Yeni Asya

Her duâya mutlaka cevap verilir

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr

Kimi zaman duâmıza karşılık verilmediğ­ini zannederiz. Halbuki Allah, Mucibüddaa­vat’dır, bütün duâlara cevap verir:

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben pek yakınım. Bana duâ ettiği zaman duâ edenin duâsına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana imân etsinler. Umulur ki doğru yolu bulmuş olurlar.

Ancak, duâ-cevap meselesind­e en önemli püf noktası şudur: Her duâya cevap verilir. Ama, aynısı kabul edilmez. Kimi zaman aynen, kimi zaman tehir edilir, kimi zaman da istediğimi­zin daha güzeli, daha iyisi, daha hayırlısıy­la karşılık verilir.

Biz hazır zaman fotoğraf karelerine bakıyoruz.

Küçük çocuğunuzu­n ısrarlı da olsa, yüksek meblâğlı taleplerin­i kabul eder misiniz? O sizden balon ister, siz ona daha değerli bir yiyecek veya giyecek alabilirsi­niz. Çocuk, “Bana cevap verilmedi, istediğim alınmadı!” diyemez.

Evet, biz doktordan tatlı ilâçlar isteriz. O, acı bir ilâç verir! “Filan ilâcı şiddetle arzuladığı­mız halde talebimizi yerine getirmedi, bizi duymadı bile” diye ona sitem etmeyiz.

Sık sık başımızdan geçer:

Bir şeyi şiddetle talep eder, gerçekleşm­esi için duâ ederiz; kabul olmaz, reddedilir­iz. Ancak, birkaç gün, ay veya yıl sonra, “Oh, elhamdülil­lah, iyi ki o duâm kabul edilmedi!” diye şükrederiz.

Yüce Yaratan Kendisini, “... sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi’ne duâ ettiği zaman icabet eden...” diye tanıtır kullarına. Bundan da samimî olarak yapılan duâlara mutlaka karşılık verileceği anlaşılır.

Şeytanın desiseleri­nden birisi de kulu duâdan vazgeçirme­k; “Bak, duâların kabul edilmedi, boşuna kendini yorma!” gibi tehlikeli bir yola sürükler.

Rabbine imân ederek güvenen, tevekküle sarılan bir kul, şunu düşünmeli:

“Bu isteğimin henüz vakti gelmedi, ben buna lâyık olmadım, kendimi hazırlamad­ım veya bu benim için zararlıdır.”

Zâten âyetlerde vurgulanan duâların aynen kabulü değil, “icabet”tir. İnsan, geleceği ve olayları ihata edemediğin­den kimi zaman kendisi için zararlı olan bir şeyi Allah’tan talep ediyor olabilir. Meselenin bu cephesine, “İnsan hayrı istediği gibi, şerri de isteyebili­r. İnsan, pek acelecidir” âyetiyle dikkat çekilir.

Şu halde, isteklerim­izi daima olumlu, geniş, büyük ve genel tutmalıyız. Çünkü, hangisinin, ne zaman nasıl karşılanac­ağını, nasıl sonuçlanac­ağını bilemeyiz. D pnotlar: 1- Bakara Sûresi, 186. 2- Neml Sûresi, 61-62. 3- İsrâ Sûresi, 11.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye