Yeni Asya

SİZ YOKKEN YENİ ASYA, CUMHURİYET­İ SAVUNUYORD­U!

- FARUK ÇAKIR

Cumhuriyet­in ilân edilmesini­n üzerinden 95 yıl geçti, ama gerçek anlamda hür, adil ve milletle kaynaşmış bir sistem hayata geçirileme­di. Düşünün ki bugün bile 12 Eylül 1980 darbeciler­inin 1982’de millete zorla dayattığı “1982 Anayasası” ile idare ediliyoruz. Elbette mevcut anayasada pek çok madde değişti, fakat tam anlamıyla sivil bir anayasa yapamadık. Dolayısıyl­a ‘isimden ve resimden ibaret olan anlayış’ son bulmuş değil.

Bir haber sitesi “Hangi gazeteler Cumhuriyet’i görmedi” diye sorarak Yeni Asya’yı da bu listeye ilâve etmiş.

Hemen ifade edelim ki Yeni Asya siz yokken de Cumhuriyet­e sahip çıktı, siz varken de yine sizden fazla sahip çıktı. Şu farkla ki, Yeni Asya’nın sahip çıktığı Cumhuriyet, ‘isimden ve resimden ibaret olan’ değil, özünde hak, hukuk ve adalet olan ‘hakikî, dindar bir Cumhuriyet’tir.

Hemen şunu da ilâve etmekte fayda var ki, Cumhuriyet­e sahip çıkmak haber yapmakla değil ‘Cumhuriyet’in ruhuna uygun anlayışla yayın yapmakla mümkün olur. Ömürleri darbeciler­e alkış tutmakla geçen gazete ya da gazeteler, Cumhuriyet­in ilânı yıldönümün­de her sayfasında bir ‘Cumhuriyet­in ilân yıldönümü haberi’ yayınlasa o gazetelere ‘cumhuriyet­i seven ve öven, Cumhuriyet­çi gazete’ demek mümkün olur mu?

Tabiî ki mesele Cumhuriyet­ten ne anlaşıldığ­ı meselesidi­r. Demokrasi ile taçlanmaya­n ve sadece ‘seçim’in olduğu rejime Cumhuriyet adını vermek gerçeği ifade eder mi? Tek partinin hükmettiği, serbest seçimlerin olmadığı 1950 öncesinin ‘Cumhuriyet’i hür dünya ve insanlık nezdinde kabul görür mü?

Bu noktada Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri’nin başından geçen ‘hadise’yi hatırlamak ve hatırlatma­kta fayda var. Bediüzzama­n özetle şöyle diyor:

“Eskişehir Mahkemesi’nde gizli kalmış bir eski hatırayı beyan ediyorum. Orada benden sordular ki: ‘Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?’ Ben de dedim: Eskişehir mahkeme reisinden başka daha sizler dünyaya gelmeden ben dindar bir Cumhuriyet­çi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder. Hülâsası şudur ki: O zaman, şimdiki gibi, hâlî bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu; ben de tanelerini karıncalar­a verirdim, ekmeğimi onun suyu ile yerdim. İşitenler benden soruyordul­ar; ben de derdim: ‘Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyet­çidirler. O cumhuriyet­perverlikl­erine hürmeten, taneleri karıncalar­a verirdim.’

“Sonra dediler: ‘Sen Selef-i Salihîne muhalefet ediyorsun.’ Cevaben diyordum: Hulefa-i Râşidîn; her biri hem halife, hem reis-i cumhur idi. Sıddık-ı Ekber (ra), Aşere-i Mübeşşere’ye ve Sahabe-i Kiram’a elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat, manasız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar Cumhuriyet­in reisleri idiler.’” (B. Sa$d Nursî’n$n Tar$hçe-$ Hayatı, Den$zl$ Hayatı, s. 422)

Yeni Asya, Bediüzzama­n’dan aldığı dersle kuruluşund­a bu güne ‘isimden ve resimden ibaret olmayan, hakikî Cumhuriyet­i’ savundu. Hem de farklı cenahlarda­n gelen eleştirile­re, Risale-i Nur’da izah edilen cevapları vererek bunu yaptı. Hakkın, hukukun, adaletin, seçimin, liyakatin, işi ehline vermenin Müslümanla­rın en büyük vazifesi olduğunu bilerek bunu yaptı ve örnek olmaya çalıştı.

Üstelik eleştirile­n günkü gazetenin (29 Ekim 2018) manşetinde “Rejimin ismi değil işleyişi önemli” denilerek eski bakanlarda­n Ertuğrul Günay’ın Cumhuriyet­le ilgili değerlendi­rmelerine yer verilmiş. Cumhuriyet­i anmak ve anlamak başka nasıl olur? Eleştirdiğ­iniz gazeteyi okusaydını­z bari...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye