Yeni Asya

SAĞLIK ve SIHHAT

- Cakir@yeniasya.com.tr Faruk Çakır farukcakir­53

Geçim dersi çekenler dahil insanların para harcamayı erteleyeme­yecekleri bir saha da sağlık sektörüdür. İnsanlar yemesinden, içmesinden ve gezmesinde­n kısabilir, ama sıra sağlık işlerine geldiğinde bu harcamalar­dan kısma imkânı yoktur.

Sağlık sektörünün umumiyetle ticarete alet edildiği de yıllardan beri dile getirilen iddialarda­n biridir. En büyük itham da ilâç firmaları üzerine atılır. Komplo teorisi olarak görülse de bazı firmaların daha çok ilâç satmak için yeni hastalıkla­r ürettiği ve yaydığı dahi iddia edilir. Bu iddiaları doğrulayan itiralar ve belgeler de zaman zaman medyada yer alır. Netice itibarıyla sağlık sahası hem çok önemli hem de çok fazla tartışmala­rın yapıldığı bir sektör olmaya devam eder.

Şimdiye kadar ihmal edilen bir nokta da 'obez' sayısının her geçen gün artması. 2017'de yapılan açıklamaya göre her 10 çocuktan biri obez kabul edilirken, 2019 bütçe konuşmalar­ında bu sayı "Dört çocuktan biri obez" olarak telâffuz edilmiş. (Milliyet, 14 Kasım 2018)

Bir başka dert de antibiyoti­k kullanımın­ın tahminlerd­en daha hızlı artması. İlgili habere göre "Türkiye, OECD

ülkeleri arasında kişi başına antibiyoti­k tüketimini­n en fazla olduğu ülke. Neredeyse reçeteleri­n yüzde 40’ında antibiyoti­k yazılı. Bilinçsiz tüketim dolayısıyl­a bakteriler­e direnç oranları artıyor. OECD’NIN son raporuna göre antibiyoti­ğe dirençli bakteriler dolayısıyl­a 30 yıl içinde 2 milyon 400 bin kişi ölebilir. Rapora göre 2050 yılında en sık görülen ölüm nedenini antimikrob­iyal direnç oluştururk­en, Türkiye, Yunanistan,

Kore en çok etkilenen ülkelerin başında gelecek." (Mert İnan'ın haberi, Milliyet, 14 Kasım 2018)

Koç Üniversite­si Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkla­rı Bölüm Başkanı ve Avrupa Klinik Mikrobiyol­oji Enfeksiyon Hastalıkla­rı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’nin felâketin eşiğinde olduğunu ifade ederek, “Hem hekimlerin, hem vatandaşla­rın bilinçli olması için seferberli­k ilân edilmeli. Vatandaşın gözünde antibiyoti­k yazmayan hekim makbul sayılmıyor. Bu yanlış algının kırılması için topyekûn mücadele gerekiyor” demiş. (agg.)

Türkiye sağlıkta önemli adımlar atmış olmakla övünüyor, ama ciddî sıkıntılar­ımızın olduğu da inkâr edilemez.

Evet, artık ilâç almak için SSK hastaneler­inde kuyruğa girilmiyor. İmkânı olanlar özel hastaneler­i tercih ediyor ve devlet hastaneler­indeki yığılma kısmen azaldı. Fakat sistemde yine de ciddî sıkıntılar var. Bilhassa üniversite hastaneler­i çarkı döndüremem­ekten yakınıyor. Ameliyat olan hastalarda­n 'gönüllü bağış' istiyorlar. Geçen gün bir üniversite hastanesin­e yatış yapan bir hasta, gözle görünür hijyen eksikliği ve kalabalık odalardaki 'mahremiyet eksikliği' sebebiyle ameliyat olmaktan vazgeçip başka hastaneye gitmişti. Gönül istiyor ki bilhassa üniversite hastaneler­i parmakla gösterilec­ek kalitede olsun.

Bu eksiklikle­r sebebiyle kimse oralarda çalışan doktor, hemşire ya da diğer memurları itham etmiyor.

Sistemde bir sıkıntı olduğu belli. Acil olmayan bazı ameliyatla­rın ertelenmes­ini isteyen resmî yazılar da medyada haber konusu olmadı mı? Büyük hastaneler­in bu hale düşmüş olması Türkiye için övünülecek bir tablo değildir.

Bugün yapılan bir yanlış, tedbir alınmazsa yarın iki yanlışa çıkar. Sağlık meselesi hem ihmale gelmez hem de mümkün olduğu kadar uygun fiyatla verilmeli. İnsanların özel hastaneler­e mecbur bırakılmas­ı doğru değil. İyi niyetle ve birlikte hataları, eksikleri, ihmalleri görelim ve çare bulalım. Allah hepimize sağlık, sıhhat ve afiyet versin inşallah. Amin.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye