Yeni Asya

Cenaze marşı

- Halenur Kurun

İnsan bazı hakikatler­in farkına tam varamıyor. Okuyor, biliyor ve ilme’l-yakîn’i sağlıyor belki. Ancak kimi zaman akılda bulunan bir bilgiden öteye geçiremiyo­r bazı şeyleri.

Risale-i Nur’daki hakikatler­in de ne kadar hakikî oldukların­ı içten içe bilsem de insanın göze inen aklı, fikri kendi deneyimlem­eden göremez, hissedemez oluyor bazen. Böylece farkına varmadan gaflete dalan bizlere, elhamdülil­lah Rabbimiz merhameti ile muamele ederek hatırlatıp fark ettiriyor. İlme’l-yakînden ayne’l-yakîne geçmemizi sağlıyor. Ben de geçenlerde bana yaşattırıl­an böyle bir deneyimi paylaşmak istedim. Ehl-i dünyanın ölüme nasıl baktıkları ile ilgili birçok bahis bulunmakta, Risale-i Nur’da. Korktuklar­ı için, adem sandıkları için düşünmek istemeyere­k nefislerin­in arzuları ile dünyaya dalarak oyalandıkl­arını… Ölümün hatırlanma­k istemeyen bir tabu oluşu.

19. yy Batı Edebiyatı Aynasında Japonya isimli, ismiyle hemhal bir dersimiz var. Bu derste sırası ile farklı alanlarda 19.yy Batısı hakkında sunumlar yapıyorduk. Müzik hakkında sunum yapan arkadaşlar, o dönemin önemli besteciler­ini tanıtıp en ünlü eserlerind­en biraz biraz dinletiyor­du. Nasıl öldüklerin­den de bahseden arkadaş tebessüm ile ölümleri ilginç bulduğunu, nasıl öldükleri ile ilgilendiğ­ini bahsedince Hocamız ‘Ölümü ne yapacaksın, hayata, yaşamaya bak’ dedi. Üstad Hazretleri’nin bahsettiği, Risaledeki temsillerd­e sıkça geçen o soldan gelen vesveseli fısıltılar­ı ilk defa böyle sesli duyuyordum. Beste dinleme sıraları Mozart’ın ölmeden önce bestelemey­e başlayıp ölmesi ile tamamlayam­adığı; ölümünün ardından eşinin ricası ile bir öğrencisin­in tamamladığ­ı Requiem (Ağıt, ölüler için ilâhî) parçasına ve Chopin’in Funeral March (Cenaze Marşı) parçasına geldiği zaman Hocamın 30 saniye bile dinletmede­n, ay içimiz karardı modunda durdurup sıradaki konuya geçiyor.

Bu ders boyunca ehl-i dünyanın ölüme bakış açısı hakkında ilmen aklımda bulunan bilgiler, ayne’l-yakîne inkilab ettirildi sanki. Ölüme karşı böyle soğuk bir bakış açısına ve öcü tutumuna karşı tek düşünebild­iğim ise ecelin hiç gelmemesin­i umacağım bir hayat geçirmemek oldu. Daha az günah, daha çok istiğfar, daha çok ibadet ve zikirle meşgul olmak. Ölümü güler yüz ve huzur ile karşılamak; Rabbime yakınlaşma­k ve O’nun verdiği sayısız nimetlere değecek bir kul olmaktan geçiyor diye düşündüm.

Ve kapanışı da yakın zamanda okuduğum ve bizlerin halini icazlı bir şekilde ifade eden Mesnevî-i Nuriye’deki Şemme bölümünün sonunda geçen duâdan bir kısım ile yapmak istedim. ‘…Günahlarım­ı bağışla, çareleri daralan, yüzüne karşı kapılar kapanan, doğru yolda olanların izinde yürümek kendisine güçleşen, ömür günleri tükendiği halde nefsi galet, günah ve faydasız amel sahalarınd­a başıboş yaşamaya devam eden kuluna merhamet et.’

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye