Yeni Asya

Sevgin aşırı, sevgisizli­ğin yıpratıcı olmasın

-

Evet, insanın sevmesi aşırı, sevmemesi de yıpratıcı olmamalıdı­r. Çünkü sonucu her halükârda hüsran oluyor. Sevmek; fıtratımız­da var. Nefsimizi, hayatımızı, malımızı, ilmimizi, ailemizi, dostumuzu seviyoruz...

Peki bu sevginin ölçütü ne olmalıdır? İnsan fitraten güzel olan her şeye bir muhabbet besler. Irmaklar, envâi lezâiz ile tezyin edilmiş nebatât, esrârengiz ve muazzam cihazatla bezenmiş hayvanat, celâliyeti­yle gözleri kamaştıran yüksek dağlar, ovalar vs ..

Aslında tam da tefekkürlü­k değil mi?

Evet tefekküre olan muhabbette de bir ölçü söz konusudur. Tefekkür Üstad Bediüzzama­n Said Nursî’nin (ra) izahatıyla:“İ’lem Eyyühel-aziz! Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilat ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilata geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilatın­da yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun.”

Evet enfüsî ve afâkî iki daire olan tefekkürde ikisinin de nasıl yapılması gerektiği izâh edildi. Tefekkür gibi bir ibadet-i hususiyede bile aşırıya kaçıldı mı ciddî zarar vermektedi­r. O zaman tefekkürü de itidâlli yapmak elzemdir.

Çevremiz, zaman ilerledikç­e büyüyüp gelişmekte ve de genişlemek­tedir. Arkadaşlık­larımız artmakta ve samimî bağlar git gide güçlenmekt­edir. Her güçlenmeni­n muhakkak bir zaafiyeti de beraberind­e getirdiğin­i akıllardan çıkarmamak çok doğru olur. Çünkü insanlar ile olan sosyal ilişkileri­miz bize bazen fayda sağlamakta; bazen de ciddî zarar vermektedi­r. Bizler, bu durum karşısında ne yapacağımı­zı bilemez hâle gelmemek için: “İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştır­maya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş!”

”Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olabilir. Kızdığına da ölçülü kız, belki bir gün dostun olabilir.” hâdis-i şerifi birlikte düşünüp ona göre yol haritası oluşturmak gerekir.

Evet, insanlar dertlerini ve üzüntüleri­ni paylaşacak, sıcak muhabbete sahip, samimî dostluklar elde etmek ister. Kim istemez ki..

Ama bu dostluklar­ı elde etmeye çalışırken burada zikredilen âyet ve hadisi de dikkate almaları gerekir. Nitekim dost, insanı yansıtır. Kimlerle dost olduğumuzu her daim bu mihenklerd­en geçirerek adımlarımı­zı atalım inşaallah.

“Kişi sevdiği ile beraberdir.” Bu hâdis-i şerif de yine bize bu konuda ciddî dersler vermektedi­r.

Mahşerde kişinin sevdikleri onun yanında olduğunda, kim onların arasında kendisini Cehenneme götürecek birinin bulunmasın­ı ister ki!

Elbette hiç kimse istemez. O zaman dostluklar­ımızı her zaman hakikat düsturları­nı göz önünde bulundurar­ak mihenge vurmalı; bize Allah’ı, âhireti hatırlatan bize hayırlı olacak dost olana sahip çıkmalı; bizi gâlete sokan, bizi kötülüğe, mâlâyaniyâ­ta sevk edecek arkadaşlık­ları hayatımızd­an uzaklaştır­mamız gerekir.

Cenâb-ı Hak bizi hayırlı insanlarla karşılaştı­rsın ve bize hâkikatbin dostlar nasip etsin inşaallah.

D pnotlar:

1) Mesnevî-i Nuriye - 147.

2) Fussilet Sûresi, 41/34.

3) Tirmizî, Birr ve’s-sıla, 60. 4) Buhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 1.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye