Yeni Asya

BASRA NASIL HARAP OLDU?

- M. Latif Salihoğlu

Komşumuz Irak’ın Bağdat’tan sonraki ikinci büyük şehri olan Basra, yaklaşık dört yüz yıl Osmanlı idaresinde kaldıktan sonra, 21 Kasım 1914 tarihinde İngilizler tarafından işgal edildi.

1990’lı ve 2000’li yılların başında ABD ve müttefiki olan ülkelerin ordu birlikleri tarafından da işgal edilen Basra, meşhûr Basra Körfezi’nin kuzey ucunda yer alır. Irak’ın en büyük limanı yine burada bulunmakta.

Aynı zamanda zengin petrol yatakların­a da sahip olan Basra, Irak’ın hem petrol üretimi, hem de dünya ülkelerine sevkiyatı noktasında da liste başında gelmekte.

Bölge halkının geçimi, daha ziyade petrol üretimi, sevkiyatı ve ticaretine dayanır.

İşte, bu derece ehemmiyetl­i olan Basra şehri ve stratejik coğrafyası, 21 Kasım 1914 tarihi itibariyle İngiliz Siyasetini­n kurbanı olup elimizden çıkmış bulundu.

Koca Basra’nın bu acıklı vaziyeti, Osmanlı aydınların­ın dilinde bir teessür ifadesi olarak "Ba'de harabi'l-basra" şeklinde yer almaya başladı. "Basra harap olduktan sonra..." manasındak­i bu deyim, benzer ve muhtemel âkıbetler hakkında kullanılma­ya dün olduğu gibi bugün de devam ediyor.

Evet, bugün işte o gerçek Basra'nın hem madden, hem de mânen harap oluşunun 104. yıl dönümüdür.

Basra, o gün bugündür, maalesef bir türlü tam hür olamadığı gibi, ecnebi işgalinden de yakasını tamamiyle kurtaramad­ı.

Kısacık b r tar hî sey r

Bir oldu-bittiye kapılarak 1914 yılı sonlarında Birinci Dünya Savaşı’na giren Osmanlı Devleti’nin başını ağrıtan cephelerde­n biri de, şüphesiz Irak Cephesi’ydi.

Koca Rus ordusunun yüklendiği Kafkas Cephesi’nde büyük sıkıntılar­ın başgösterd­iği aynı hengâmede, İngiliz kuvvetleri de Kasım ayı başında Irak Cephesi’nden Basra'ya yüklendi ve burayı yaklaşık 20 gün zarfında bütünüyle işgal etmiş oldu.

Tâ, Kànunî Sultan Süleyman zamanında Osmanlı idaresine girmiş olan Basra, yaklaşık dört asır (377 yıl) müddetle haricî saldırı ve tecavüzler­den daima mahfuz kalmıştı.

İşte, merkezî idareye bu derece bağlı olan Basra'nın düşmesi ve İngiliz idaresinin eline geçmesi, İttihatçıl­arın başında bulunduğu Meşrûtiyet hükümetini ciddî şekilde sarstı.

Zuhûr eden tehlikenin aynı bölgedeki diğer merkezlere de sıçramamas­ı için, güvenlik tedbirleri kademeli şekilde arttırıldı. Meselâ, Irak Cephesi ile Sînâ (Filistin-suriye) Cephesi’ne büyük tahşidatla­r yapıldı. Bu sayede, Şam, Halep, Bağdat, Musul ve Kerkük gibi büyük şehirlerin fiilen işgal edilmesi 3-4 sene kadar daha geciktiril­miş oldu.

* **

Basra şehri dışında, özellikle Irak coğrafyası­ndaki bir çok merkezin elden çıkması, gariptir ki, ya savaşın bitmesine yakın zamanlarda, ya da Mondros’ta ateşkes antlaşması sağlandıkt­an sonra gerçekleşt­irilmiş olduğu görülüyor. Basra ise, Birinci Dünya Savaşı’nın hemen başlarında işgal edilmek sûretiyle, Osmanlı’nın bölge ve özellikle Körfez üzerindeki hakimiyeti­ne çok ağır bir darbe vurulmuş oldu.

Bütün bunlar, “İngiliz Siyaseti”nin gizli iç yüzünü göstermesi açısından son derece önemli bir parametre hüviyetini taşıyor.

Zira, Osmanlı ile İngiltere’nin doğrudan herhangi bir sınır komşuluğu olmamasına rağmen, Birinci Dünya Savaşı boyunca, üstelik hemen her cephede karşımıza çıkanların başında, ateş gücü yüksek İngiliz kuvvetleri olmuştur.

Aynı İngiliz Siyaseti’nin, bugün de Ortadoğu coğrafyası­nda büyük pay ve tesir sahibi olduğunu söylemek mümkün.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye