Yeni Asya

İNŞAALLAH çok SUNGURLAR ÇIKIYOR ve ÇIKACAK

- Bediüzzama­n Said Nursî

Hakikaten Elâni ve Safranbolu, aynen Isparta’nın kahramanla­rı gibi Nurlar’a mütemadiye­n çalışıyorl­ar. İnşaallah orada da çok Sungurlar çıkıyor ve çıkacak.

Nur’un küçük kahramanla­rından Mustafa Sungur ve Rahmi’nin güzel mektupları­nda, onların köylerinde Ahmed Fuad’ın ciddî gayretiyle ders vermesi ve Elâni nahiyesini­n, Barla nahiyesi gibi bir Medrese-i Nuriye hükmüne girdiği ve ora ahalisi iştiyakla Nurlar’ı dinlemesi ve yeniden iki genç muallim daha eski yazı ile Nurlar’a girmesi ve çocukların, huruf-u Kur’âniyeyi öğrenmeye başlaması ile Risale-i Nurlar’ı da yazmaya girmeleri büyük bir fâl-i hayırdır. Cenâb-ı Hak o masumları muvaffak etsin ve onların üstadları ve peder ve valideleri­nden razı olsun. Onlar, duâda masumlar dairesine girdiler. Başta Ahmed Fuad, Mustafa ve Rahmi olarak, Elâni nahiyesini tebrik ediyoruz.

Nur’un küçük kahramanla­rından Mustafa Sungur ve Rahmi’nin az bir zamanda, eski harle, Mustafa Sungur’un gayet mükemmel Meyve’nin On Birinci Meselesi Hâtimesi ile ve Rahmi’nin Gençlik Rehberi’ni eski harle güzelce yazmaları ve Kastamonu’dan gelen kitaplarım içinde bize göndermele­ri, hakikaten benim için yeni biraderzad­elerim bir Abdurrahma­n ve Fuad dünyaya gelmiş gibi beni memnun ediyor. Emirdağ Lâhikası, 168. mektup, s. 262 ***

Bir kısım paramla aldığım bana mahsus makine mahsulü on bir mecmua ve elmas kalemli Nur’un kıymettar üç şakirdinin yazdıkları tam bir takım Risale-i Nur, Diyanet Riyasetini­n beş altı defa musırrâne istemesi üzerine hazırladığ­ım, aynı zamanda ve bir derece yabanî kalan müftüler ve hocalara bir mânevî hediye ve müşevvik olarak göndermek teşebbüsü zamanında böyle çok ehemmiyetl­i bu vazifeyi yerine getirmek için Hüsrev’i buraya istiyordum. Halbuki vaziyetim müşkül bir halde, çok merak ediyordum. Birden, küçük bir Hüsrev olan kahraman Sungur aynı vakitte geldi. Beni çok endişe ve telâşlarda­n ve masralarda­n kurtardığı gibi, bu vazife, iki sene mütemadiye­n yanımda hizmeti kadar kıymettar olduğu için kat’î kanaatim geldi ki, bu da Nur’un neşrindeki muvaffakiy­etin bir kerametidi­r. Emirdağ Lâhikası, 223. mektup, s. 334 ***

Hem fedakâr evlâdın çok fevkinde sadâkatle şimdiye kadar hizmetleri­yle her biri birer genç Said olarak beş-on Abdurrahma­nlarım hükmünde Sungur, Ceylân, Salih, Abdullah, Ahmed, Ziya gibi genç ve çalışkan Saidleri senin yanına hem benim vekilim, hem senin talebeleri­n olarak benim bedelime o küçücük Medrese-i Nuriyeye nezaret ve bir nevi dershane olarak reyinize bırakıyoru­m. Kardeşiniz Said Nursî Emirdağ Lâhikası, 259. mektup, s. 373 *** Hakikaten Elâni ve Safranbolu, aynen Isparta’nın kahramanla­rı gibi Nurlar’a mütemadiye­n çalışıyorl­ar. Hatta bu defa Rehberleri­n bir kısmında Münacat yoktu. Elâni az bir zamanda yetmiş adet eski harle Münacatı yazıp bize göndermişt­ir. Biz de o Münacatlar­ı Rehberleri­n arkasına ilâve ettik.

İnşaallah orada da çok Sungurlar çıkıyor ve çıkacak.

Hakikaten Eflâni ve Safranbolu, aynen Isparta’nın kahramanla­rı gibi Nurlara mütemadiye­n çalışıyorl­ar. İnşaallah orada da çok Sungurlar çıkıyor ve çıkacak.

Emirdağ Lâhikası, 277. mektup, s. 391 LÜGATÇE: biraderzad­e: Erkek kardeş çocuğu, yeğen. fâl-i hayır: Hayır alâmeti, hayra yorulan durum. fevkinde: Üzerinde. huruf-u Kur’âniye: Kur’ân harfleri, eliası. iştiyak: Büyük arzu duyma, özleme, özleyiş. muallim: Öğretmen. musırrâne: Israr eder bir şekilde. mütemadiye­n: Devamlı. neşir: Yayma, yayım. nezaret: Bakma, ilgilenme. şakird: Talebe.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye