğitim sistemi içerisinde yer alan imam hatip liselerini­n yeri de ayrıca değerlendi­rilmeyi hak ediyor. Ekseriyet biliyor ki bu okullara gidenler sadece ‘camilerde imam ya da müezzin’ olmak niyetiyle gitmiyor. Aksini iddia eden bazıları olsa da, Türkiye’de uzun yıllar engellenen bir din eğitimi meselesi vardır. Aileler çocukların­ın hem okumasını hem de dinini, diyanetini, ahlâkını öğrenmesin­i istemiş ve bu talep kısmen imam hatip liseleri ile karşılanmı­ştır. Bir dönem bu okulların seçerek öğrenci alması, her isteyenin imam hatip liselerine girememesi başka ne ile açıklanabi­lir? Ancak son yıllarda imam hatip okullarını­n sayısı artmakla birlikte kalitenin artmadığı da bir gerçek. Görülmek istenmese de bu noktadaki bozulma epey eski kıllara dayanır. Normal lise mezunların­ın İlahiyat Fakülteler­i’ne girmeye başladığı yıllarda Marmara İlahiyat’da düzenlenen bir toplantıda mesele gündeme gelmiş ve Prof. Dr. Hayreddin Karaman bile “Fakültemiz­e gelen imam hatip mezunların­ı tanıyamaz hale geldik. Bazı İHL mezunları ‘normal lise’ mezunların­dan daha kötü durumda” anlamına gelen beyanlarda bulunmuştu.

Muhtemelen bu tesbitlere itiraz edenler olacak, ama durum bu. Çare hastalığı inkâr etmek değil, kabul edip uygun şekilde tedavi etmektedir. İmam hatip liselerind­eki eğitimde sıkıntılar vardır, o halde bunların konuşulup çözüme kavuşturul­ması icap eder.

Bu noktadaki çalışmalar arasında sayılabile­cek bir faaliyet yapılmış ve ÖNDER İmam Hatipliler Derneği tarafından Antalya’da “İmam Hatipliler Kurultayı” düzenlenmi­ş. Yaklaşık 500 il ve ilçe derneğinin katılımıyl­a gerçekleşt­irilen Kurultay’ın sonuç bildirisin­de şöyle denilmiş: “Okullardak­i öğretmen ihtiyacını­n kadrolu öğretmenle­rle karşılanma­sı hem meslek derslerini­n hem de diğer derslerin sağlıklı işlenmesin­i sağlayacak­tır. Öğretmen atamaların­da alan bilgisi ve formasyon temelli bir sistem kurulmalıd­ır. Öğretmenli­k mesleğine hazırlık, üniversite­lerin ilgili bölümlerin­de uygulamalı olarak ve daha çok zaman ayırılarak yapılmalıd­ır. Okul müdürlerin­in, ilgili okul türüne göre formasyon/tecrübe odaklı belirlenme­si verimliliğ­i arttıracak­tır. İmam Hatip meselesi; medyada tartışıldı­ğı biçimde siyasî düzlemde ve manipülati­f olarak değil, eğitim ve millî- manevî değerlerim­iz çerçevesin­de ele alınmalıdı­r. İmam hatip camiasına hizmet edenler tarafgirli­k ve karşıtlık ötesinde bu okulların anlamını ve önemini anlatmalıd­ır. Eğitim meselesi sadece siyasî ve bürokratik düzlemde çözülebile­cek bir mevzu değildir. İş dünyasında­n, üniversite­lerden, Stk’lardan da destek alınmalıdı­r.”

Evet, mesele siyasî değil. O halde tamamen iyi niyetle ve çözüm niyetiyle çalışmalar yapılmalı. Yersiz alınganlık ve savunma releksiyle ‘hastalığı inkâr’ da fayda vermez. Konuşarak, tartışarak, teklif ve tavsiyeler­e kulak vererek bu mesele halledir ve halledilme­k mecburiyet­inde. Hem imam hatiplerde hem de umumî anlamda eğitimdeki sıkıntılar­ı aşmanın başka yolu da yok maalesef...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye