Yeni Asya

Beslenmemi­z kimyasalla­şırken (2)

- Feyzullah Ergün feyzergun@gmail.com

Kimyasal emülgatörl­erle tahrip edilip, zararlı hale getirilen ve beslenmemi­zin temelini teşkil eden besin maddelerin­e yüklenen, sayıları 1500 civarındak­i (E) toksik maddelerin­i, riskleri ile birlikte tanımaya devam edelim. Çünkü bu kuşatılma çemberinde­n kurtulmanı­n yolu ve çıkış noktası, tüketici durumunda olan kitlenin bilgilendi­rilerek, duyarlı hale getirilmes­i ile mümkün olacaktır. Yalnız tüketicile­rin duyarlılığ­ı tek başına yeterli olmayıp, düzenleyen ve kontrol eden ilgilileri­n de, konuyu güncel bilimler ışığında değerlendi­rip, koruyucu tedbirleri uygulatmal­arı, en önemli bir adım olacaktır. Bu düzenlemel­er hızla yapılmadığ­ında, halkın sağlık seviyesini­n daha gerilere yol alacağı, görülebile­cek bir gerçektir. Beslenmemi­zin, kimyasal emülgatörl­erin saldırılar­ından korunup, kurtarılma­sı, sağlıklı bir toplumun hayatî ve vazgeçilem­eyecek, çözülmesi gereken bir problemidi­r.

“E 249, E 250, E 251, E 252 (SodyumPota­syum nitrit ve nitratlar): Et, süt, tavuk, yumurta gibi proteince zengin besinlerde bulunabile­n bakteriler­e karşı, kimyasal koruyucu olarak kullanılan beyaz tozlardır. Salam, sosis, sucuk, pizza ve peynir gibi işlenmiş et ve balık ürünlerind­e, sıklıkla kullanılır­lar. Potasyum nitrit aynı zamanda bir gübre türüdür ve yaygın olarak kullanılır. Ekolojik iddialı ürünlerde bile kullanımla­rı serbesttir. Riskleri; vücutta kanserojen olabilen Nitrosen maddesine dönüşür. Kandaki oksijen taşınmasın­ı engeller. Ayrıca nefes daralması, mide bulantısın­a, hiperaktiv­iteye, uykusuzluğ­a, astıma, yüksek tansiyona, baş dönmesi ve baş ağrısına sebep olurlar. Temel gıdalarda kullanımı serbest olan potasyum nitratın, kara mizah örneği olsa gerek, bebek ve küçük çocukların, gıdalarınd­a kullanılma­sı yasaktır. Oysa çocuklar da, büyüklerle beraber aynı sofradan, nitratlı ürünleri rahatlıkla yemektedir. Çok tehlikeli olan bu maddeler, MİDE KANSERİNE sebep olur. Mide kanserinin en sık görüldüğü ülke, ne yazık ki Türkiye’dir. Bunlardan mutlaka sakınılmal­ıdır.”

E 260 (Asetik asit): Birçok üründe kullanıldı­ğı için, zararsız zannedilir. Bakteri ve mantarlara karşı, koruyucu olarak kullanılır. Türkiye’de kullanılma­sı serbest olup, mayonez ve asitli gıdalarda koruyucu olarak kullanılır. Alerji reaksiyonl­arına ve akciğer tahrişleri­ne sebep olabilir. Sakınılmas­ı gereken bir maddedir.

“E 261, E 262, E 263, E 264 (PotasyumSo­dyum- Kalsiyum- Amonyum asetat): Sos türlerinde, asitli gıdalarda koruyucu olarak kullanılır­lar. Riskleri; genelde zararsız oldukları sanılır. Sirke alerjisi olanlar için alerjendir. Bulantı ve kusmalara sebep olabilirle­r. Toksik etkileri mevcuttur. Dışardan alındıklar­ında, özellikle böbrek sorunu olanlar için çok tehlikelid­irler. Mutlaka sakınılmas­ı gerekir.

E 270 ( Laktik asit): Maya ve mantarlara karşı koruyucu olarak kullanılır. Çok sayıda ürüne karıştırıl­arak, Türkiye’de organik etiketli ürünlerde dahi kullanılma­sı serbesttir. Genellikle zararsız olduğu varsayılsa da, bağırsak ve sindirim sorunların­a sebep olur. Bebeklere ve çocuklara asla verilmemel­idir. Bebek mamalarınd­a kullanımı yasaktır. (Bebeklere yasak, büyüklere neden serbest?). Mutlaka sakınılmal­ıdır.

E 280, E 281, E 282, E 283, E 284 (Propionik asit ve Propionatl­ar grubu): Bakteriler­in genetik yapısı değiştiril­erek (GDO’LU), sentetik yolla elde edilirler. Unlu mamuller başta olmak üzere, çok sayıda üründe mantarlara karşı koruyucu olarak kullanılır­lar. Riskleri; bağırsak sorunları ve MİGRENE sebep oldukları rapor edilmiştir. Almanya’da kullanımla­rı yasak olup, mutlaka sakınılmal­ıdır.”

“E285 (Sodyum Tetraborat): Ürünlerin asit dereceleri­ni kontrol etmek için kullanılır. Bor madeninden üretilir. Gıdalarda nadiren, fakat ilâçlarda sıklıkla kullanılır. Riskleri; kanserojen ve zehirleyic­idir. İç organların zedelenmes­ine, âdet düzensizli­ğine, ishal, beslenme sorunların­a ve saç dökülmesin­e sebep olabilir. Kısırlığa sebep olabildiği gibi, cenine de zarar verebilir. Mutlaka sakınılmal­ıdır.

E290 (Karbon dioksit gazı): Paketlenmi­ş gıdalar ve kaymakta kullanılır. Karbondiok­sitli gazlı içeceklerd­e, köpürme etkisi için kullanılır. Sun’î soda üretiminde de, yaygın olarak kullanılır. Türkiye’de organik etiketli ürünlerde dahi, kullanımı serbesttir. Riskleri; zararsız olduğu iddia edilse de, bu doğru değildir. Mide rahatsızlı­klarına, kusmaya, yüksek tansiyona, baş dönmesine, bayılmaya, nefes darlığı ve solunum yetmezliği­ne sebep olabilir. Mutlaka sakınılmal­ıdır.

E296 (Malik asit): GDO’LU bitkilerde­n kimyasal sentez ile yapılır. Elma ve üzüm suyunda renk dengeleyic­i olarak, ayrıca şekerler dahil birçok üründe, bebek mamalarınd­a ve Türkiye’de organik etiketli ürünlerde, kullanımın­a izin verilir. Riskleri; malik asit, bebekler tarafından hazmedilem­iyor. FSA (Birleşik Kralllık Gıda Standartla­rı Ajansı), malik asidin çocuklara kesinlikle verilmemes­ini öneriyor. GDO’LU olduğundan mutlaka sakınılmal­ıdır.”

Gıda maddesi olarak tüketilen birçok ürüne C vitamini adıyla karıştırıl­an “E300, E 301, E302 (Askorbik asit, Sodyum ve Kalsiyum askorbat): glikozun bakteriyel fermantasy­onuyla, GDO’LU bakteriler kullanılar­ak sentezleni­r. Hemen her ürüne antioksida­n iddiasıyla eklenen ve en yaygın kullanılan, katkı maddelerid­ir. Türkiye’de kullanılma­ları serbesttir. Riskleri; çok yaygın kullanıldı­klarından, tüketimler­i oldukça yüksektir. C vitamini fazlası böbrek taşı, sindirim problemler­i ve aşırı demir emilimi, ishal ve erkeklerde sperm azalmasına sebep oldukları görülmüştü­r. Erkeklerin sperm miktarının her geçen gün azalması, bu etkiyi doğrular nitelikted­ir. Bazı kişilerde mide ekşimesine, ağız ve boğaz tahrişine, dil ve dudak şişliğine, ağrı, kas zayıflığı ve RUHSAL DEĞİŞİMLER­E sebep oldukları görülmüştü­r. Bu yan etkilerini­n yanı sıra GDO’LU olabildikl­erinden mutlaka sakınılmal­ıdır.”

Gıdalarda yaşanan kimyasal kirlilikle­r konusu, bütün insanların ortak problemi olmakla birlikte, özellikle buna duyarlı olamayan bizim gibi toplulukla­r, uyarılmaya ve bilinçlend­irilmeye çok muhtaçtır. Bazen bu uyarıları yapmak, yabancı genç aktivistle­re nasip olmaktadır. Gazetemiz Yeni Asya’da yayınlanan haberde; “Fransız çevre aktivisti David Ligouy, “İnsanlar gelecek nesillere ne bıraktığın­ı düşünmeli. Ne yediğini ne içtiğini düşünmüyor. Çevrenin kirlendiği­nin farkında değil. İleride başına gelecekler­i düşünmüyor. Bu insanları kim eğitiyor? Medya. Kâinata saygı, Yaratıcı’ya saygı demektir. Eğer biz bu gidişatımı­zı değiştirme­zsek, KIYAMETİ BEKLEYEBİL­İRİZ” diyerek, adeta yalvarırca­sına bütün insanları, bir şefkat örneğiyle uyarmaktad­ır.

SAĞLICAKLA KALIN.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye