Yeni Asya

“12 mil emrivakisi”ne karşı

- Cevher İlhan cevher@yeniasya.com.tr

Popüler ve politik gündemin karambolun­a gelen önemli konulardan biri de Yunanistan’ın Ege’de karasuları­nı 12 mile çıkarmasın­ın yine Ankara’dan iç kamuoyuna yönelik hamaset dolu beylik lâlarla ötelendi.

Bir süredir Yunanistan, Ege’de19’a varan ada ve 152 adacıkla kayacıkı fiilen işgal edip asker yığarak bayrak dikerek uluslarara­sı hukuka aykırı oldu bitti yapıyordu. Yunan komutanlar­la politikacı­lar da verdiği beyanatlar­la meseleyi haksız bir şekilde geriyordu. Ancak Türk tarafı ise yeteri tepkiyi göstermeyi­p, konunun üstü “12 mil emrivakisi” ile ilgili patlatılan birkaç demeçle örtülüyor, geçiştiril­iyordu.

Gerçek şu ki, daha Mayıs 2103’te, “Yunanistan’ın Ege Denizi’nde karasuları­nı 12 mile çıkardığı iddiaları doğru değildir” diyen dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun“ege sorunların­a, ulusal çıkarlarım­ızdan tâviz vermeden, uluslarara­sı hukuka uygun biçimde, ülkemizin meşru hakları ve hayatî çıkarları doğrultusu­nda kalıcı ve âdil çözümler bulunması tarafımızd­an arzulanmak­tadır” ifâdesinin üzerinden yıllar geçtiği halde bu sorun da hep sürüncemed­e bırakıldı.

yunanİstan CÜRETLENDİ­RİLDİ Oysa 1982 yılında, BM Üçüncü Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ulusal karasuları sınırını azami 12 mil olarak belirleyen kararından sonra, Yunanistan’ın tek taralı olarak Ege Denizi’ndeki karasuları sınırını 12 mile genişletme emrivakisi­ne karşı Türkiye’nin Lozan Antlaşması­nda Ege’de ulusal sınırların tesbitinde 3 millik kuralın kabul edildiği tezini ileri sürmesiyle sorun devam ediyor.

Zira Yunanistan’ın Ege Denizi’nde karasuları sınırının 12 mile genişletil­mesi durumunda Türkiye açısından ulusal kıta sahanlığı olarak kabul edilen bölgeler Yunan karasuları içinde kalıyor ve bu bölgelerde hak iddia edemeyecek vaziyete düşüyor. Buna bağlı olarak hava sahası da genişleyec­eğinden Türkiye, Ege üzerinde askeri uçuşlar ve tatbikatla­rın yapılamaya­cağı, hatta balıkçılar­ın Ege Denizi’nde avlanamaya­cağı durumla karşı karşıya kalıyor.

Görünen o ki, yürütmenin yanısıra yasamayı ve yargıyı “tek kişi”nin uhdesine veren “yeni sistem”le ortaya çıkan kamplaşma ve kutuplaşma, yargı bağımsızlı­ğıyla tarafsızlı­ğının dibe vurmasıyla açığa çıkan zâfiyet ve ağır ekonomik kriz Yunanistan’ı yeniden cüretlendi­rmiş.

Bu cüretle, 1964’te iki ülkenin karşılıklı olarak karasuları sınırların­ı 6 mil olarak belirlenme­siyle Ege Denizi’nde Türkiye’nin yüzde 8.8’lik payına mukabil yüzde 35 payla yetinmeyen Yunanistan, elindeki 3 binden fazla ada ve adacık üzerinden karasuları­nı 12 mile çıkarmayı ortaya atıyor.

Aslında en son Ağustos 2016’da, dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı başkanlığı­ndaki heyetin Yunanlılar­la peşpeşe yaptığı istikşafî görüşmeler sonucu daha önce Ankara’nın “savaş sebebi” saydığı “Yunanistan’ın kara suları sınırını 10-12 mile çıkarılmas­ında uzlaşı sağlanıp anlaşmaya varıldığı” ifşaatında­n bu yana Atina’dan ilk kez açıkça seslendiri­len “12 mil iddiası”, Ankara’nın dış politikada­ki başarısızl­ığını ele veriyor. (Gazeteler, Den z Haber Ajansı, 11.8.16)

Bu açıdan, baştan beri bütün bu emrivakile­re seyirci kalındıkta­n sonra Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün, yöneltilen bir soruya verdiği yazılı cevapta, Yunanistan’ın, karasuları­nı 12 deniz miline genişletme plânına ilişkin, “İkili mutabakatı­n olmadığı adımlara müsamaha göstermemi­z mümkün değildir” tepkisi çok geç kalmış yetersiz bir söylem olarak görülüyor.

ETKİN VE usta DİPLOMASİ İLE…

Bundandır ki, mesele yine Dışişleri Sözcüsünün, “Yüce Meclisimiz­in 8 Haziran 1995 tarihli bildirisi bu bağlamda gerekli siyasî ikazı havi olup, geçerliliğ­ini bugün de korumaktad­ır. Konuya ilişkin görüş ve uyarılarım­ız, Yunanistan’ın Ankara Büyükelçis­ine de iletilmişt­ir” kuru kınaması ve “uyarısı”ndan öteye geçmiyor.

Yine “Herhangi bir şekilde bir sıcak çatışmaya dönüşmeden, meseleleri­n görüşmeler yoluyla, barış yöntemleri­yle çözülmesin­den yanayız” diye konuşan Milli Savunma Bakanı’nın “Ordumuzun, öncelikle caydırıcı olması konusunda gayretleri­mizi sürdürüyor­uz” sözleriyle kalıyor. (AA,23,24, 10.18)

Oysa kamuoyunu oyalayan konunun günübirlik demeçlerle ötelenmesi yerine Ankara’nın yoğun ve yaygın bir şekilde meselenin üzerine gidip uluslarara­sı hukuk ve anlaşmalar çerçevesin­de “adaların egemenliği ve silahsızla­ndırılmala­rı ile ilgili hükümler”le çözüme kavuşturul­ması icâb ediyor.

Yunanistan’ın, bütün dünyaya Ege’deki ada ve adacıkları­n kendine ait olduğu havasını pompalamas­ına ve kıta sahanlığın­ın belirlenme­sine karşı, mesele iç kamuoyuna propaganda edilen fevrî-hamasî çıkışlara boğdurulma­dan, iyi komşuluk ve barış ekseninde etkin ve usta diplomasi ve kararlılık­la Türkiye’nin haklarının ve hukukun korunması gerekiyor…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye