Bu ne bütçe, bu ne yüksek faiz!
Cumhurbaşkanlığı’nın Meclis’e sunduğu, 960 milyar 976 milyon TL olarak hesâplanan ve peşinen 80 milyar 616 milyon milyar açık veren 2019 yılı Bütçesinde 117.3 milyar faiz ödemesi öngörülüyor.
Her fırsatta yüksek faizlere karşı olduğunu tekrarlayan Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla teklif edilen ilk bütçede, Türkiye’nin bir yılda ödeyeceği faizin 117.3 milyar lira olması garabeti, ağır ekonomik krizle işe başlayan “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”nin bir başka başarısızlığını ele veriyor.
Bilindiği gibi, Ocak ayında yüzde 8 olan ve son krizle birlikte yüzde 17.25’e yükselen faizler, Eylül ayında bir defada 6.25 puan artışla yüzde 24’e çıkmış; bunun üzerine, daha önce her fırsatta “faize karşı olduğu”nu yineleyen Cumhurbaşkanı, “Faiz konusundaki hassasiyetim aynıdır; Merkez Bankası bağımsız ya, o kendi kararını kendi alır” diye “ekonomiyi, ticareti ve toplum ahlâkını dejenere ettiği”nden şikâyet ettiği faizlerin kat kat artışını Merkez Bankası’na yüklemişti.
Buna mukabil Hazine ve Maliye Bakanı, faiz kendilerine göre “artık bir zorunluluk hale geldiğini” belirtip, “Merkez Bankası gerekli adımı attı” ifâdesiyle tarihinin en yüksek faiz politikasının uygulanmasına bir nevi “örtülü olur” vermişti.
Görünen o ki, halka karşı “faiz karşıtlığı”ndan dem vurulmasının aksine, siyasî iktidarın “yüksek faiz politikası” devam ediyor. Ve “yeni sistem”in ilk bütçesindeki fahiş faiz, “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” dedirtiyor; ya da “bu ne bütçe, bu ne yüksek faiz!”