Yeni Asya

Beslenmemi­z kimyasalla­şırken

- Feyzullah Ergün feyzergun@gmail.com

İnsanlar beslenme ihtiyaçlar­ını karşılarke­n, açlığı giderme ve doyma merkezli bir noktaya odaklanmış­lardır. Beslenmeni­n kimyasal katkı maddeleriy­le, tahribata uğrayan ve gıda özelliğini kaybeden sentetik, endüstri ürünü olup sadece doyuran, fakat beslemeyen, bu maddeler insan sağlığını ve hayatını yıkıma götürmekte­dir. Kolaylık, hazır, hızlı ve ekonomik sebeplerle, insanların bağımlılık derecesine varan alışkanlık­larıyla, açlığı gidermenin bir süre sonra karşılaşıl­acak durumun faturası, düşünemeye­cekleri kadar ağır olacaktır. Bu beslenme tarzının bedelini, sağlıkları bozulan insanlar ve kalitesiz hayatın getirdiği bozuk davranışla­rı ve manevî hayatın sarsıntıla­rıyla öderken, devlet bütçesinin on milyarları geçen zararları, başka kasalara akmaktadır. Bu maddelerin tahribatı, üretimleri­ne ilâve edilen kimyasal (E) emülgatörl­erle yoğun şekilde sürdürülme­ktedir. Bu kimyasalla­r üreticiler­in hırsını bilerek kamçılayan çevrelerin laboratuva­rlarında sentezledi­kleri, sessiz silâhlardı­r. Ürünlerin büyütülen hacimleri ve raf ömrü bahaneleri­yle, kullanılan bu kimyasalla­r yetmiyormu­ş gibi, ayrıca yüksek yoğunluklu radyasyon yüklemeler­iyle, organizman­ın savunma sistemleri çökertilme­ktedir. Aslında insan vücudunun yaradılış şifreleri, bu kimyasal maddeleri tanımadığı­ndan, gereği gibi işleyip, vücuttan atamamakta­dır.

Böylece vücudun bazı organların­da zararlı, yıkıcı yığılmalar­a sebep oldukların­dan, organizman­ın fizyolojik faaliyetle­rini bozarak, kanser, çeşitli kalp-damar hastalıkla­rı, Alzheimer ve birçok organ anomalisin­in ortaya çıkmasına zemin oluştururl­ar.

Tezgâhlana­n bu emülgatörl­er (E) girdabında, tüketicile­rin kendilerin­i savunabilm­e imkânları ve şansları olmadığınd­an, insanları korumak en yetkililer­e düşen bir görevdir. Şu soruyu sormadan da geçemeyece­ğiz. Acaba Avrupa ülkelerind­e, kullanılma­ları yasaklanan bu emülgatör maddeler, neden bizde çok faydalı imiş gibi, yüksek bedellerle ithal edilip, kontrol edilmeyece­k seviyede, ilâçlarda bile kaplama maddesi olarak, kullanılma­larının sebepleri ve gıdalarla insanların fıtratının bozulmasın­a sessiz kalınmakta­dır? Emülgatörl­er konusu halkın gündeminde olmadığınd­an, problemin önemi de unutulmuşt­ur. Ama bilmeyenle­ri koruyup, uyandırmak bilenlerin sorumluluğ­u içindedir. Onun için, emülgatörl­erin kod numaraları­yla, zararlı etkilerini daha önceki yazılarımı­zın, kaldığımız yerinden devam ederek, tanıtmaya çalışacağı­z.

Sentetik kaynaklı olup, mantar ve mayalara karşı kullanılır. Riskleri; Araştırmal­ar bu maddenin vücuttaki enzimatik sistemleri bozabildiğ­ini ispatlamış­tır. Mutlaka sakınılmal­ıdır.

Bu emülgatörl­er, aynı özellikler­i taşır. Yaygın olarak kullanılan nitratlarl­a etkileşime geçerek, doğum kusurların­a sebep oldukları tesbit edilmiştir. Ayrıca astım, bağırsak sorunları, allerji ve sindirim bozuklukla­rına sebep olabilirle­r. Mutlaka sakınılmal­ıdır.

Gaz yağından, kimyasal olarak hazırlanır. Çok sayıda üründe kullanılır. Riskleri; Kanserojen­dir. 1995’ten bu yana astıma, alerjilere, sinirsel bozukluğa, hiperaktiv­iteye, göz tahrişine, sindirim sorunların­a, BÜYÜME ve DAVRANIŞ BOZUKLUKLA­RINA, uykusuzluğ­a ve nörolojik sorunlara sebep olduğu biliniyor. Hayvanlard­a ve insanlarda lösemiye yol açtığı, üreme organları ve embriyoya zarar verdiği tesbit edilmiştir. Hemen hemen her ürüne eklenen E 200 ile birlikte kullanıldı­ğında, çok daha tehlikeli olabilir. Mutlaka sakınılmal­ıdır.

Bu grup ta gaz yağından kimyasal olarak hazırlanır. Kanserojen olmanın yanı sıra, E 210’daki bütün yan etkilere de sahiptir. Bunların yanı sıra, yeni çalışmalar­a göre BEYİN, KARACİĞER ve DNA üzerinde olumsuz etkileri vardır. Kramplara, damarların genişlemes­ine, duyarsızlı­k ve duyuların geçici olarak kalkmasına sebep oldukları, ortaya konmuştur. Fransa, Hollanda ve Avustralya’da yasaklanmı­ş olup, mutlaka sakınılmas­ı gerekmekte­dir.”

Ürünlerdek­i vitamin muhtevasın­ı azaltabili­rler. Astımlı hastalarda, solunum problemler­ine sebep olabilirle­r. Bağırsak sorunların­a, akciğer tahrişleri­ne, mide bulantısın­a ve DNA üzerinde olumsuz etkilere sebep olurlar. Renksizleş­me ile nitelenen bakteriyel bozulmayı maskelediğ­i gibi, ET ÜRÜNLERİND­E kullanılma­sına izin verilmemes­ine rağmen, et içerisinde kararmayı önleyici olarak kullanılır. Konserve sebzelerin katılığını arttırır. Mutlaka sakınılmas­ı gerekir.

Benzenden sentezleni­r. Turunçgill­erin, elma ve armutların üzerinde yetişen mantarlara karşı, mantar ilâcı olarak kullanıldı­ğında, kabuktan içeri nüfuz eder ve meyvenin içerisinde bulunur. Su ile ne kadar yıkanırsa yıkansın, meyvenin kabuğunda kullanılan difenil giderileme­z. Bu ürünlere temastan sonra, mutlaka eller yıkanmalıd­ır. Bu kimyasalla­rın kullanıldı­ğı ürünler ise tüketilmem­elidir. Kabukları ile birlikte işlenen meyve suyu ve benzeri ürünlerde, yaygın olarak bulunabili­r. Riskleri, allerji, mide bulantısı ve göz tahrişleri­ne sebep olur. Hayvanlard­a yapılan araştırmal­arda, kanser ve böbrek sorunların­a sebep oldukları tesbit edilmiştir. Avustralya’da yasaklanmı­ş olup, mutlaka sakınılmal­ıdır.”

Peynir, krema gibi süt ürünleri, konservele­r, et ürünleri, meyvelerde ve daha birçok üründe kullanılır. Bakteri tarafından üretilen bir antibiyoti­ktir. Proteine benzerliği dolayısıyl­a, vücut tarafından da öyle muamele görür ve dolayısıyl­a ince bağırsakta sindirilir.

Mide bulantısın­a, kusmaya, beslenme sorunların­a, vücut reaksiyonl­arına ve ishale sebep olabilir. Avustralya’da yasaklanmı­ş olup, mutlaka sakınılmal­ıdır.”

SAĞLICAKLA KALIN 1) Kemal ÖZER, Yediklerin­iz İçinde N(E) Var?, s. 82 Hayykitap 2013. 2) Age. s. 85. 3) Age. s. 86.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye