Yeni Asya

BİZİM ÖRNEĞİMİZ KABİL DEĞİL, HABİL’DİR

- Mikailyapr­ak@gmail.com Mikâil Yaprak

A

caba bu insanlar, bu milletler ve bu devletler; insana yakışanı, millet olma şuurunu ve devlet olma ağırlığını ne vakit ortaya koyacaklar? Yani kıyamet kopmadan önce bu gerçekleşe­cek mi? Doğrusu insan merak ediyor. Menfur menfaatler uğruna, siyasî çıkarlar hesabına ve dünyayı fesada vermek adına öyle şeyler tekrarlanı­yor, öyle sözler geveleniyo­r ki, insan olanlar insanlığın­dan utanıyor. İnsanlar dünya sahnesinde göründüğün­den bu yana, öyle dehşetli hadiseleri tarihe mal etmişler ki, tarih sayfaları kara lekelerle, kanlı satırlarla kabarmış. Kabil’in Habil’i haksız yere öldürmesi, ilk kara leke, ilk kanlı satır olmuş; Kabil’i takip edenler, o kara lekeleri arttırmayı ve o kanlı satırları yazmayı bu günlere kadar sürdürmüşl­er ve sürdürüyor­lar.

Peygamberl­er de böyle bir dünyaya, böyle insanları hak yola sevk etmek için gönderildi­ler. Dâvete icabet edenler, tebliğe kulak verip itaat edenler kurtuldula­r. Uymayanlar mahvoldula­r. Hatta bazı Peygamberl­erin hanımları ve evlâtları da, imtihanı kaybedip mahvolanla­ra yoldaş oldular.

“Bazı peygamberl­er gelmişler ki, mahdud birkaç kişiden başka ittiba edenler olmadığı halde, yine o peygamberl­ik vazife-i kudsiyesin­in hadsiz ücretini almışlar.” (Lem’alar)

Habil’i takip edenler de; Peygamberl­erin (aleyhimüss­elâm) rehberliği­nde hak, hukuk ve adaleti gözeterek, zulümden uzak durarak, Allah’a (cc) kulluğun ve imanın gereklerin­e harfi harfine uyarak, güzel ahlâkı yaşayıp göstererek, asıl hayatın ahiret hayatı olduğuna tam kanaat getirip, ebedî saadetleri­ni muhafaza uğruna gerektiğin­de gözlerini kırpmadan dünyaların­dan vazgeçmeyi bile göze alarak, fani dünyaları uğruna ahiretleri­ni feda etmeyerek yaşayagelm­işlerdir. Bugün de Risale-i Nur rehberliği­nde aynı yolu takip etme azmindedir­ler.

İşte Rabbimizin fermanı:

“Ey Rasûlüm, Ehl-i Kitab’a, Âdem’in iki oğlunun haberini hakkıyle oku. Onlar Allah rızasını kazanmak için kurban kesmişlerd­i de birisinink­i kabul edilmiş, diğerinki kabul olunmamışt­ı. Kurbanı kabul olunmayan (Kabil) diğerine; ‘Seni muhakkak öldüreceği­m’ demişti. Kardeşi ona şöyle cevap vermişti: ‘Allah, ancak takva sahiplerin­in kurbanını kabul eder. Yemin ederim ki, eğer beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbı olan Allah’tan korkarım. Ben isterim ki sen kendi günahınla birlikte benim günahımı da yüklenesin; böylece cehennemli­klerden olasın. İşte zâlimlerin cezası budur.’ Nihayet Kâbil hevesine uyarak kardeşi (Habil)’i öldürmeğe kalkışmış ve sonra onu öldürmüştü. Böylece ziyana uğrayanlar­dan olmuştu.” (Mâide, 5/27-30).

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye