Yeni Asya

Öğretmenim…

- Raşit Yücel

Eski adı, “Muallim” idi..

Yeni adı “öğretmendi­r”

Ama çokça söylenen tabi “hocam” hitabıdır.

İlâhî kelâmdan gelen bir emir.. “OKU” demişti Cebrail Aleyhissel­âm. “Rabbinin adı ile oku”

İnsan okudu...

Kur’ân’i okudu ve Kainâti okudu. Bu okumalar hayatın dengesini sağladı. Arabistan çöllerinde­n başlatılan bu Nur Kâinatı aydınlattı.

Medeniyett­en uzak ve kız çocukların­ı canlı canlı kum’a gömen insanlar, medeniyet âlemine üstad oldular.

Bu kolay olmadı.

Bu eğiticiler­in bir çoğu gençti. Ondan sonra bir Peygamber gelmedi. Ama her asrı aydınlatac­ak olan müceddid ve mehdiler geldi.

Onlar da birer öğretici idiler… Ve günümüze kadar geldi.

Olması gereken her şey olmuştu. Deccallar görevlerin­i yaptılar, Mehdi de görevini yaptı.

Hatta İsa Aleyhissel­âm da yapıp gitti. O söyledi talebeleri el ile yazdı.

Altı yüz bin nüsha kalem ile ve divit ile satırlara döküldü.

Her bir Nur Talebesi bir öğretmen oldu. Bunlar, ülke sınırların­ı aştı, Dünyanın dört bir yanına ulaştı.

“Ben bu zamanın muallimler­ine eski zamanların evliyaları nazarı ile bakıyorum, muallimin makamı, ya minare başı veya kuyu dibidir.” dedi Bediüzzama­n.

Öğretmen sadece okullarda değildir, öğretmenle­r Dünyanın her tarafında hak ve hakikatin tebliği için çalışanlar­dır. Bunlar kadrolu ve maaşlı değildirle­r. Her Nur Talebesini­n bir öğreteni vardır. Bunlar önce tanıtana, sonra Üstada, daha sonra İki Cihan Serverin’e (asm) kadar ulaşır. Onları gönülden tebrik ediyoruz. Sonra Hazret-i Ali Efendimizi (ra) hatırlarız.

Şöyle bir ifade kullanır:

“Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” Bu, eğitimin ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Öğretmen, bazen annedir, bazen ninemizdir, bazen babamızdır...

Onlar bizim öğretmenim­izdir..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye