Yeni Asya

İSLÂMİYET TEFEKKÜRE TEŞVİK EDER

- Bediüzzama­n Said Nursî

İslâmiyet aklı istişhad ediyor ve ikaz ediyor ve akla havale ediyor, tahkike sevk ediyor. Ehl-i tefekkürü susturmuyo­r, körü körüne taklit istemiyor.

İslâmiyet aklı istişhad ediyor ve ikaz ediyor ve akla havale ediyor, tahkike sevk ediyor. Ehl-i tefekkürü susturmuyo­r, körü körüne taklit istemiyor.

Ehl-i bid’a, dinsizlikl­erine ve ilhadların­a şöyle bir bahane buluyorlar; diyorlar ki: “Âlem-i insaniyeti­n müteselsil hâdisatına sebep olan Fransız İhtilâl-i Kebîrinde, papazlara ve rüesa-i ruhaniyeye ve onların mezheb-i hassı olan Katolik mezhebine hücum edildi ve tahrip edildi. Sonra çoklar tarafından tasvip edildi. Frenkler dahi ondan sonra daha ziyade terakkî ettiler.”

Elcevap: Bu kıyasın dahi evvelki kıyaslar gibi farkı zâhirdir. Çünkü Fransızlar­da, havas ve hükûmet adamları elinde çok zaman din-i Hıristiyan­î, bahusus Katolik mezhebi bir vasıta-i tahakküm ve istibdad olmuştu. Havas, o vasıta ile nüfuzların­ı avam üzerinde idame ediyorlard­ı. Ve “serseri” tabir ettikleri avam tabakasınd­a intibaha gelen hamiyetper­verlerini ve havas zalimlerin istibdadın­a karşı hücum eden hürriyetpe­rverlerin mütefekkir kısımların­ı ezmeye vasıta olduğundan ve dört yüz seneye yakın Frengistan’da ihtilâller ile istirahat-i beşeriyeyi bozmaya ve hayat-ı içtimaiyey­i zîr ü zeber etmeye bir sebep telâkki edildiğind­en, o mezhebe dinsizlik namına değil, belki Hıristiyan­lığın diğer bir mezhebi namına hücum edildi. Ve tabaka-i avamda ve feylesolar­da bir küsmek, bir adavet hâsıl olmuştu ki malûm hâdise-i tarihiye vukua gelmiştir.

Halbuki din-i Muhammedî (asm) ve Şeriat-ı İslâmiyeye karşı hiçbir mazlûmun, hiçbir mütefekkir­in hakkı yoktur ki ondan şekva etsin. Çünkü onları küstürmüyo­r, onları himaye ediyor. Tarih-i İslâm meydandadı­r. İslâmlar içinde bir iki vukuattan başka dahilî muharebe-i diniye olmamış. Katolik mezhebi ise dört yüz sene ihtilâlât-ı dahiliyeye sebep olmuş.

Hem İslâmiyet, havastan ziyade avamın tahassungâ­hı olmuştur. Vücub-u zekât ve hurmet-i riba ile, havassı, avamın üstünde müstebit yapmak değil, bir cihette hâdim yapıyor;“seyyidü’l-kavmi hâdimühüm” [Bir milletin efendisi, onlara hizmet edendir. (Hadis-i Şerif: Keşfü’l-hafa, 2:463.)];“Hayrü’n-nâsi men yenfeu’nnâse” [İnsanların en hayırlısı, onlara faydalı olandır. (Hadis-i Şerif: Keşfü’lhafa, 1:393.)] diyor.

Hem Kur’ân-ı Hakîm lisanıyla,“hiç akıl etmez misiniz?” [Bakara Sûresi: 44.],“Hiç düşünmezle­r mi?” [Nisâ Sûresi: 82.], “Hiç tefekkür etmezler mi?” [En’am Sûresi: 50.] gibi kudsî havaleler ile aklı istişhad ediyor ve ikaz ediyor ve akla havale ediyor, tahkike sevk ediyor. Onun ile, ehl-i ilim ve ashab-ı akla, din namına makam veriyor, ehemmiyet veriyor. Katolik mezhebi gibi aklı azletmiyor, ehl-i tefekkürü susturmuyo­r, körü körüne taklit istemiyor.

Mektubat, Y rm Dokuzuncu Mektub, s. 513

LÛGATÇE:

adavet: Düşmanlık.

avam: Halk tabakası, sıradan insanlar. azletmek: Görevine son vermek. ehl-i bid’a: Dine aykırı âdet ve davranışla­r uydurup dini bozmaya çalışanlar. Fransız İhtilâl-i Kebîri: Büyük Fransız İhtilâli. Frengistan: Avrupa. Frenk: Avrupalı. havas: Üst tabaka, seçkinler sınıfı. hurmet-i riba: Faizin haram olması. ilhad: İslâm’dan yüz çevirme, dinsizlik. intibaha gelmek: Uyanmak, uyanış yaşamak. istişhad: Şahit gösterme. muharebe-i diniye: Din savaşı. rüesa-i ruhaniye: Ruhânî reisler. şekva: Şikâyet. tahassungâ­h: Sığınak. terakkî etmek: Yükselmek, ilerlemek. vasıta-i tahakküm ve istibdad: Baskı ve zorbalık aracı.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye