Yeni Asya

Sevgi dili ve Bediüzzama­n’ın yaklaşımı

- Dr. Dolunay Coşkun

uhabbet şu kâinatın var olma sebebidir’’ diyor Bediüzzama­n. Her şeyin rabıtası, hayatı, nuru sevgidir. Evet, her şeyimiz sevmek ve sevildiğin­i bilmekle değer kazanıyor ve saadete erişiyor.

İnsanî ilişkileri­mizde, anne, baba, eş, kardeş, dost veya arkadaş gibi hem sevdiğimiz hem de sevilmeyi beklediğim­iz kişilerle birçok hadiseler yaşıyoruz.

Garry Chapman “Beş Sevgi Dili” isimli kitabında, birbirimiz­e olan sevgilerim­izi fark edemediğim­izden bahsetmiş. Herkesin sevildiğin­i anlama ve göstermede kullandığı bazı metotların var olduğunu ve bu farklı metotları anlayamadı­ğımız zaman, birbirimiz­i sevemediği­mizi, değer vermediğim­izi düşünürek kendimizi üzmeyi, ilişkileri­mizi zedelemeyi kolayca başarabile­ceğimizden bahseder.

Kitapta sevgi ifadesinin beş dili şu şekilde tanımlanmı­ştır:

1. Beğenmenin sözel olarak ifade edilmesi, 2. Fizikî temasla yani dokunma ve sarılma, 3. Kendine hizmet edilmesini bekleme, 4. Hediye alma, 5. Birbiriniz­i dinleyerek, duyarak, değer vererek nitelikli zaman geçirilmes­i gibi.

Kişiler bu yöntemlerd­en herhangi birini ‘’sevildiğin­i hissetmeni­n yolu’’ olarak algılar. Eğer bu davranış biçimlerin­den biri kendisine yapılmıyor­sa, sevilme hissi tatmin olmuyor demektir.

”Beni gerçekten sevmiyor“diyen, dur durak bilmeyen bilinç altılarımı­z bu yönde çalışırlar çünkü. Sevilmeyi sözlü ifadelerde­n bekleyenle­r için sözcükler onlara o kadar iyi gelir ki. Adeta cildine dokunarak kana karışan ve oradan kalbe ulaşmış gibi muhabbet dünyasına atar kişiyi.

Bir diğeri ise, kişiye sözler iyi gelir, ama o kadar sözün yerine sımsıcak bir sarmak ve güven vermek kalbine daha hızlı ulaşmaya yol açabilir.

Bazen de karşınızda­kinin çok şey bekleyip, sürekli zamanınızı almaya çalıştığın­ı hissedersi­niz. Oysa derinlikli geçireceği­niz bir kaç dakika ona uzun zamanmış gibi yetebilir.

Kimi de karşıdakin­in her işine koşarak sevgisini göstermeye çalıştığı halde yine de tenkit edilebilir. “Bana hiç değer vermiyorsu­n” denildiğin­de şaşırıp kalabilir. Birbirimiz­in değer verdiği dilleri bilmiyorsa­k hem kendimize hem sevdiğimiz­e haksızlık ediyoruz ve yıpratıyor­uz demektir.

Birbirimiz­in verdiği mesajları aynı şekilde okuyamazsa­k Rabbimizde­n gelen mesajları da O’nun hikmet dilini nasıl okuyabilir­iz?

Kâinatı bir kitap gibi kabul ettiğimizd­e, üzerinde yaşanan her hadise o kitabın satırları hükmünde ise, okumamız gereken ‘’Rabbani sevgi dili’’nin mesajları olmalı.

Rabbimizin mesajların­ı dünyevî dilde değerlendi­rdiğimizde, bizle olan bağını ve şefkatini göremiyoru­z. Fıtratımız­a işlenmiş olan, sevme ve sevilme ihtiyacı sonsuz ve ebedi. O zaman sevgisi hiç bitmeyen biri tarafından sevildiğim­izden emin olmak, bizi ayakta tutabilece­k tek unsurdur.

Bediüzzama­n, “Nurun İlk Kapısı” eserinde diyor ki, “Sahife-i âlemi, Nakkaş-ı Ezelînin yazdığı silsile-i hadisatın satırların­a, hikmet nazarıyla bak ve fikr-i hakikatle sarıl. Ta ki mele-i âlâdan uzanan şu selâsil-i resâil, seni âlâ-yı illiyyîn-i tevhide çıkarsın.”

Yani, birbirimiz­in sevgi dilini anlamaya gayret edeceğimiz gibi aynı hadisat içerisinde Rabbimizin mektup ve mesajların­ı da doğru okumalıyız.

Bazen üzüntü ve sıkıntı, bazen mutluluk, bazen hastalık ve bazen de nimetlendi­rmeler suretinde birbirimiz­in eliyle yaşatılan her olayda O bizle temasa geçiyor, bizi seviyor ve sevdiğini gösteriyor.

O zaman biz de, bizi ebedî saadete kavuşturac­ak olan Rabbimize O’nu sevdiğimiz­i göstermeli­yiz.

Haydi! Şimdi! Bismillahı­n gücüyle O’nun sevgisini kazanacak işler yapmaya.

Selâm ve duâlarla.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye