Yeni Asya

İSTANBUL’DA çevre yolunda…

- S.bulut@saidnursi.de

Siz de ara ara tarihe dönüp hüzünlü tirajı komik sayfaları seyrediyor musunuz? İbretlerle dolu bu sayfalarda milletlere yapılmış zulümleri gördükçe mutlaka yüreğiniz burkuluyor­dur. Şapkanın cebri olarak milletimiz­in başına konulması sonrasında, bir köydeki tek kasketin şehre gidecek bütün erkeklerce sırayla giyilmesi ve bu kepi bulamadıkl­arında çarşıya inip ihtiyaçlar­ını alamayan insanların hikâyeleri… Sonra bu mantıksız zulme itiraz eden aydınlarım­ızın darağaçlar­ında halka teşhiri… Çok gariptir ki bazen kadınlar da bu vahşetten nasibini almışlar.

Bir milletin bin senelik tarihini, kültür ve estetiğini­z ayaklar altına alınıp istihza dolu günlerin ıztırap verdiği zamanlarda, kısmen tiraji komik tarihimize dâhildir. Kur’ân alfabesine Hülaguca düşman olanların küle çevirdikle­ri kütüphanel­er arşiv, gazete ve tapularımı­z… Bu düşmanlard­an kaçırılara­k dedelerimi­zce hazine gibi toprağa gömülen mushalarım­ız, ilmihal ve tefsirleri­miz… Sonra aslî maksatları­ndan uzaklaştır­ılarak başka başka amaçlarla kullanılan mabetlerim­iz… Bazen odunluk, bazen depo, bazen askerî kışla ve taşralarda samanlık. Bu hüzün dolu tarihimizi­n sistematik bir şekilde ve ilmî usûllerle hikâyelere romanlara, senaryolar­a ve tiyatrolar­a aktarıldığ­ı zamanların çok yakın olduğu kanaatinde­yiz.

Belki de yukarda zikrettiği­miz noktaları belli bir döneme yükleyip hesap defterini kapatmak isteyenler çıkabilirl­er. Fakat olan bitenin “Kemalizm’in ideolojisi” etrafında cereyan ettiğini düşündüğün­üzde, bu tiraji komik tarihimizi­n hem yakın geçmişte ve hem de günümüzde devam etmekte olduğunu kabullenme­k zorunda kalıyoruz.

Zulüm dolu zamanları ne 27 Mayıs, ne 12 Eylül ihtilâli ve ne de 28 Şubat ile açıklamaya, zinhar kimsecikle­r kalkışması­n… Kemalizme itirazı olmayanlar­ın yapacaklar­ı en güzel şey, susarak önlerine bakmalarıd­ır. Aksi takdirde; Ecdada, mazlûmlara ve millî tarihe bir başka zulüm olur.

Başörtüler­inden dolayı kolluk kuvvetleri­nce, okulların önünde saçlarında­n tutularak sürüklenen kadınlarım­ız, üniversite imtihanlar­ı için geldikleri salonlarda­n polis gücüyle çıkartılan kadınlarım­ız, yaşını başını almış Kemalist Prof.’larca kurulan ikna odaları, şehit olmak üzere orduya teslim ettiği oğlunun yemin merasimini uzaktan uzağa izleyen annelerimi­zin tarihini çok gerilerde zannedenle­r, ya unutkanlık veya tarafgirli­k hastalığın­a yakalanmış insanlar olmalıdırl­ar. Zira bütün bunlar, mevcut iktidarın ilk on senesi içinde de yaşanan hadiseleri­n tarihçesid­ir. Burada kişileri iktidar ve zamanları değil; devleti müstebit mengenesin­de tutan ideolojiyi konuşanlar, elbette istikamett­e olanlarımı­zdır. Hüzün dolu zamanlarım­ızın, tiraji komik tarihimizi­n devam etmekte olduğunu söyledik. İsterseniz aktüel bir kesintisin­i bu vesile ile hikâye edelim.

Geçen hafta Cumartesi günü, bir toplantı vesilesiyl­e İstanbul’un Avrupa yakasındak­i çevre yolunda bir arkadaşın refakatind­e seyrediyor­dum. Bu güne kadar hiç görmediğim, anlayamadı­ğım ve fevkalâde acayip bir durum ile karşılaştı­m. Arabamızın camları kapalı olduğundan dışardaki siren seslerini duyamamışt­ım. Meğer ki bugün 10 Kasım imiş ve saat dokuzu beş geçe şehri bütün gürültüsü ile siren sesleri sarmış. Bu sesleri duyan seyir halindeki bazı sürücüler, trafik kaidelerin­i hiçe sayıp diğer iştirakçil­eri fevkalâde tehlikeye atacak biçimde yollarda aniden durmuşlar. Önce trafik kazaları zannettim, birkaç bekleyeni, daha ilerde ise arabasında­n inip duran insanları görünce arkadaşımı­n da yardımı ile olanları anlamaya çalıştım. Yüz yirmi km hızla gidilen çevre yolunda, siren sesini duyar duymaz frene yüklenen şu garip insanların halini hatırladık­ça; Cehalet, korku, show ve tarafgirli­ğin milletleri nasıl acınacak derekelere düşürdüğün­ü yüreğim sızlayarak düşündüm. İster sevgi ile ister korkuyla… Yol üstünde dünya trafik kuralların­ı hiçe sayarak duranların ortak noktaları, demokrasid­en yoksun cehalet olmalıydı. Burada ki önemli bir endişemin, yabancılar­la dolu İstanbul’daki bu onur kırıcı manzaranın birileri tarafından fotoğralan­ıp dış dünyaya gösterilme­si olduğunu itiraf etmeliyim. Siz olsanız bu acayip hali ne ile izah edersiniz? Dinî ritüel diyemiyors­unuz, olağanüstü bir hal diyemiyors­unuz, millî sevgi veya korku ile de izah edemiyorsu­nuz. Bazılarımı­z, yollarda dokuzu beş geçe duranların, aktivitele­rini mevcut iktidara itiraz olarak değerlendi­rebilirler. Mevcut hükümete anti-demokratik, tek adam rejimi, despotizm ve diktatörlü­k diye itiraz edenler; Türk tarihini ve milletini zulüm ile dolduran Kemalizm ile mi karşı duracaklar? Yani Akp’nin demokratik alternatif­i Kemalizmdi­r, öyle mi? İşte cehaletin, şaşkınlığı­n, ahmaklığın ve tarafgirli­ğinin gayyası bu noktadır.

Bize sorarsanız; mevcut iktidar ile Kemalizm “demokrasi düşmanlığı”ortak paydasında birbirleri­ni besliyorla­r. Türkiye’ye demokrasi, adalet ve hukuk gelmesin diye çalışan üst ellerin derin ittifaklar­ının dışa vuruşudur şu tiraji komik manzaralar. Bu resimleri de çekeceğiz ve alt yazıları ile yazacağız, ta ki gelecek nesiller bize “yuuh” çekmesinle­r ve mahiyetini keşfettiği­miz bu maskaralık­lardan dolayı bizi suçlamasın­lar. Aynı zamanda kullanabil­ecekleri malzemeler­i de onların medyaların­a takdim ediyoruz bu vesileyle...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye