YENİ ASYA OLMASA YOLUMUZU ŞAŞIRIRIZ
NUREDDİN TOKDEMİR’İN HİZMET HATIRALARI
Türkiye’de gördüğümüz gibi televizyonlar ve medya tekel altında. Bir tekel karteli ve bir basın tekeli meydana gelmiş. Dolayısıyla bunların içerisinden sağlıklı haber almak mümkün değildir. Onun için dezenformasyon maalesef her yeri kuşatmış durumda.
Allah korusun, bizim bir gazetemiz olmasa bu müthiş fikir bombardımanı içerisinde, bu bilişim çağında oluk oluk fikirler geliyor, kendim için söylüyorum, ben de yolumu şaşırabilirim. Çünkü şairin dediği gibi “Oluklar ç$ft, b$r$nden Nur b$r$nden k$r.” Bunları temyiz ve tefrik eden olmazsa ne olur?
Geçen gün Basın İlân Kurumu denetçileri Yeni Asya’ya gelip maaş bordrolarını incelerken birbirlerine bakmış ve bu insanlar nasıl böyle bir paraya çalışır demişler. O işin maddî boyutu. Manevî boyutunda da bu insanlar az bir kadroyla, maddî manevî bütün baskılara göğüs gererek Yeni Asya’mızı bugünlere taşıyorlar, bundan sonra da şerele taşıyacaklarına inanıyoruz. Hepsini canı gönülden tebrik ediyorum.
Yeni ASYA'DA dinci radikalizme Yer Yok
Şimdi size çok güzel bir anekdot okumak istiyorum. Bir arkadaş gazeteyi arıyor ve Latif Bey çıkıyor. Diyor ki; “Benim adım Biyo. Aslen İsveçliyim. İstanbul İkitelli’de Sabah TV Medya grubunda çalışıyorum. Burada İngilizce-türkçe tercümanlık yapıyorum. Sabah gazetesinin yazı işleri masasına diğer gazeteler gibi Yeni Asya da geliyor. Aylardır bu gazetelerin hemen hepsini okuyor ve takip ediyorum.
Fakat son zamanlarda en çok okuduğum ve istifade ettiğim gazetelerin başında Yeni Asya geliyor. Yeni Asya yazarlarından birinci sırada Bediüzzaman geliyor. Yeni Asya her şeyden önce edepli bir gazete; içinde açık saçıklık yok, pespaye reklamlar yok. Bu yönüyle bizim çöplük dediğimiz gazetelerden ayrılıyor. Ayrıca gazetenin yayın politikasında dinci radikalizme de yer yok. Hep özgürlükten, demokrasiden yana dengeli bir düşüncenin varlığını görüyorum.” (Bakın ben size bir şey söyleyeyim; Zübeyir ağabeyin uykularını kaçıran bir şeydi bu. Devlet dindarları radikalci diye tanıtacaktı. Bediüzzaman’ın mesleğinde devletle mübareze yoktur. İşte devleti ele geçireyim, kadrolaşayım, şunu yapayım falan filan yok. Bütün gayesi hepsinin imanının kurtulması içindir) Bu genç adam sonra Beşir ismini almış ve bundan sonraki hayatını İslâm’a adamıştır. İşte Yeni Asya bunlara vesile olmuştur, belki bilemediğimiz daha nice şeyler vardır.
Yeni Asya’nın olması gereken Yere gelmesi için çaba göstermeliyiz
İttihad’dan Yeni Asya’ya kadarki süreçte Risale-i Nur’un medyadaki dili olma vazifesini, bu tavizsiz çizgiyi istikrarlı bir şekilde bu güne kadar taşımış, bütün maddî manevî baskı ve çilelere göğüs gererek başımızı eğdirmemiş.
Bugün çok acı bir gerçektir ki Türkiye en az derginin, en az gazetenin, en az kitabın okunduğu ülkeler içerisinde yer alıyor. Birleşmiş Milletler İnsanî Gelişmişlik raporunda ihtiyaç listesinde, Türkiye’de bu ihtiyaç 235. sırada yer almaktadır. Üstad’ın örnek verdiği İsveç, Norveç, Finlandiya ve Japonya’da bizim 87 katımız, diğer bazı ülkelerde 300 katımız daha fazla kitap, gazete okunmaktadır.
Bugün Türkiye’de 34-35 tane ulusal gazete çıkıyor. Kendi vicdanımda ve kendimi bir mes'uliyet içerisine taşıyarak şöyle bir değerlendirdim. Bir nefis muhasebesi yaptım. Türkiye’de son rakamlara göre 4 milyon 645 bin civarında gazete satılıyor. Fikir gazeteleriyle şöyle bir mukayese yaptım. Bu fikir gazeteleri arasında bizim naşir-i efkârımız olarak kabul ettiğimiz Yeni Asya gazetesinin lâyık olduğu yerde olmadığını esefle ifade ediyorum. Demek ki bize çok vazife düşüyor.
gazetemizin tirajını da, imajını da göklere çıkaralım
Zübeyir Ağabey; “Bu gazete bizim için günlük lâhika mektubudur, Risale-i Nur’un siyasî ve sosyal hayata dair meselelerinde de ittifak etmedikçe ve onları Üstada göre anlamadıkça ittihadımız, ittifakımız tam olmaz. Dolayısıyla bunun yolu da gazetedir” diyor. Bunu ben de işittim, duydum. Onun için gazetemizin kıymetini bilelim. Tirajını da, imajını da göklere çıkarmak için üstümüze düşen vazifeyi yapalım.
Bakınız, gazete deyip geçmeyeceğiz. O zaman İttihad yok, Yeni Asya da yok. Gidiyorsun Büyük Doğu’ya, Yeni İstiklâl’e, Bugün’e; bunlar rüzgâr nereden eserse oradalar. Peki ben nasıl bu gazetelerle kendimi anlatacağım? Büyük Doğu’ya bir sürü tiraj vermişler. Sonra bir gün baktık manşetinde “İslâm düşmanlarını alt üst eden Bediüzzaman Said Nursî” yazıyor. Bunu canlı yaşadığımız için söylüyorum. Sonra biz gençler ve Zübeyir Ağabey ile o gazeteyi dağıttık. Ben kendi halimi söyleyeyim. Elimde gazete ve “Yazıyor, yazıyor İslâm düşmanlarını alt eden Bediüzzaman Said Nursî’yi yazıyor” diye gazete dağıtıyorduk. Ben o zamanki yaşım ile Zübeyir Ağabeyi kıyas ediyorum. Acaba biz niye aynı şeyi yapmayalım? Gazetemizi tanıtmak için. Çünkü dünyanın Risale-i Nur’a ihtiyacı var.
Mustafa Akyol diyor ki: “İslâm’ın hakikatlerini temsil edecek en önemli model Bediüzzaman'dır. Taraflara değil, hakikate taraf olmak lâzım. Yeni Asya bunu yapıyor, Allah razı olsun.”
Gazete deyip geçmeyelim. Gazetemizin kıymetini bilelim. Tirajını da, imajını da göklere çıkarmak için üstümüze düşen vazifeyi yapalım. Çünkü dünyanın Risale-i Nur’a ihtiyacı var.