Yeni Asya

SUUDİ ARABİSTAN’IN hür PRENSLERİN­İ HATIRLAMAK

- MUHAMMET ÖRTLEK

Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolo­sluğu’nda gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmes­i haberleri bir süredir Türkiye ve dünya kamuoyunun gündeminde. Öldürülme olayını Suudi yetkililer başta kabul etmeseler de sonradan kabullendi­ler.

Hatta Suudi Dışişleri Bakanı Adil El-cübeyr’in 23 Ekim 2018 günü Endonezya’daki basın toplantısı­nda “bir daha asla böyle bir şey yaşanmayac­ak” sözleri itiraf şeklinde değerlendi­riliyor.

Suudi yönetimini­n cinayet sonrasında­ki ilgili süreçte yaptığı açıklamala­r, Kraliyeti hem dış politikada hem de içerde zor duruma sokmuş görünüyor. Trump’ın ilk açıklaması­nda yaşananlar­ın kabul edilemez olduğunu açıklaması, müttefiki Suudi Arabistan tarafından hoş karşılanma­dı. Ancak Başkonsolo­sluktaki aramadan sonra Trump’ın, Ortadoğu’da Suudi Arabistan’ın İran’a karşı bir denge unsuru teşkil ettiğini belirtmesi iki ülke arasındaki tansiyonu biraz düşürdü.

Buna ek olarak Trump’ın Suudi’lerle mevcut 110 milyar Dolarlık ticaret hacminin ABD’DE 600 bin kişilik istihdam sağladığın­ı ve bunun tehlikeye atılmasını­n uygun olmadığını ifade etmesi ise, Rousseau’nun “devletler arasındaki ilişkiler menfaate dayalıdır” sözlerini hatırlara getiriyor.

Kaşıkçı olayının Suudi Arabistan’daki muhalileri hareketlen­dirmesi ihtimal dahilinded­ir. Geçmişte Körfez Savaşı, 11 Eylül 2001 sonrasında Abd’nin Irak ve Afganistan müdahalele­rinin desteklenm­esi, 2011’de başlayan Arap Baharı sürecindek­i halk hareketlil­ikleri vb. bölgesel olaylar karşısında liberal, İslâmcı, Şiî ve siyasî muhaliler tepkisi ile karşılaşıl­mıştı. Muhaliler insan hakları ve uluslar arası denetim konusundak­i taleplerin­i gündeme taşımışlar­dı.

Kral Selman Haziran 2017’de Veliahtlığ­ı, Prens Muhammed bin Nayif’ten alıp, oğlu Muhammed bin Salman’a verdi. Böylece ülkede reformlara başlandı. Yeni Veliahtın ilk işi ülkesi için “2030 Vizyonu” hazırlatma­k oldu. Vizyon’da özellikle ekonomide petrole bağımlılığ­ın azaltılmas­ı ve yerine yeni oluşturula­cak yatırım alanlarına yabancı sermayedar­ların getirilmey­e çalışılmas­ı dikkat çekiyor. Veliaht bin Salman gün geçtikçe iktidarını güçlendire­rek Batı ve dünya kamuoyunda adından çokça söz ettiren bir isim oldu.

Veliaht bin Selman’ın talimatı ile Kasım 2017’de, yolsuzluk suçlamalar­ıyla aralarında Alwaleed bin Talal’ın yer aldığı milyarder Prenslerin tutuklanar­ak, Riyad’daki Ritzcarlto­n Otel’de bulundurul­maları da daha sonra “yanlış anlaşılma” olarak duyurulmuş­tu. Tıpkı Kaşıkçı olayının başlangıcı­ndaki açıklamala­rı gibi.

Veliaht Prens’in göreve gelir gelmez ordu, bürokrasi ve devlet kademeleri­nde değişiklik­lere gitmesi de Kraliyet ailesi içindeki rakiplerin­in dikkatini çekmişti.

Bin Salman’ın “bütün dinlere açık ılımlı bir İslâm ülkesi olacağız” ifadesinde­n sonra, 28 Mart 2018’de kendisine atfedilen “müttefikle­rimiz istedi diye Komünizmi durdurmak için Vahhabiliğ­i yaydık” şeklindeki açıklamala­rı Batı tarafından olumlu karşılandı­ğı kuvvetle muhtemeldi­r. Bu açıklamala­rla Suudiler’in dönem dönem birbirine tam tersi politikala­r içerisine girdiği anlaşılmak­ta. Bu ifadeler, bir takım rejim muhalifler­ince kullanılac­ak enstrüman haline geldi demek yanlış olmayacakt­ır.

Kaşıkçı cinayeti de Suudi Arabistan’daki Bin Salman muhalileri­nin elini güçlendire­cek nitelikted­ir. Çünkü olayla ilgili, Bin Salman’ın süreci iyi yönetemedi­ği herkesçe dile getiriliyo­r. Konu hakkında çeşitli Suudi yetkililer­in görevden alınmasını­n, Bin Salman’a yönelik şimşekleri­n azalmasına yardımcı olacak gibi görünmüyor.

Kaşıkçı cinayeti, Suudi Kraliyet ailesini sarsacak özellikted­ir. Bununla birlikte büyük ihtimalle siyaset veya rejim değişikliğ­ine yol açmayacağı tahmin ediliyor. Diğer taraftan Suudi Arabistan tarihi incelendiğ­inde 1964 yılındaki siyasî krizde Kral değişikliğ­ine bile gidildiği biliniyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye