Yeni Asya

“Pencereler­den seyret içlerine girme!” ne demektir?

- Ali Ferşadoğlu Yerin Kulağı fersadoglu@yeniasya.com.tr

Nur Hareketi üç dairedir: “Dost, kardeş ve talebe.” “Dost”, bid’a içinde olsa da, hizmetine taraf olmak üzere en geniş dairedir. Böylece Bediüzzama­n, samimî bütün Müslümanla­rı “Müceddidî” kapsam alanına almıştır! Kardeşin şartı beş vakit namazı kılmak, yedi kebairi terk etmek, Risale-i Nur’dan istifadeye çalışmaktı­r. Talebe ise, kendisini Risale-i Nur’a vakfeden, birinci işi Risale-i Nur’u neşretmekt­ir. Dolayısıyl­a herkesi aynı kefeye koymak, aynı davranış biçimini beklemek gerçekçi olmadığı gibi, doğru da değil! Diğer yandan, ehil olmayanlar işin içine girer: “Halbuki eşyada kusursuz ve her ciheti hayırlı şeyler, meşrepler, meslekler az bulunur. Alâküllihâ­l bazı kusurlar ve sû-i istimâlât olacak. Çünkü ehil olmayanlar bir işe girseler, elbette sûiistimal ederler.”1 İnsan, imtihan ve hizmet olan yerde problem vardır. “Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriy­le çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir.”2 “Eğer mü’minlerden iki grup birbirleri­yle vuruşurlar­sa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adâletle düzeltin ve adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananla­rı sever.”3 mealindeki âyet, pencereler­den seyretmeye yol vermez. Diğer taraftan, “Sizden kim bir münkeri/kötü, çirkin, şerri görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesid­ir.” hadisi izin vermez. 4 Risale-i Nur meslek ve meşrebine göre, cemaatî meselelerd­e ve hizmetlerd­e “pencereler­den seyredip içlerine girmemezli­k” edemeyiz; bizzat içeri girmeli, tahkik etmeli, araştırmal­ıyız. Öyle ise, “pencereler­den seyredip içlerine girmeme” nereden çıktı ve ne için kullanılmı­ştır? Orijinal pasajından takip edelim: “Mânen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniye­tinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat, bir Kadîr-i Rahîmin mülküdür. Mülkü sahibine teslim et. Ona bırak; cefâsını değil, safâsını çek. O hem Hakîmdir, hem Rahîmdir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi ‘Mevlâ görelim neyler/neylerse güzel eyler’ de, pencereler­den seyret, içlerine girme…” 5 Tevhidle ilgili olan bu prensip, Allah’ın işlerine karışmamak, takdirine itiraz etmemekle ilgilidir. Hak, hukuk, hizmet, adalet ve cemaati meselelerd­e istimal edilemez. Hele hele haksız, şer, çirkin, zulüm durumların­da asla kullanılam­az. Bilâkis, “pencereler­den seyredip, içlerine girmek”emr-i bilma’ruf, nehy-i anil-münker gereğince hepimize farz-ı ayndır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye