“GEREKÇE BULAMADIK, MİLLÎ GÜVENLİK VERELİM”
Biz gri pasaport başvurumuzu, 28 Haziran-10 Temmuz 2017 tarihleri arasında Almanya’nın Nürnberg şehrinde yapılacak okur buluşmasına ve iki yıl içinde Almanya’da düzenlenecek etkinliklere katılacağımızı bildirerek yaptık.
Basın Kartı Sahibi Basın Mensuplarının Hizmet Damgalı Pasaport Başvurularında Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesi 1. bendinde “Yurt dışı görevin mahiyeti gazetecilik faaliyeti kapsamında ve başvuru sahibinin görev alanı ile doğrudan ilgili olmalıdır” deniyor.
Bizim başvuru gerekçemiz de bu kapsamda: Okuyucu buluşması ve etkinlikler. Ama millî güvenlik gerekçesiyle red!!! Danıştay’a verilen cevapta, Genel Müdürlüğün, 231 sayılı BYEGM’NIN Teşkilât ve Görevleri Hakkında Khk’nın 2’nci maddesinde sıralanan görevlerinden, 1. fıkranın (d) ve (e) bendlerinde belirtilenler aktarılıyor:
“Basını güçlendirmek için gerekli faaliyetlerde bulunmak. Yerli ve yabancı basın yayın organları ve mensuplarının çalışmalarını kolaylaştıracak tedbirleri almak.”
Bu görevleri, gri pasaport dağıtımında ayrımcılık yaparak mı yerine getiriyor; basını böyle mi güçlendiriyor ve çalışmalarını kolaylaştıracak tedbirleri böyle mi alıyorlar!!!
Genel Müdürlük ne ilgisi varsa konuyu 15 Temmuz’a getirip, bu menfur olay sonrası devlette bazı önlemler alındığını belirterek, dava konusu olayda takdir yetkisini kamu yararı ve millî güvenlik politikası doğrultusunda keyfî değil, hukuka uygun şekilde kullandığını iddia ediyor. Bu ne demek?
Bu zorlamalı tevillerin meseleyi izah etmediğini kendisi de fark ettiği için olmalı, “Gerekçe göstermek zorunda değiliz” diyor.
Sonra marifetmiş gibi, “Davacı, başvurusu reddedilen tek basın mensubu değil” diyerek, bu ayrımcılığı başkalarına da yaptığını itiraf ediyor. Anayasa ve Devlet Memurları Kanunundaki, “Devlet memurları kimseye ayrımcılık yapamaz” kuralına rağmen!!!
Cevabını veremediği sorular ise ortada:
Başvuruları neye göre kabul veya reddediyor? Kabul ve red kriterleri ne? Mesele millî güvenlikse, lacivert pasaportla çıkmasında sakınca görülmeyenler nasıl oluyor da millî güvenlik sorunu oluşturuyor?