KİTAP FUARI MI, HALK PAZARI MI?
Geçmiş yazıların birinde demiştim ki; “Kitap yazmak bir iş değil, san’attır.”
Yine demişim ki;
“... Kâr amaçlı kurulan bu ağ, ne yazık ki, yazarlığın ciddiyetine ciddî anlamda gölge düşürdü.” Dahası:
“İş öylesine çığırından çıktı ki, artık normal yazar yerine ‘fuar yazarlığı’ kavramı ortaya çıktı. Hayatında toplasan iki makalesi bulunmamış ve alt yapısı olmayan bu kişiler kitap imzalayarak parsel toplama gayretinde.” (14 Mart 08, Yeni Asya)
*
Yine demişim ki;
“Kitap elbette ki satılmalı. Ama kâr amacı gütmeden... Okuyucuyu ters köşeye yatırmadan.
Kitap elbette ki, satılmalı. Ancak okuyucu, kitabı okuduğunda asla aldatıldığı hissine kapılmamalı.
Satın aldığı kitabı sahiplenmeli, bağrında saklamalı. Kitaplığında bir yer açmalı onun için.” (a.g.g.)
*
İstatistiklerin bize söylediği hep şudur; kitap okuma oranı düşük.
Ancak; kitaba olan ilginin hayli fazla olduğu da istatistiklerde ayrı bir çelişki oluşturuyor.
“Tezgâhtar yazarlığı”nın yanı sıra bir de“popülist yazar” türü çıktı ortaya. Ki, bu da ayrı bir patolojik vak’a.
Ne zamandır yazacaktım, bir türlü dillendiremiyordum. Türkiye Gazetesi’nden Meryem Aybike Sinan’ın konuyla ilgili yazısını görünce,“İşte bu” demeden edemedim.
*
Sinan, fuarlara katılmama kararının altında yatan gerekçeyi şu şekilde kaleme dökmüş:
“Önceleri kitap fuarlarının şehirleri dönüştüreceğini düşünüyordum lâkin zaman içinde şahit olduğum bazı olaylar bunun ne yazık ki havada kaldığını bana düşündürttü; nitekim popülarite bu fuarları da kıskacına almıştı bile…
“Bilmem hangi programın sunucusu olan hanımefendi kendi yazmadığı sadece isminin yazılı olduğu kitabı imzalamak için etrafına topladığı dalga dalga kalabalıkla büyük bir gürültü ile gelip bütün kelli felli yazarlara nispet yapıyordu. Standına toplanan kalabalık, kitabından ziyade aslında hanımefendiyi merakından gelmişti oysa!
“Şehirlerdeki belediye başkanı, vali ve protokol mensuplarının televizyon şöhretlerine gösterdikleri özeni ve ilgiyi gerçek yazarlardan esirgediklerini üzülerek belirtmek durumundayım. Televizyon şöhretlerine assolist, gerçek yazarlara uvertür nazarıyla bakmaları ise bir başka garabettir ve hatta galettir!
“Sonra Wattpad yazarları adı altında yeni yetme, ergenlikten çıkmamış çocukların etrafında korumalarla kitap fuarlarını dalgalandıran çıkışlarına şahitlik ediyorduk. Özellikle ortaokul ve lisede okuyan kız öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği bu kitapların muhtevasını ise ne siz sorun ne de ben söyleyeyim!
“Bir gün İzmir Kitap Fuarı’nda kitaplarımı imzalarken birden büyük bir çığlık kopup, yoğun bir kalabalık dalgalandı… Henüz on yedi, on sekiz yaşlarında meşin ceketli, kulaklarında küpe olan bir çocuk yazarın standında kuyruğa dizilen kızlara merak edip “bu yazarı neden ve niçin takip ediyorsunuz” diye birkaç soru yönelttim. Ağızlarını yayarak, çığlık çığlığa verdikleri cevap aynen şuydu:
- Amaa çok yakışıklııı!
“Bu uzun kuyruk dışarıya, İzmir Fuarı’nın ta içine kadar uzuyordu!
“O gün bir yayınevimizin emektar bir yazarı bu duruma öylesine içerlemişti ki bulutlanan gözlerini kaçırarak “dükkânı kapamak vakti gelmiş galiba” deyince bu konu üzerinde daha fazla gözlem yapmaya başladım ve nitekim vardığım sonuç vahimdi!
“Evet… Kitap fuarlarına da olan olmuştu ve popülarizm oraya da el atmıştı. Hasılıkelâm, bu gözlemlerimden sonra kitap fuarlarına katılmama kararı aldım. Bir gün umarız ki kitap fuarları edebiyatı, kültürü, san’atı ve medeniyeti gerçekten de dert edinen, kalemini bu minval üzere kullanan hakikatli yazarların toplandıkları birer san’at arenası olurlar… Yoksa kitap fuarlarının da halk pazarlarından hiçbir farkı kalmadı! Emin olunuz...” (14.11.08, a.g.g.)
*
Soru şu: Kitap fuarlarında“nicelik”mi,“nitelik”mi?