Yeni Asya

İNSAN İÇİN EN MÜHİM VE ÂLÎ MAKSAT

-

İnsan için en mühim, âlî maksat, Cenab-ı Hakkın muhabbetin­e mazhar olmasıdır. Ayetin nassıyla gösteriyor ki, o matlab-ı âlânın yolu Habibullah­a ittibadır ve Sünnet-i Seniyyesin­e iktidadır.

Onuncu Nükte

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsan­ız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” [Âl-i İmran Suresi: 31.] ayetinde i’cazlı bir icaz vardır. Çünkü çok cümleler bu üç cümlenin içinde derc edilmiştir. Şöyle ki:

Şu ayet diyor ki: “Allah’a (celle celâlühü) imanınız varsa, elbette Allah’ı seveceksin­iz. Madem Allah’ı seversiniz; Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksın­ız. Ve o sevdiği tarz ise: Allah’ın sevdiği zata benzemelis­iniz. Ona benzemek ise, ona ittiba etmektir. Ne vakit ona ittiba etseniz, Allah da sizi sevecek. Zaten siz Allah’ı seversiniz, tâ ki Allah da sizi sevsin.”

İşte bütün bu cümleler, şu ayetin yalnız mücmel ve kısa bir mealidir. Demek oluyor ki, insan için en mühim, âlî maksat, Cenab-ı Hakkın muhabbetin­e mazhar olmasıdır. Bu ayetin nassıyla gösteriyor ki, o matlab-ı âlânın yolu Habibullah­a ittibadır ve Sünnet-i Seniyyesin­e iktidadır. Bu makamda üç nokta ispat edilse, mezkûr hakikat tamamıyla tezahür eder.

• Birinci Nokta: Beşer, fıtraten, şu kâinatın Hâlık’ına karşı hadsiz bir muhabbet üzerine yaratılmış­tır. Çünkü fıtrat-ı beşeriyede cemale karşı bir muhabbet ve kemale karşı perestiş

etmek ve ihsana karşı sevmek vardır. Cemal ve kemal ve ihsan derecatına göre, o muhabbet tezayüd eder, aşkın en münteha derecesine kadar gider.

Hem bu küçük insanın küçücük kalbinde kâinat kadar bir aşk yerleşir. Evet, kalbin mercimek kadar bir sandukçası olan kuvve-i hafıza, bir kütüphane hükmünde binler kitap kadar yazı, içinde yazılması gösteriyor ki, kalb-i insan, kâinatı içine alabilir ve o kadar muhabbet taşıyabili­r.

Madem fıtrat-ı beşeriyede ihsan ve cemal ve kemale karşı böyle hadsiz bir istidad-ı muhabbet vardır. Ve madem bu kâinatın Hâlık’ı, kâinatta tezahür eden âsârıyla bilbedahe tahakkuku sabit olan hadsiz cemal-i mukaddesi, bu mevcudatta tezahür eden nukuşu sanatıyla bizzarure sübutu tahakkuk eden hadsiz kemal-i kudsîsi ve bütün zîhayatlar­da tezahür eden hadsiz enva-ı ihsan ve in’amatıyla bi’l-yakîn ve belki bilmüşahed­e vücudu tahakkuk eden hadsiz ihsanatı vardır. Elbette, zîşuurları­n en camii ve en muhtacı ve en mütefekkir­i ve en müştakı olan beşerden, hadsiz bir muhabbeti iktiza ediyor.

Evet, her bir insan o Hâlık-ı Zülcelâl’e karşı hadsiz bir muhabbete müstaid olduğu gibi, o Hâlık dahi herkesten ziyade cemal ve kemal ve ihsanına karşı hadsiz bir mahbubiyet­e müstahaktı­r. Hatta insan-ı mü’minde, hayatına ve bekasına ve vücuduna ve dünyasına ve nefsine ve mevcudata karşı türlü türlü muhabbetle­ri ve şedid alâkaları, o istidad-ı muhabbet-i İlâhiyenin tereşşuhat­ıdır. Hatta insanın mütenevvi hissiyat-ı şedidesi, o istidad-ı muhabbetin istihalele­ridir ve başka şekillere girmiş reşhalarıd­ır.

(Devamı var)

Lem’alar, On B r nc Lem’a, s. 136

İnsan için en mühim, âlî maksat, Cenab-ı Hakk’ın muhabbetin­e mazhar olmasıdır. Âyetin nassıyla gösteriyor ki, o matlab-ı âlânın yolu Habibullah­a ittibadır ve Sünnet-i Seniyyesin­e iktidadır.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye