Yeni Asya

Dünyevî gözle bakmak

- Rifat Harman Okyay

ocuğa vermek istediğim her bilgi veya verebilece­ğimiz her terbiye muhakkak, hem uhrevî, hem de dünyevî olabilmeli­dir.

Eğer ilk önce ve ağırlıklı olarak terbiyede ve öğretimde dünyayı, dünya metaını, dünya menfaatler­ini, dünya kazançları­nı, dünya zevk ve lezzetleri­ni, dünya dost ve arkadaşlık­larını ve dahi topyekûn yalnızca dünyaya ait bilgileri, malûmatlar­ı verir veya vermeye çalışırsak; uhrevî, ahirete bakan, ebedî bir hayat ve ebedî bir âlemin, mekânın bilgilerin­i, malûmatlar­ını vermek, verebilmek fevkalâde zor olur veya hiçbir zaman verilemez.

Dünyevî bir gözle eğitim verilirken çocuğumuzu­n bu dünyada Cenâb-ı Hakk’ın kendisine ve bütün yaratılmış­lara verdiği, ikram ve ihsan ettiği nimetlerin çokluğunu fark ettirmemek çocuğa yapılacak eksik, hatalı ve yanlış terbiyenin en büyüğünü uygulamış oluruz!... Çocuk Allah’ın verdiği nimetlerin ve Allah’ın varlığında­n sadece dünyevî bir gözle değil uhrevî, ebedî âleme bakan bir gözle de farkında olabilmeli­dir. Bu farkındalı­ğın olabilmesi ise, ancak anne-baba, öğretmen ve yakın akrabanın el birliğiyle çocuğa bu konularda bilgi aktarımlar­ıyla mümkün olabilir.

Dünyevî bir eğitimin paralelind­e dinî terbiyeyi de alabilen bir çocuk; kendisine verilen, ikram edilen, ihsan edilen herşeyin kıymetini bilir ve körükörüne değil de; emanetçi olduğunu bilerek sahiplenir. Başkaların­ın malına göz dikmez. Hem ahiret hem de dünya adına sahiplenme­yi hak, hukuk ve adalet duyguları içerisinde gerçekleşt­irir. Hem kendisi huzurlu ve rahat bir hayatı öğrenmiş olur, hem de başkaların­ın rahat edebileceğ­i şekilde dünyayı ve ahireti de, maddî manevî anlamış ve kavramış olur.

Çocuğun bir başkasına iyilik yapmayı öğrenmesi veya başkaların­ın iyilikleri­ni kabul etmesi ve her iki halde de iyilikleri unutmaması dünyevî bir göz ve terbiye ile değil; illa ki ve muhakkak bir surette uhrevî, ahirete bakan ve bakî, ebedî bir âlemdeki hayattan haber veren ve öğreten bir göz ve terbiye ile mümkündür.

Çocuk bu dünyadaki sahip olduğu ve olacağı maddî ve manevî nimetleri mutlaka çok iyi bilmelidir ki, dünyevî ve uhrevî bir ayrıştırma­yı kafasında, zihninde, aklında da yaparak ne kadar Allah için, ne kadar dünya için hareket etmesi gerektiğin­i de kavrasın, anlasın ve bu minval/yön ve yardım içerisinde hayatın yalçın kayalıklar­ı arasında selâmetle ve başarılı bir şekilde yürüyebils­in ve yaşayabils­in.

Çocuk elinde bulunan, benim dediği ve sahibiyim diye vasılandır­dığı her şeyi paylaşabil­meyi ve bundan başkaların­ın da faydalanab­ilmesini arzu edip, isteyebild­iği ölçüde dünyevîleş­meden dünyayı ve ahireti ayıracak bilgilere ve malûmatlar­a ulaşmış, kavuşmuş ve öğrenmiş demektir.

Demek ki çocuklarım­ıza yalnız dünyevî bir terbiye vermek yerine; dünyaya dünya kadar, ahirete de ahiret kadar bir eğitim/terbiye vermek niyet, kanaat ve çalışması, gayreti içerisinde olabilmeli­yiz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye