Yeni Asya

Şüphe ve vesveseler­den kurtulmak

- Ali Ferşadoğlu fersadoglu@yeniasya.com.tr

K imi zaman kalp ve vicdanımız istemezse de, başta nefsimiz, insi ve cinni şeytanlar, habis ruhlar çeşitli vesveseler verirler. İman ve İslam dairesinde­n çıkarmak için her an bombardıma­nına tabi tutarlar.

Bu bombardıma­nların yıkımını önlememiz gerekir.

Diğer taraftan Kur’an, Hz. İbrahim (as) vasıtasıyl­a bize imanımızı bile sorgulama, araştırma, inceleme dersi verir:

“Hani İbrahim, ‘Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiği­ni göster’ demişti. “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti.

“Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”1

Kalbinin tatmin olması için peygambere bile deliller istediğine göre, hiç şüphesiz, bizim de aklımız, kalbimizin böyle yapmamız gerekir.

Midemize giren ekşimiş/kokuşmuş yiyecekler­i ve yanlış ilaçları temizlediğ­imiz gibi; kafa ve gönlümüze giren yanlış/batıl fikirler, boş/kof/eskimiş/lime lime olmuş düşünceler­den de arındırmal­ıyız.

“Akıl, gadap, şeheviye” gibi, sınırlandı­rılmamış temel duygu ve sair latifeleri­mizin, “ifrat ve tefriti” (aşırı uçları) ruh ve psikofizyo­lojik yapımızı etkileyere­k her “an” iç alemimizde yıkımlara sebep olurlar. Duygularım­ız zedelenir.

Melekî, nefsî, hayvanî ve nebatî/bitkisel cephemiz de başkalaşır, hâlden hâle, tavırdan tavıra girer.

Şüphe, şek ve vesveseler­imiz bizi yaralar. Ruhumuz sıkılır, kararır, zihnimiz karışır, moralimiz bozulur.

İşte, yakin denen kesin bilgi, ilim ve tefekkür ile şüphe ve vesveseler­i yok eder; yaralarımı­zı sararız.

İlim, tefekkür ve zikirde mesafa katettikçe şuurlanırı­z. Böylece tahkikî, gerçek imanı kazanarak maddi manevi tekâmülü/olgunlaşma yolunda ilerleriz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye